ÇTSO yönetimin 2021 yılı değerlendirme toplantısında Başkan Selçuk Semizoğlu’na; “Belediye meclislerinde, meclis üyelerinin belediye ile iş yapması yasal değil, yasal olmamasının dışında etik de değil. ÇTSO eski hizmet binasını bir restoran, şehir kulübü gibi bir yer haline getirmek gibi düşünceniz vardı. Bununla ilgili orada bir tadilat yapıldı, bunu sizin yönetim kurulu üyelerinizde bir ismin yaptığı iddiası var. Bu işi yönetim kurulu üyeniz ya da irtibatlı olduğu bir şirket mi yaptı? Bu işler için ne kadar para harcadınız?” diye sordum.
Sondan başlayayım “ne kadar para harcadınız?” kısmı başkanın verdiği uzun cevap arasında kaynadı, o kısmına cevap alamadım. Fakat bir meclis üyesinden ne kadar harcandığına ilişkin aldığım bilgi 500 bin lira olduğu yönünde.
Selçuk başkan binanın köhne, terkedilmiş halde olduğunu belirterek; “Çarşıdaki metruk binadan bahsediyorsunuz değil mi? Metruk kelime anlamı nedir? Köhne, terkedilmiş. Bina şu anda hiç köhne terkedilmiş gibi değil çünkü 2021 yılında tabiri caizse yıkadık, yağladık, boyadık, içindeki ahşabın cilasına varınca kadar tadilat yaptık” dedi.
Duyanda diyecek ki bina 50 senedir boş duruyor daha düne kadar o bina müze olarak hizmet veriyordu. Evet ufak, tefek tadilatlar her zaman gereklidir ama binanın durumu abartıldığı halde değildi neyse devam edelim.
Semizoğlu tadilatın amacına ilişkin ise şunları söyledi; “Üst katını iş insanlarının akşam oturabileceği, iş sohbetlerini yapacağı, oturma gruplarının olduğu bir kafe demeyeyim de bir kulüp haline getirmeyi planladık. Üst kata dört dörtlük bir restoran mutfağı kurduk her şeyiyle hazır. Ama hiçbir zaman bir restoran gibi çalışmasını istemedik. Çünkü bizim kendi üyemizle rekabet yapmamız doğru değil. Zaten salgın araya girdi, birçok arkadaşımız işletmesini kapattı. Her şeyi yapıp açmama sebebimiz tamamen budur. Hizmet sektörü zor durumda, kendi üyelerimize rakip olmamamız için açmadık.”
Alt katını ise bir sanayi müzesi yapmayı planladıklarını hatta projelerini bile çizdirdiklerini ifade ederek; “alt katı sanayi müzesi yapalım demiştik şimdi başka bir projemiz var orayla ilgili. Çanakkale’nin 12 ilçesini tanıtacağımız bir yer haline getirmeyi planlıyoruz, çalışmalarını başlattık.”
Bizimkilerin Vizyonu Restoran Yapıp Kulüp Gibi İşletmekte
Ne diyelim yazık…500 bin lira para harcayacaksın, dört dörtlük bir restoran mutfağı kuracaksın sonra vazgeçeceksin. Alt katını sanayi müzesi yapmak için projesini bile çizeceksin sonra vazgeçeceksin. Bu nasıl bir öngörüsüzlük yazık değil mi pandemi ortamında aidatını bile ödemekte zorluk çeken üyelerin paralarının bu şekilde çarçur edilmesine. İş dünyası için, bu şehir için yapılacak onca şey varken bizimkilerin vizyonu restoran yapıp kulüp gibi işletmekte. Kamu bile artık misafirhane, lokal gibi şeyleri yapmıyor. Yapmayın abiler, yapmayın lütfen, eleştirince de bize kızıyorsunuz lütfen yapmayın. Olacak iş mi bunlar…
Kaostan, Dedikodudan Beslenip, ÇTSO’yu Kavgalı Hale Getiriyorsa
Açıkçası ne Semizoğlu’nun ne yönetiminin bile bile yanlış yaptığına, kötü niyetli olduğuna başka amaçlarla orada olduğuna kesinlikle inanmam. Bakın o toplantıda bir soru üzerine Semizoğlu’nu verdiği cevabı paylaşmak isterim; “ÇTSO, GESTAŞ, GMKA ve Ezine OSB’de yönetim kurulu üyesiyim ve buralardan yıllık toplamda 200 bin lira huzur hakkı alıyorum. Buradan gelen para benim hesabıma girmeden ÇTSO şirketinin hesabına girer ve burs olarak dağıtılır” böyle bir şeyi kaç kişi yapar Allah aşkına helal olsun, örnek olsun.
Ama her şeyin iyisini biz biliriz deyip, azıcık eleştiri yapanı ötekileştirir, düşmanlaştırır istişare mekanizmasını yok ederseniz ortaya garip garip işler çıkar. İstişare mekanizmasını ayakta tutup, bu şehrin aklı başında insanlarıyla köprü vazifesi kurması gereken mekanizma “genel sekreterlik” eğer doğru çalışmıyor. Kaostan, dedikodudan beslenip, şehirdeki neredeyse bütün kurum ve kuruşlarla ÇTSO’yu kavgalı hale getiriyor, yönetim kurulunu da bu anlamda domine ediyorsa daha çok yanlışlar yaparsınız benden söylemesi…
Yönetim Kurulu Üyem Bir Şey Satıyorsa Ondan Almamda Bir Sıkıntı Yok
Gelelim kim yaptı sorusunun cevabına; “Biz o konuda çok şeffafız, yönetim kurulu üyem bir şey satıyorsa ondan almamda bir sıkıntı yok. Yönetim kurulu üyem yapmadı. Nurkan Şanda yaptı. Şanda benim hemşerim derseniz, arkadaşım derseniz ama ben maalesef 45 senedir bu şehirde yaşıyorum ve herkesi tanıyorum, herkesle beni bir şekilde bağdaştırabilirsiniz. Yönetim kurulu üyem yalıtım malzemesi satmış olabilir adam bu yalıtım malzemesinin bayisi ama bunu Nurkan Şanda! ya sattı. Faturayı o kesti odaya…”
Bu kısmıyla ilgili ise bir şey demek istemiyorum, takdir okuyucuların. Malzemeyi satan da işi yapanda bizim sevdiğimiz arkadaşımız, abimiz. Fakat en başta soruyu sorarken “etik değil” diye bir şey demiştim o kısmını hatırlatmakta fayda görüyorum.
Sonsöz; “Gerek kamu ve gerek özel sektörde olsun, çoğumuz başkasının parasını başkası için harcıyoruz. Şayet verimlilik ve denetim eksik ise birçok sorun ortaya çıkıyor. Eğer başkasının parasını yönetiyorsak, krizin getirdiği sorunları göğüslerken nasıl davrandığımız daha da kritik hale gelir. Kendi paranı kendine harcıyormuşçasına fiyat, kalite, gereklilik ve verimliliği gözetebilmek şart… Ne diyelim, kurumun kaynağını kendi parası gibi düşünüp, kendisi için harcıyormuş gibi titiz davrananlara selam olsun.”