Karaayvaz “Farklılıklarımız Zenginliğimizdir” Sloganıyla Adaylığını Açıkladı
Karaayvaz “Farklılıklarımız Zenginliğimizdir” Sloganıyla Adaylığını Açıkladı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde, 2012 yılında seçildiği Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmekte olan Prof. Dr. Muammer Karaayvaz, 2015-2019 döneminde gerçekleşecek olan rektörlük seçimlerinde aday olduğunu açıkladı.
.Büyük Truva Otel’de düzenlediği basın toplantısında kalabalık bir akademik kadroyu arkasına alarak açıklama yapan Karaayvaz üniversitede özlük hakları nedeniyle mağduriyet yaşamış öğretim elemanlarının yeniden haklarına kavuşması için ciddi adımlar atılacağını söyledi. Kendisine verilen desteği karşılıklı sevgi ve saygının sonucu geliştirilen sağlam ilişkilere bağlayan Karaayvaz hakkaniyeti baz aldığı yönetim anlayışı çerçevesinde hedeflerini anlattı.
“Bizim şehrin dinamiklerini terbiye etmek gibi düşüncemiz olamaz”
Toplantıda üniversite şehir ilişkilerine değinen Karayavaz, “Zaman zaman şehir ve üniversitemiz arasında anlamsız bir sürtüşme ve gerginlik yaşanmıştır. Bizim şehrin dinamiklerini terbiye etmek, şehri dizayn etmek bir düşüncemiz ve girişimimiz asla olmayacaktır” dedi. Tıp Fakültesi’ndeki gelişmenin istenilen düzeyde olmadığını ve bu yüzden rektörlüğe aday olduğunu açıklayan Karaayvaz yönetime geldiği takdirde akademisyenlerin yaşadığı hak mağduriyetlerini gidereceğine dair söz verdi.
“Kadrolar bir ulufe veya ihsan değildir”
Akademik hayatın hakkıyla yapılan uzun ve meşakkatli bir süreç olduğunu belirten Karaayvaz, “Yoğun çalışma temposu içinde olan akademisyenlerin hak ettikleri halde, kendilerine uygun kadrolarının verilmemesi büyük bir zulüm ve hak ihlalidir. Bu kadrolar bir ulufe veya ihsan değildir. Akademisyenler bu kadroları belirlenen yönergeler ve ölçütler çerçevesinde alırlar. Yönetime yakınlığı ve uzaklığı ile alamazlar. Ölçüt bu değilse bunun adı iltimas ve kayırmacılıktır. Bizim dönemimizde böyle bir sorun yaşanmayacaktır” dedi.
“Adil Yönetim, Güçlü Kurusal Yapı” sloganı ile yola çıkan Karaayvaz, ÇOMÜ’de katılımcı, temel hak ve özgürlükleri ilke edinmiş, şeffaf; dürüst; demokrasiye ve insan haklarına saygılı; ilkeli, kararlı ve sorumluluk bilinci yüksek; alanında bilimsel olarak kendisini kanıtlamış tecrübeli bir rektör adayına ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Kendisi gibi düşünmeyenlere karşı tutum içinde olmayan, hoşgörülü, kayırmacılık, ayrımcılık, ötekileştirme, yıldırma eylemlerine geçit vermeyen bir anlayışla yönetmek üzere rektörlüğe aday olduğunu açıklayan Karaayvaz, “Katılımcılı, pozitif, öngörülü davranan bir yönetim anlayışı uygulayacaklarını belirtti.
“Bütün engeller kaldırılacaktır”
Yüksek öğretimin hızlı gelişen ve değişen dinamik yapısı, yeni sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Karaayvaz, “Bu sorunlarla baş edebilmenin yolu, çevresini dinleyen, sorumlulukları paylaşan, yetkilerini doğru şekilde dağıtabilmeyi başaran, personelinin değer yargılarını ve yaşamdan beklentilerini bilen, birlikte öğrenen, sorunları krize dönüşmeden gören ve çözüm reflekslerini ortaya koyan, ekip ruhu ile çalışan liderlerin seçilmesinden geçmektedir” dedi. Yönetim tarzının kolektif akıl olacağını, temel hak ve özgürlüklere önem verileceğini kaydeden Karayavaz, “Öğretim üyelerinin ve idari personelin düşünce, inanç gibi temel insan haklarından kaynaklı haklarının kullanılmasının önündeki bütün engeller kaldırılacaktır. Gerek akademik, gerekse idari personelin yaşam alanına, ne yönetimdekilerin, ne de başka grupların karışmasına asla izin verilmeyecektir” dedi.
“Kadrolar bir ulufe veya ihsan değildir”
Akademik hayatın hakkıyla yapılan uzun ve meşakkatli bir süreç olduğunu belirten Karaayvaz, “yoğun çalışma temposu içinde olan akademisyenler hak ettikleri halde kendilerine uygun kadrolarının verilmemesi büyük bir zulüm ve hak ihlalidir. Bu kadrolar bir ulufe veya ihsan değildir. Akademisyenler bu kadroları belirlenen yönergeler ve ölçütler çerçevesinde alırlar. Yönetime yakınlığı ve uzaklığı ile alamazlar. Ölçüt bu değilse bunun adı iltimas ve kayırmacılıktır. Bizim dönemimizde böyle bir sorun yaşanmayacaktır” dedi. Bölümlerde kadro bekleyenler varken, aynı özelliklere sahip kişilerin üniversite dışından getirilmesinin hiçbir akademik ve insani değerle açıklanamayacağını belirten Karaayvaz, “Öncelik her zaman üniversitemize değişik kademelerde hizmet etmiş, külfetini yaşamış arkadaşlarımızın olacaktır” dedi. Üniversitede mobingin hiçbir düzeyde ve türde akademik ile idari personel uygulanmasına da izin verilmeyeceğini kaydeden Karaayvaz, “insan odaklı yönetim geliştirileceğini söyledi.
“Karşılıklı çatışma içine girileceğine, ilişkiler normalleştirilecek”
Üniversite şehir ilişkilerine de değinen Karayavaz, “Zaman zaman şehir ve üniversitemiz arasında anlamsız bir sürtüşme ve gerginlik yaşanmıştır. Bizim şehrin dinamiklerini terbiye etmek, şehri dizayn etmek bir düşüncemiz ve girişimimiz asla olmayacaktır” dedi. Üniversitenin şehre, şehrin de üniversiteye ihtiyaç duyduğunu belirten Karayavaz, “Bu nedenle karşılıklı çatışma içine girileceğine, ilişkilerin normalleştirilmesi ve geliştirilmesi yolu seçilecektir” diye konuştu.
Çanakkale Savaşı’nın 100.yılı olan 2015 ile ilgili üniversitenin söyleyecek sözü ve bu sözün de Türkiye Cumhuriyetinin önsözü olan Çanakkale’nin gündemini oluşturacağını ifade eden Karaayvaz, “Bugün gelinen noktada bireysel birkaç çaba dışında şehrimize kurumsal anlamda herhangi bir katkı sağlanmamıştır. Üniversitelerimiz ekonomik katma değerin yanı sıra bilimsel ve kültürel katma değeri de şehre sunmalıdır” dedi.