SIVACI BABANIN OĞLU ÇANAKKALE’DEN AMERİKA’YA İHRACATA BAŞLADI…

Güncel 05.09.2015 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

SIVACI BABANIN OĞLU ÇANAKKALE’DEN AMERİKA’YA İHRACATA BAŞLADI…

Çanakkale’de mobilya ve ev dekorasyonu sektörlerinin baş aktörlerinden Aycibin Yapı’nın sahibi, AK Parti Belediye Meclis Üyesi Ersin Aycibin, özel hayatından iş hayatına, sektörel faaliyetlerinden, siyasete gazetemiz Değişim’e çok özel açıklamalarda bulundu. Çanakkale’ye yıllar önce gelen ve inşaatlarda sıva yapan bir babanın oğlu olan 40 yaşındaki başarılı iş adamı, yakın zamanda Amerika’ya banyo dolabı ihracat etmeye başlayarak sektöründe büyük farklılık yarattı.
1975 yılında Çanakkale’de doğduğunu belirten Ersin Aycibin, ilk ve ortaokulu Çanakkale’de okuduktan sonra lise döneminde Bursa’ya gitti. Eğitimine burada devam ederek Bursa Demirtaş paşa Teknik Lisesi mezun oldu. Uludağ Üniversitesi’nde öğrenim gördüğü sırada Çanakkale’ye dönen Aycibin girişimcilik ruhuyla genç yaşta adımlarını atmaya başladı.   İŞ HAYATINA ÇAY TAŞIYARAK BAŞLADI Babasının 1970 yılında geldiği Çanakkale’de sıvacı ustası olarak inşaatlarda çalıştığını söyleyen Aycibin, bir dönem kahvehanede çalışan babasının yanında çay taşıyarak, garsonluk yaparak iş hayatına başladığını vurguladı.14 yıl baba mesleğini devam ettiren Aycibin ilerleyen zamanda ise babasının da desteğiyle çarşıda 40 metrekarelik kiralık bir dükkanda mobilya dekorasyon işine girdiklerini aktardı. İlk hedeflerinin işleri büyütmek olduğunu belirten genç girişimci, kendilerine ait bir dükkan yaptıktan sonra da sektörde büyümeye başladıklarını bildirerek; “Babam Çanakkale’ye bir kış vakti sırtında yazlık ceketle gelmiş. O kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışmış. En azından sıfırı, bir yaptı. Biz de o biri buralara kadar getirdik” diyerek iş hayatına başlangıcını özetledi.   2.5 MİLYON LİRALIK MAĞAZA YATIRIMI 2014 yılından itibaren Toria Caddesi üzerinde, Küçük Sanayi Sitesi yakınında 2.5 milyon liralık yatırım yaparak inşa ettikleri mağazalarında faaliyetlerini sürdürdüklerini dile getiren Ersin Aycibin; “Mağazamız sektörel olarak Çanakkale ve bölgenin en büyük mağazası. Türkiye’de de 15’e yakın bu konseptte mağaza var. Mobilyada mutfak, banyo, gardırop, vestiyer tarzı üretimlerimiz var. Kentin ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz” dedi.   KALİTELİ MALZEMEDEN İHTİYACA GÖRE ÜRETİM 50 kişilik bir kadroyla çalıştıklarını kaydeden Aycibin, “Biz 2011’de mobilya sektörüne girdik. Mutfak ve banyo dolabı yapmaya başladık. Bugünkü durum aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Biz Çanakkale içerisinde müteahhitler, perakendeye iş yapacağımızı düşündük. Ama kaliteli olarak. Maskta herkese malzeme vermek değil. Bunu yapmak istersen en ucuz malzemeden yapıp verirsin. Çok iyi de satışlar yapıp, para da kazanırsın. Ama ben 25 yıllık iş hayatımda böyle bir şey yapmadım. Önemli olan kaliteli malzemeden üretim yapmak ve müşterinin ihtiyacına göre malzeme üretmek. Mutfak dolapları imalatı o kadar hassas ki; çoğu kişi bunu baştan savma yapıyor. Tasarım yapmıyor. Bir ev hanımının yemek yaparken, bulaşık yıkarken ihtiyaçlarını, hareketlerini kimse düşünmüyor.  