Madenci kim, Taşeron kim ? NurOL’mak veya NurOL’MAMAK

Güncel 03.01.2015 - 00:00, Güncelleme: 02.09.2021 - 15:40
 

Madenci kim, Taşeron kim ? NurOL’mak veya NurOL’MAMAK

Çanakkale; deniz memleketimiz. Boğazında gemilerin, tarlalarında domateslerin, bağlarında şeftalilerin, kirazların, elmaların olduğu memleketimiz. 2015’in hepimize hayırlı olmasını dilerim. Çanakkalemize hayırlı olmasını dilerim. Çanakkale, M.Ö 750’lerden beri iştahları kabartıyor. Yaklaşık 15 yıldır da siyanürcü altın madenlerinin iştahlarını ağızlarına getiriyor. Uzun zamandır Kanadalı, Avustralyalı şirketler denediler yapamadılar. Yüzyıl öncede denemiş ama yapamamışlardı. Ancak yüzyıl önce şehitler bıraktılar bugün köylerimizin sularını kirlettiler, insanları karşı karşıya getirdiler, köylüyü birbirine düşürdüler. Kimini beğendiler iş verdiler, kimine kızdılar iş vermediler. Muhtarların kanına girdiler, belediye başkanlarına yanaştılar, kaymakamlara yanaştılar. Ama bir türlü Valiye yanaşamadılar. İyi ki de yanaşamadılar. Çünkü hala anlayamadık bu siyanürcülerin ne menem bir iş peşinde olduklarını. Siyanürcü Nurol kapalı kapılar ardında bir iş çevirdi Bir süre önce Lapseki Şahinli’de bu siyanürcülerden birinin sözde halkın katılımı toplantısı vardı. Görelim, bilgilenelim diye düşündüm. Firma Çevre Bakanlığına verdiği dosyada diyor ki “Halkın katılımı toplantısında, özellikle projeden etkilenmesi beklenen çevre halkın, projenin etkilerine yönelik görüşleri dikkate alınarak ÇED Raporu hazırlanacaktır.” Dakika bir gol bir. Avustralyalının taşeronu Nurol Çanakkale halkına bir gol atarak başladı. En kolay yerine getirilecek bu vaatlerini bile tutmadılar. Kamuya açık olması gereken bilgiyi sakladılar. Halkın görüşlerinden korktular. Şimdi siz hala siyanürcülerin diğer sözlerini yerine getireceklerine inanıyor musunuz?  Ben inanmıyorum. Gizli saklı toplantı yaptıklarına göre, işleri bitene kadar köyden insanları kandırdıklarına göre demek ki bu işin altında bir iş var. Yoksa bunca telaş, bunca korku, bunca saldırganlık neden? Yani Hicri Nalbant’tan mı korkular da böyle fedailer kiraladılar, odayı kilitlediler. Ben toplantıda Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün başkanlık yaptığına inanmıyorum. Kapalı kapılar ardında bir iş çevirmiş olabilirler mi? Bilmem. Karanlık bir amacınız yoksa, korkacak bir şey de yoktur. Taşeron Nurol’dan Yalan Yalan üstüne Avustralyalı firmanın ve taşeronu Nurol’un Çanakkale’de yaptığı baskın bu ülkenin jandarmasına, Lapseki kaymakamına ve bizlere de ders olsun.  Nereden çıktı bu taşeronluk demeyin. Toplantıyı Avustralyalı firma yapıyor, İhlas Haber Ajansına açıklamayı Nurol. Ana firma ve taşeron, halkın görüşlerini alıp proje hazırlayacağım diyor ama gizli saklı yapıyor. Sakladıkları raporu, Bakanlıktan buldum. Üşenmedim okudum ve araştırdım. İşte ikinci yalanları “yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda, ülke genelindeki altın rezervinin yaklaşık 6.500 ton olduğu tahmin edilmektedir” diyorlar.  Hangi bilimsel çalışma? Referanslarına baktım hiç de rezerv budur demiyor. Türkiye’de 6.500 ton rezerv yok. Siyanürcülere göre insanları kandırmak için her yol mübah. Üstelik de bu açıklama projenin gerekliliği bölümünde. Gerekçe yalansa projede yalandır. Siyanürcü Avustralyalının Amacı:  “Siyanürün Dışarıdan Getirilmesini Sağlamak” Altıncıların dernekleri ise başka bir dünyada. Siyanürle madencilik yapmaya karşı olanları dernekleri nasıl yorumluyor biliyor musunuz? Altının dışarıdan alınmasını sağlamak. Yani siyanürle madencilik yapılmasını istemiyorsanız demek ki dışarıdan altın alınsın diyorsunuz. Gözleri para kazanma hırsı ile öyle dönmüş ve ülke sevgilerini öyle yitirmişler ki, hiç akıllarına çevre felaketleri, halkın zehirlenmesi, insanların birbirine düşman olması, suyun yok olması gelmiyor. Peki buna karşı şöyle diyebilir miyiz? Siyanürcü madencilerin amacı:  “siyanürün dışarıdan getirilmesini sağlamak. Türkiye topraklarını ve halkını zehirlemek ve Türkiye’deki yer altı zenginliklerini Kanadalılara, Avustralyalılara kazandırmak”  Siyanürcü Nurol’u izlemeye devam edeceğim Daha önce ÇED başvuru dosyası okumamıştım. Açıkçası, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün ve Bakanlıkların da okuduğunu düşünmüyorum. Raporu okuyup araştırdıkça “Vay be nasıl kandırıyorlar” demeden duramıyorum.