Pişirme, stoklama, yıkama grubunu farklı alanlarda koyuyorlar ve ev hanımlarını yoruyorlar.” diye konuştu.   AMERİKA’YA BANYO DOLABI İHRACATI Dekorasyon üzerine Çanakkale ve Türkiye genelinde Boreas Desing markasıyla mobilya dizayn ettiklerini kaydeden Aycibin, yeni yarattıkları Alya markasıyla da banyo dolabı  üretimi yaparak bu ürünleri Amerika’ya ihraç etmeye başladıklarını ifade etti. Genç iş adamı Çanakkale’nin 100’ncü yılında başlayan ihracatın öyküsünü şöyle anlattı;  “Bir arkadaşımın beni tavsiye etmesi üzerine birisine Amerika hikayemiz başladı. Çanakkale, Türkiye ve Amerika olmak üzere üç ayaklı bir iş bu. Amerika’da da aynı ülkemizde olduğu gibi Çin ve Avrupa malı var. Biz Avrupa malıyız Amerika’da. Avrupa malına dönmek isteği sonucunda arkadaşlarımızla görüşüyorlar, İstanbul’da araştırma yapıyorlar. Oradaki arkadaşlarımız da bizi öneriyorlar. Çağırdılar, ‘yapar mısın’ dediler. Biz de yaparız diyerek harekete geçtik. 2-3 aylık sürede modellerimiz hazırladık. Ürünlerin portatiflerini yaptık. Fotoğraflarını çekip Amerika’ya yolladık. Onay verilmesinin ardından 6 konteyner malzeme yolladık.”   4.5 MİLYONLUK FABRİKA YATIRIMI Kapasitenin yeterli olmaması ve şu anki üretim alanının uygunsuzluğundan dolayı çok talep olmasına rağmen Amerika’ya ihracatı sınırlı sayıda yaptıklarını belirten Ersin Aycibin, bu sıkıntıyı aşmak için kolları sıvadıklarını söyledi. Organize sanayi sitesinde üç yıl önce 10 bin metrekarelik bir arsa alarak yurt içi ve yurt dışı siparişlerin üretimi için 4.5 milyon liraya mal olacak fabrika yatırımı yaptıklarını belirten Aycibin, “O dönemki hedeflerimiz farklıydı. Ancak iş şimdi farklı boyutlara geldi. Fabrikamız tamamlanmak üzere. Tamamen otomasyon üzerine olacak. Teknolojinin en son ürünlerini kullanarak üretimi arttıracağız. Fabrika faaliyete geçtikten sonra mutfak dolabı üretimine de başlayacağız. Biz malların sevkini Gemlik’ten gemiyle yapıyoruz. Ana depo New Jersey’de. Buradan beş eyalete dağılım yapılıyor. Orada hem mağaza hem de internet satışı yapılıyor. Ancak internet satışı çok ileri seviyede. Gemi buradan 24 günde gidene kadar, ürünlerimizin tamamı satılmış oluyor” dedi   “İHRACATTAN KORKUYORDUM” Amerika ihracatının kendileri için büyük bir şans olduğuna değinen Aycibin, “Ben ihracattan korkuyordum. Nasıl yaparız, böyle bir gücümüz yok diyerek endişeleniyordum. Ancak çok kolaymış. Gerekli teknik alt yapılarınızı hazırladıktan sonra sorun yok. Hedefimizde şimdi Arap ülkeleri, Rusya ve Avrupa var” diye konuştu.   ÇANAKKALE’DE PERSONEL SIKINTISI VAR Çanakkale’de inşaat sektörünün hareketli olduğunu kaydeden işadamı, çok göç alan bir kent olmasına rağmen üretici genç nesilin buraya geldiğini düşünmediğini söyledi. Bunun da tüm sektörlerde yaşanan personel sıkıntısıyla ortaya çıkan bir değerlendirme olarak yansıdığını kaydeden Aycibin, “Kimse alnından ter akacak iş istemiyor. Herksin istediği masa başı iş. Çanakkale standartlarında iyi maaş ücretleri vermemize rağmen işçi bulmaktan zorlanıyoruz. İŞKUR ve Meslek Lisesi yöneticileriyle bunu görüştük. Mesleki eğitim verilmesi konusunda planlamalar yaptık” dedi.   “BU ZİHNİYETLE ÇANAKKALE İLERLEMEZ” Aycibin, iş hayatındaki gelişmeleri aktardıktan sonra, Belediye Meclis Üyesi kimliğine yönelttiğimiz sorulara da içtenlikle cevap verdi. Çanakkale’nin büyümesi konusundaki görüşlerini aldığımız genç siyasetçi, kentin sürekli göç alan bir yer olduğunu bunun da bir düzene sokulması gerektiğini vurguladı. Gelişimin önünde bazı engeller olduğuna da değinen Aycibin sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçtiğimiz günlerde kordonda Kent Konseyi’nin afişlerini gördüm. Üzerinde ‘Boğazımıza kadar köprü istiyoruz’ yazıyordu. Bu zihniyetle, bu anlayışla Çanakkale ilerlemez. Göç alırız, 1 milyon nüfusa ulaşırız ama bir köy oluruz biz. Daha önceleri Organize Sanayi Bölgesine dev bir firma yatırım için geldi. Bin bir zahmetle getirdiğimiz adamları el birliğiyle bir tekmede yolladık. Burada bir sürü yatırımları olacak, liman yapıp yurt dışına sevkiyat yapacaklardı. Ama, ‘toz oluyor’ diyerek bağırdık, çağırdık adamları kovduk buradan. Ne toz oluyor? Hepsi arkadaşımız ama ne işi organizede yemek fabrikasının. Benim can ciğer arkadaşım ama doğruyu söylemek lazım. Organize sanayide çok büyük sorun var. Organize sanayi bir depo alanı. Mercedes’in organize sanayide işi ne? Lazım tabi, büyük firma. Ama yol üzerinde parayla bir yer satın alsın orada fabrika yapsın.”   “AVM’nin YAPILMASI HİLTON ve AKFA’nın Önünü Açmıştır” Firmaların geldiğin varsayılması halinde, o kuruluşların üst düzey yöneticilerinin Çanakkale’de konaklayacağı bir tane 5 yıldızlı otel olduğunun altını çizen Aycibin, “Hilton’ getirdik, dört metre yüzünden kıyameti kopardılar. Hilton’un özellikle gelmesi lazım. Çünkü değer kazandıracaktır Çanakkale’ye. Ama gelelim özel proje alanına. Bu alan tamamen boşaltılıp, satın alınacak. Tabi bunun için maddi güç lazım. Belediyenin böyle bir gücü yok. Mesela milli emlak tarafından alınacak. Burada çoğunluk vakfın yeri. Tamamen kumsal sahil olarak düzenlenerek Çanakkale’ye büyük bir artı kazandırılacak. Ama, bu kumsal sahilin karşısında da öyle bir AVM olmayacak. 300 metrelik bir duvar! Herhalde geçen yolcu gemileri buraya savaş kalesi kurulmuş sanıyorlardır. İki tanede göz var, top gözleri gibi. Bunu yapıyorsan, o zaman Hilton’a da evet diyeceksin, kavgaların gürültülerin olduğu özel şahsın alanına da evet diyeceksin. AVM’nin yapılması Hilton ve AKFA’nın önünü açmıştır. Orada İsmail Özay zamanından verilmiş bir imar var; 0,75 ile Erhan Tez’e. O adamın hakkı var. Bugün Park Yeşil’i yıkıp, başka bir şey yapsa yeridir. Kimse bir şey sormadan yapar. Kimse de gıkını çıkaramaz. Bunu baştan düşüneceklerdi. 2000’li yılların başında yeni kordonu yaparken düşüneceklerdi. 6 kat yeni kordona veriyorsun. 7 kat Hilton Otel’e vermiyorsun. Bunun için kıyameti kopartıyorsun. Kent Konseyi’ne kızdım ben. Hilton kararını alırken aşağıda bekleyecekler bizi pankartlarla!  Bir ay sonra askıdan indikten sonra ‘biz itiraz ediyoruz’ demeyeceklerdi. Bu iki yüzlülüktür. O pankartların altında küçük bir yazı yazıyor; ‘Kent Konseyi’ni Çanakkale Belediyesi destekliyor’ diye.   “BELEDİYE BAŞKANI ÜLGÜR GÖKHAN’A ‘DİKTATÖRSÜN’ DİYE BAĞIRDIM” Çanakkale Belediye Meclisi toplantılarında Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a ‘diktatörsün’ şeklinde bağırdığını hatırlatan Aycibin, kendisinin ve parti grubundaki arkadaşlarının Gökhan’dan kokmadıklarını söyledi. Haziran seçimleri sürecinde zabıtalarla yaşanan lokma olayında şahsına atılan bir iftira dolayısıyla böyle bir çıkış yaptığını aktaran Aycibin, “Büyük bir başkansan. Zabıta müdürünün ifadesini aldıktan sonra, yıllardan beri tanıdığın beni çağırırsın. ‘Ya Ersin sen bu ifadeyi kullandın mı?’ deyip ağzımdan laf alırsın. Sen bunu almıyorsan, bu belediyeyi yönetemiyorsun demektir. Biz belediye meclisinde bağırış, çağrışırız kapının önünde biter. Orası siyaset alanı. Başkan dışarıda ağabey, kardeş. Ama meclis toplantılarına girdiğinde bir gariplik oluyor. Karşımdaki kişi, benim yaşım kadar siyaset yapmış bir insan. Siyaseti çok iyi biliyor. Nereden girileceğini ve nasıl konuşacağını çok iyi biliyor. Biz laf söylediğimizde, eziyor bizi. Çünkü biz tecrübesiziz. Ama ben buraya aday olurken, siyaset yapmak için aday olmadım. Ben, Çanakkale’nin sorunlarına dertlerine çare bulmak için aday oldum. Siyaseten aday olacaksam, ben gider milletvekili adayı olurdum. Bizim burada derdimiz Çanakkale. Çanakkale’nin işleriyle biz uğraşmayacaksak ki, komisyon toplantılarında da aynı şekilde kavgasını yapıyorum. Sen toplantıda siyaset yapıp, Cumhurbaşkanına, Başbakana laf söylediğin zaman benim tepem atıyor. Biz imarla uğraşıyoruz, imar komisyonundayız, imar konuşmamız lazım. Siyaseti git nerede yapacaksan yap” dedi.   “ÇANAKKALE ENGELLİ DOSTU KENT DEĞİL” Belediye Meclisi’nde Engelliler Komisyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Ersin Aycibin, Çanakkale’de engelli vatandaşlara karşı hiç saygı gösterilmediğine dair serzenişini şöyle dile getirdi; “Belediyeyi geçtim, Çanakkale halkından dolayı da engelli dostu kent değil. İstanbul’da oğlum Arda ile ilerlerken önümüzdeki 30 kişilik turist kafilesi duvarın dibine ip gibi dizilip bize yol veriyor. Burada ise görme engelli arkadaşımızla yürürken omuz atıyorlar, bir de ‘kör müsün?’ diye bağırıyorlar. Bu eğitimle falan değil, tamamen görgüyle alakalı bir durum. Gidin bugün engelli park yerlerine bakın hep beyin engelliler park ediyor. Hiçbir saygı yok. Benim yeni hükümet kurulduktan sonra Milli Eğitim Bakanına bir önerim olacak. İlkokuldan itibaren engelliler ile ilgili bir ders konusu müfredata eklensin.”  Aycibin’in son sözleri ise 1 Kasım’daki erken genel seçimlerine yönelik oldu; “Çanakkale halkının bu seçimde iyi düşünüp karar vermesini diliyorum. 7 Haziran’dan bu yana yaşadığımız olayları, ekonomik krizlerimizi göz önünde bulundursunlar. Şahsa düşmanlık kimse yapmasın. Bu vatani millet ve bayrak için herkes şapkasını önüne koysun, iyi düşünsün. Sonuçta insanlar, hepimiz geçiciyiz. Kalacak olan bu vatan. Herkes vatanı için tekrar düşünsün. 1 Kasım!da sandıkların başına öyle gitsin. Yoksa ikinci husumet Türkiye’yi çok büyük zarara sürükler.”  
Çanakkale’de mobilya ve ev dekorasyonu sektörlerinin baş aktörlerinden Aycibin Yapı’nın sahibi, AK Parti Belediye Meclis Üyesi Ersin Aycibin, özel hayatından iş hayatına, sektörel faaliyetlerinden, siyasete gazetemiz Değişim’e çok özel açıklamalarda bulundu. Çanakkale’ye yıllar önce gelen ve inşaatlarda sıva yapan bir babanın oğlu olan 40 yaşındaki başarılı iş adamı, yakın zamanda Amerika’ya banyo dolabı ihracat etmeye başlayarak sektöründe büyük farklılık yarattı.

1975 yılında Çanakkale’de doğduğunu belirten Ersin Aycibin, ilk ve ortaokulu Çanakkale’de okuduktan sonra lise döneminde Bursa’ya gitti. Eğitimine burada devam ederek Bursa Demirtaş paşa Teknik Lisesi mezun oldu. Uludağ Üniversitesi’nde öğrenim gördüğü sırada Çanakkale’ye dönen Aycibin girişimcilik ruhuyla genç yaşta adımlarını atmaya başladı.

 

İŞ HAYATINA ÇAY TAŞIYARAK BAŞLADI

Babasının 1970 yılında geldiği Çanakkale’de sıvacı ustası olarak inşaatlarda çalıştığını söyleyen Aycibin, bir dönem kahvehanede çalışan babasının yanında çay taşıyarak, garsonluk yaparak iş hayatına başladığını vurguladı.14 yıl baba mesleğini devam ettiren Aycibin ilerleyen zamanda ise babasının da desteğiyle çarşıda 40 metrekarelik kiralık bir dükkanda mobilya dekorasyon işine girdiklerini aktardı. İlk hedeflerinin işleri büyütmek olduğunu belirten genç girişimci, kendilerine ait bir dükkan yaptıktan sonra da sektörde büyümeye başladıklarını bildirerek; “Babam Çanakkale’ye bir kış vakti sırtında yazlık ceketle gelmiş. O kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışmış. En azından sıfırı, bir yaptı. Biz de o biri buralara kadar getirdik” diyerek iş hayatına başlangıcını özetledi.

 

2.5 MİLYON LİRALIK MAĞAZA YATIRIMI

2014 yılından itibaren Toria Caddesi üzerinde, Küçük Sanayi Sitesi yakınında 2.5 milyon liralık yatırım yaparak inşa ettikleri mağazalarında faaliyetlerini sürdürdüklerini dile getiren Ersin Aycibin; “Mağazamız sektörel olarak Çanakkale ve bölgenin en büyük mağazası. Türkiye’de de 15’e yakın bu konseptte mağaza var. Mobilyada mutfak, banyo, gardırop, vestiyer tarzı üretimlerimiz var. Kentin ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz” dedi.

 

KALİTELİ MALZEMEDEN İHTİYACA GÖRE ÜRETİM

50 kişilik bir kadroyla çalıştıklarını kaydeden Aycibin, “Biz 2011’de mobilya sektörüne girdik. Mutfak ve banyo dolabı yapmaya başladık. Bugünkü durum aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Biz Çanakkale içerisinde müteahhitler, perakendeye iş yapacağımızı düşündük. Ama kaliteli olarak. Maskta herkese malzeme vermek değil. Bunu yapmak istersen en ucuz malzemeden yapıp verirsin. Çok iyi de satışlar yapıp, para da kazanırsın. Ama ben 25 yıllık iş hayatımda böyle bir şey yapmadım. Önemli olan kaliteli malzemeden üretim yapmak ve müşterinin ihtiyacına göre malzeme üretmek. Mutfak dolapları imalatı o kadar hassas ki; çoğu kişi bunu baştan savma yapıyor. Tasarım yapmıyor. Bir ev hanımının yemek yaparken, bulaşık yıkarken ihtiyaçlarını, hareketlerini kimse düşünmüyor.  Pişirme, stoklama, yıkama grubunu farklı alanlarda koyuyorlar ve ev hanımlarını yoruyorlar.” diye konuştu.