Çanakkale; deniz memleketimiz. Boğazında gemilerin, tarlalarında domateslerin, bağlarında şeftalilerin, kirazların, elmaların olduğu memleketimiz. 2015’in hepimize hayırlı olmasını dilerim. Çanakkalemize hayırlı olmasını dilerim.

Çanakkale, M.Ö 750’lerden beri iştahları kabartıyor. Yaklaşık 15 yıldır da siyanürcü altın madenlerinin iştahlarını ağızlarına getiriyor. Uzun zamandır Kanadalı, Avustralyalı şirketler denediler yapamadılar. Yüzyıl öncede denemiş ama yapamamışlardı. Ancak yüzyıl önce şehitler bıraktılar bugün köylerimizin sularını kirlettiler, insanları karşı karşıya getirdiler, köylüyü birbirine düşürdüler. Kimini beğendiler iş verdiler, kimine kızdılar iş vermediler. Muhtarların kanına girdiler, belediye başkanlarına yanaştılar, kaymakamlara yanaştılar. Ama bir türlü Valiye yanaşamadılar. İyi ki de yanaşamadılar.

Çünkü hala anlayamadık bu siyanürcülerin ne menem bir iş peşinde olduklarını.

Siyanürcü Nurol kapalı kapılar ardında bir iş çevirdi

Bir süre önce Lapseki Şahinli’de bu siyanürcülerden birinin sözde halkın katılımı toplantısı vardı. Görelim, bilgilenelim diye düşündüm. Firma Çevre Bakanlığına verdiği dosyada diyor ki “Halkın katılımı toplantısında, özellikle projeden etkilenmesi beklenen çevre halkın, projenin etkilerine yönelik görüşleri dikkate alınarak ÇED Raporu hazırlanacaktır.”

Dakika bir gol bir. Avustralyalının taşeronu Nurol Çanakkale halkına bir gol atarak başladı. En kolay yerine getirilecek bu vaatlerini bile tutmadılar. Kamuya açık olması gereken bilgiyi sakladılar. Halkın görüşlerinden korktular. Şimdi siz hala siyanürcülerin diğer sözlerini yerine getireceklerine inanıyor musunuz?  Ben inanmıyorum. Gizli saklı toplantı yaptıklarına göre, işleri bitene kadar köyden insanları kandırdıklarına göre demek ki bu işin altında bir iş var. Yoksa bunca telaş, bunca korku, bunca saldırganlık neden? Yani Hicri Nalbant’tan mı korkular da böyle fedailer kiraladılar, odayı kilitlediler. Ben toplantıda Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün başkanlık yaptığına inanmıyorum. Kapalı kapılar ardında bir iş çevirmiş olabilirler mi? Bilmem. Karanlık bir amacınız yoksa, korkacak bir şey de yoktur.

Taşeron Nurol’dan Yalan Yalan üstüne

Avustralyalı firmanın ve taşeronu Nurol’un Çanakkale’de yaptığı baskın bu ülkenin jandarmasına, Lapseki kaymakamına ve bizlere de ders olsun.  Nereden çıktı bu taşeronluk demeyin. Toplantıyı Avustralyalı firma yapıyor, İhlas Haber Ajansına açıklamayı Nurol. Ana firma ve taşeron, halkın görüşlerini alıp proje hazırlayacağım diyor ama gizli saklı yapıyor. Sakladıkları raporu, Bakanlıktan buldum. Üşenmedim okudum ve araştırdım. İşte ikinci yalanları “yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda, ülke genelindeki altın rezervinin yaklaşık 6.500 ton olduğu tahmin edilmektedir” diyorlar.  Hangi bilimsel çalışma? Referanslarına baktım hiç de rezerv budur demiyor. Türkiye’de 6.500 ton rezerv yok. Siyanürcülere göre insanları kandırmak için her yol mübah. Üstelik de bu açıklama projenin gerekliliği bölümünde. Gerekçe yalansa projede yalandır.

Siyanürcü Avustralyalının Amacı:  “Siyanürün Dışarıdan Getirilmesini Sağlamak”

Altıncıların dernekleri ise başka bir dünyada. Siyanürle madencilik yapmaya karşı olanları dernekleri nasıl yorumluyor biliyor musunuz? Altının dışarıdan alınmasını sağlamak. Yani siyanürle madencilik yapılmasını istemiyorsanız demek ki dışarıdan altın alınsın diyorsunuz. Gözleri para kazanma hırsı ile öyle dönmüş ve ülke sevgilerini öyle yitirmişler ki, hiç akıllarına çevre felaketleri, halkın zehirlenmesi, insanların birbirine düşman olması, suyun yok olması gelmiyor.

Peki buna karşı şöyle diyebilir miyiz? Siyanürcü madencilerin amacı:  “siyanürün dışarıdan getirilmesini sağlamak. Türkiye topraklarını ve halkını zehirlemek ve Türkiye’deki yer altı zenginliklerini Kanadalılara, Avustralyalılara kazandırmak” 

Siyanürcü Nurol’u izlemeye devam edeceğim

Daha önce ÇED başvuru dosyası okumamıştım. Açıkçası, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün ve Bakanlıkların da okuduğunu düşünmüyorum. Raporu okuyup araştırdıkça “Vay be nasıl kandırıyorlar” demeden duramıyorum.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.