 

AMERİKA’YA BANYO DOLABI İHRACATI

Dekorasyon üzerine Çanakkale ve Türkiye genelinde Boreas Desing markasıyla mobilya dizayn ettiklerini kaydeden Aycibin, yeni yarattıkları Alya markasıyla da banyo dolabı  üretimi yaparak bu ürünleri Amerika’ya ihraç etmeye başladıklarını ifade etti. Genç iş adamı Çanakkale’nin 100’ncü yılında başlayan ihracatın öyküsünü şöyle anlattı;

 “Bir arkadaşımın beni tavsiye etmesi üzerine birisine Amerika hikayemiz başladı. Çanakkale, Türkiye ve Amerika olmak üzere üç ayaklı bir iş bu. Amerika’da da aynı ülkemizde olduğu gibi Çin ve Avrupa malı var. Biz Avrupa malıyız Amerika’da. Avrupa malına dönmek isteği sonucunda arkadaşlarımızla görüşüyorlar, İstanbul’da araştırma yapıyorlar. Oradaki arkadaşlarımız da bizi öneriyorlar. Çağırdılar, ‘yapar mısın’ dediler. Biz de yaparız diyerek harekete geçtik. 2-3 aylık sürede modellerimiz hazırladık. Ürünlerin portatiflerini yaptık. Fotoğraflarını çekip Amerika’ya yolladık. Onay verilmesinin ardından 6 konteyner malzeme yolladık.”

 

4.5 MİLYONLUK FABRİKA YATIRIMI

Kapasitenin yeterli olmaması ve şu anki üretim alanının uygunsuzluğundan dolayı çok talep olmasına rağmen Amerika’ya ihracatı sınırlı sayıda yaptıklarını belirten Ersin Aycibin, bu sıkıntıyı aşmak için kolları sıvadıklarını söyledi. Organize sanayi sitesinde üç yıl önce 10 bin metrekarelik bir arsa alarak yurt içi ve yurt dışı siparişlerin üretimi için 4.5 milyon liraya mal olacak fabrika yatırımı yaptıklarını belirten Aycibin, “O dönemki hedeflerimiz farklıydı. Ancak iş şimdi farklı boyutlara geldi. Fabrikamız tamamlanmak üzere. Tamamen otomasyon üzerine olacak. Teknolojinin en son ürünlerini kullanarak üretimi arttıracağız. Fabrika faaliyete geçtikten sonra mutfak dolabı üretimine de başlayacağız. Biz malların sevkini Gemlik’ten gemiyle yapıyoruz. Ana depo New Jersey’de. Buradan beş eyalete dağılım yapılıyor. Orada hem mağaza hem de internet satışı yapılıyor. Ancak internet satışı çok ileri seviyede. Gemi buradan 24 günde gidene kadar, ürünlerimizin tamamı satılmış oluyor” dedi

 

“İHRACATTAN KORKUYORDUM”

Amerika ihracatının kendileri için büyük bir şans olduğuna değinen Aycibin, “Ben ihracattan korkuyordum. Nasıl yaparız, böyle bir gücümüz yok diyerek endişeleniyordum. Ancak çok kolaymış. Gerekli teknik alt yapılarınızı hazırladıktan sonra sorun yok. Hedefimizde şimdi Arap ülkeleri, Rusya ve Avrupa var” diye konuştu.

 

ÇANAKKALE’DE PERSONEL SIKINTISI VAR

Çanakkale’de inşaat sektörünün hareketli olduğunu kaydeden işadamı, çok göç alan bir kent olmasına rağmen üretici genç nesilin buraya geldiğini düşünmediğini söyledi. Bunun da tüm sektörlerde yaşanan personel sıkıntısıyla ortaya çıkan bir değerlendirme olarak yansıdığını kaydeden Aycibin, “Kimse alnından ter akacak iş istemiyor. Herksin istediği masa başı iş. Çanakkale standartlarında iyi maaş ücretleri vermemize rağmen işçi bulmaktan zorlanıyoruz. İŞKUR ve Meslek Lisesi yöneticileriyle bunu görüştük. Mesleki eğitim verilmesi konusunda planlamalar yaptık” dedi.

 

“BU ZİHNİYETLE ÇANAKKALE İLERLEMEZ”

Aycibin, iş hayatındaki gelişmeleri aktardıktan sonra, Belediye Meclis Üyesi kimliğine yönelttiğimiz sorulara da içtenlikle cevap verdi. Çanakkale’nin büyümesi konusundaki görüşlerini aldığımız genç siyasetçi, kentin sürekli göç alan bir yer olduğunu bunun da bir düzene sokulması gerektiğini vurguladı. Gelişimin önünde bazı engeller olduğuna da değinen Aycibin sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçtiğimiz günlerde kordonda Kent Konseyi’nin afişlerini gördüm. Üzerinde ‘Boğazımıza kadar köprü istiyoruz’ yazıyordu. Bu zihniyetle, bu anlayışla Çanakkale ilerlemez. Göç alırız, 1 milyon nüfusa ulaşırız ama bir köy oluruz biz. Daha önceleri Organize Sanayi Bölgesine dev bir firma yatırım için geldi. Bin bir zahmetle getirdiğimiz adamları el birliğiyle bir tekmede yolladık. Burada bir sürü yatırımları olacak, liman yapıp yurt dışına sevkiyat yapacaklardı. Ama, ‘toz oluyor’ diyerek bağırdık, çağırdık adamları kovduk buradan. Ne toz oluyor? Hepsi arkadaşımız ama ne işi organizede yemek fabrikasının. Benim can ciğer arkadaşım ama doğruyu söylemek lazım. Organize sanayide çok büyük sorun var. Organize sanayi bir depo alanı. Mercedes’in organize sanayide işi ne? Lazım tabi, büyük firma. Ama yol üzerinde parayla bir yer satın alsın orada fabrika yapsın.”

 

“AVM’nin YAPILMASI HİLTON ve AKFA’nın Önünü Açmıştır”

Firmaların geldiğin varsayılması halinde, o kuruluşların üst düzey yöneticilerinin Çanakkale’de konaklayacağı bir tane 5 yıldızlı otel olduğunun altını çizen Aycibin, “Hilton’ getirdik, dört metre yüzünden kıyameti kopardılar. Hilton’un özellikle gelmesi lazım. Çünkü değer kazandıracaktır Çanakkale’ye. Ama gelelim özel proje alanına. Bu alan tamamen boşaltılıp, satın alınacak. Tabi bunun için maddi güç lazım. Belediyenin böyle bir gücü yok. Mesela milli emlak tarafından alınacak. Burada çoğunluk vakfın yeri. Tamamen kumsal sahil olarak düzenlenerek Çanakkale’ye büyük bir artı kazandırılacak. Ama, bu kumsal sahilin karşısında da öyle bir AVM olmayacak. 300 metrelik bir duvar! Herhalde geçen yolcu gemileri buraya savaş kalesi kurulmuş sanıyorlardır. İki tanede göz var, top gözleri gibi. Bunu yapıyorsan, o zaman Hilton’a da evet diyeceksin, kavgaların gürültülerin olduğu özel şahsın alanına da evet diyeceksin. AVM’nin yapılması Hilton ve AKFA’nın önünü açmıştır. Orada İsmail Özay zamanından verilmiş bir imar var; 0,75 ile Erhan Tez’e. O adamın hakkı var. Bugün Park Yeşil’i yıkıp, başka bir şey yapsa yeridir. Kimse bir şey sormadan yapar. Kimse de gıkını çıkaramaz. Bunu baştan düşüneceklerdi. 2000’li yılların başında yeni kordonu yaparken düşüneceklerdi. 6 kat yeni kordona veriyorsun. 7 kat Hilton Otel’e vermiyorsun. Bunun için kıyameti kopartıyorsun. Kent Konseyi’ne kızdım ben. Hilton kararını alırken aşağıda bekleyecekler bizi pankartlarla!  Bir ay sonra askıdan indikten sonra ‘biz itiraz ediyoruz’ demeyeceklerdi. Bu iki yüzlülüktür. O pankartların altında küçük bir yazı yazıyor; ‘Kent Konseyi’ni Çanakkale Belediyesi destekliyor’ diye.

 

“BELEDİYE BAŞKANI ÜLGÜR GÖKHAN’A ‘DİKTATÖRSÜN’ DİYE BAĞIRDIM”

Çanakkale Belediye Meclisi toplantılarında Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a ‘diktatörsün’ şeklinde bağırdığını hatırlatan Aycibin, kendisinin ve parti grubundaki arkadaşlarının Gökhan’dan kokmadıklarını söyledi. Haziran seçimleri sürecinde zabıtalarla yaşanan lokma olayında şahsına atılan bir iftira dolayısıyla böyle bir çıkış yaptığını aktaran Aycibin, “Büyük bir başkansan. Zabıta müdürünün ifadesini aldıktan sonra, yıllardan beri tanıdığın beni çağırırsın. ‘Ya Ersin sen bu ifadeyi kullandın mı?’ deyip ağzımdan laf alırsın. Sen bunu almıyorsan, bu belediyeyi yönetemiyorsun demektir. Biz belediye meclisinde bağırış, çağrışırız kapının önünde biter. Orası siyaset alanı. Başkan dışarıda ağabey, kardeş. Ama meclis toplantılarına girdiğinde bir gariplik oluyor. Karşımdaki kişi, benim yaşım kadar siyaset yapmış bir insan. Siyaseti çok iyi biliyor. Nereden girileceğini ve nasıl konuşacağını çok iyi biliyor. Biz laf söylediğimizde, eziyor bizi. Çünkü biz tecrübesiziz. Ama ben buraya aday olurken, siyaset yapmak için aday olmadım. Ben, Çanakkale’nin sorunlarına dertlerine çare bulmak için aday oldum. Siyaseten aday olacaksam, ben gider milletvekili adayı olurdum. Bizim burada derdimiz Çanakkale. Çanakkale’nin işleriyle biz uğraşmayacaksak ki, komisyon toplantılarında da aynı şekilde kavgasını yapıyorum. Sen toplantıda siyaset yapıp, Cumhurbaşkanına, Başbakana laf söylediğin zaman benim tepem atıyor. Biz imarla uğraşıyoruz, imar komisyonundayız, imar konuşmamız lazım. Siyaseti git nerede yapacaksan yap” dedi.

 

“ÇANAKKALE ENGELLİ DOSTU KENT DEĞİL”

Belediye Meclisi’nde Engelliler Komisyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Ersin Aycibin, Çanakkale’de engelli vatandaşlara karşı hiç saygı gösterilmediğine dair serzenişini şöyle dile getirdi; “Belediyeyi geçtim, Çanakkale halkından dolayı da engelli dostu kent değil. İstanbul’da oğlum Arda ile ilerlerken önümüzdeki 30 kişilik turist kafilesi duvarın dibine ip gibi dizilip bize yol veriyor. Burada ise görme engelli arkadaşımızla yürürken omuz atıyorlar, bir de ‘kör müsün?’ diye bağırıyorlar. Bu eğitimle falan değil, tamamen görgüyle alakalı bir durum. Gidin bugün engelli park yerlerine bakın hep beyin engelliler park ediyor. Hiçbir saygı yok. Benim yeni hükümet kurulduktan sonra Milli Eğitim Bakanına bir önerim olacak. İlkokuldan itibaren engelliler ile ilgili bir ders konusu müfredata eklensin.”

 Aycibin’in son sözleri ise 1 Kasım’daki erken genel seçimlerine yönelik oldu; “Çanakkale halkının bu seçimde iyi düşünüp karar vermesini diliyorum. 7 Haziran’dan bu yana yaşadığımız olayları, ekonomik krizlerimizi göz önünde bulundursunlar. Şahsa düşmanlık kimse yapmasın. Bu vatani millet ve bayrak için herkes şapkasını önüne koysun, iyi düşünsün. Sonuçta insanlar, hepimiz geçiciyiz. Kalacak olan bu vatan. Herkes vatanı için tekrar düşünsün. 1 Kasım!da sandıkların başına öyle gitsin. Yoksa ikinci husumet Türkiye’yi çok büyük zarara sürükler.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.