Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Umarım Musluğun Başındakiler Bu Tabloyu Görür

Ekranların ilgi gören yarışma programı Masterchef Türkiye programı Cumhuriyetimizin 97.yıl dönümünde izleyicilerine Çanakkale’den seslendi. İlimizin yerel lezzetlerinin yanı sıra tarihi ve turistlik yerlerin de tanıtımı yapıldı. Oldukça etkili bir çalışma oldu çünkü TV8’de yayınlanan program şu sıralar Türkiye’nin en çok izlenen programlarının başında geliyor.  Bir yanda milyonlarca lira harcanarak birilerine “nefes” olmanın ötesine geçemeyen tanıtım adı altındaki “rant projeleri” diğer yanda ise butik bütçelerle bir akşamda yaratılan nitelikli etki. Umarım ve dilerim musluğun başındakiler bu tabloyu görür ve şehrin tanıtımı adı altında belli kişi ve lobileri besleyen rant projelerinin önünü keserler! Bu programın planlamasını organize eden Çanakkale Valiliği, Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve Çanakkale Ticaret Odasına kocaman bir alkış. Kepez, Yunan İşgalinde miydi? Daha önce yazmıştım “Özgür Kepez, Yersen!” diye… “İş üretemeyen slogan üretir” evet tam da öyle oldu. Kepez’in CHP’li Belediye Başkanı Birol Arslan göreve geldiği günden bu yana boş boş sloganı attı yetmedi şimdide Kepez’in farklı noktalarında “Özgür Kepez” tabelaları asmış. Kepez, Yunan işgalinde miydi? Ya da Kepez, Türkiye’den ayrılarak bağımsızlığını mı ilan etti… Nedir bu içi boş sloganlar, nedir bu saçmalık! Bir kimse de çıkıp “Allah aşkına sen ne yapıyorsun” diye sormayacak mı? Anladık Çanakkale Belediyesi, “Barışın Kenti” diyor hadi ben de eli yükselteyim “Özgür Kepez” diyeyim dedin bu mudur yani! Üstelik doğruyu söylemiyor Birol Bey evet altını çizerek tekrar ediyorum Birol Bey Kepez halkına doğruyu söylemiyor. Kepez özgür falan değil onca örnek verebilirim… Çevreciler Aynı Hassasiyeti Cengiz İçin Neden Göstermiyorlar? Kendilerine “Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu” diyen bir grup “çevreci” geçtiğimiz gün Cumhuriyet Meydanında bir araya gelerek daha önce çokça yaptıkları gibi doğru olmayan bilgilerle Çanakkale Kamuoyunu yanıltıcı şeyler söylediler. Türkiye’nin milli enerji politikasını adeta hedef alan bu kimseler Doğru Biga Madenciliğin “devletten tazminat alarak sahadan çekildiği” yalanını söylediler. Firma yazılı bir açıklama ile çevrecilerin çevrecileri yalanladı. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler kullanıldı, “Doğu Biga Madencilik San. Tic. A.Ş Türkiye Cumhuriyeti kanun ve mevzuatlarına uygun şekilde kurulmuş bir Türk şirketidir. Tüzel kişiliğe haiz olup Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Anayasasının güvencesi altındadır. Maden kanunu tarafından düzenlenmiş olan ruhsat hakları ile ilgili şirketimizin bütün hakları devam etmektedir. Şirketimizin hedefi, maden kanunun ruhsat sahiplerine yüklemiş olduğu bütün yükümlülükleri yerine getirerek, bu yer altı kaynağını kanunda belirtildiği şekil ve sürdürülebilir madencilik ilkeleri doğrultusunda ekonomik ve sosyal kalkınmayı çevre koruma ile bütünleştirerek Türk toplumunun faydasına uygun bir şekilde işletmektir.” Bir soruyla bitireyim, çevreciler ağaçların kesildiği, işletmeye hazır olan Doğu Biga Madenciliğin sahasında gösterdikleri çevre hassasiyetlerini neden henüz ağaçların kesilmediği Cengiz Holdingin Maden sahası için göstermiyorlar?Bunun adı iki yüzlülük değil mi? Yoksa bilmediğimiz başka şeyler mi var? Belki de vardır çünkü geçmişte buna benzer durumlar yaşanmıştı… Covid Hakkında Çok da Dile Getirilmeyen Bir Gerçek! Önüne geçmek için çok şey denendi, ısrarlı uyarılar yapıldı. Altı ay öncesine farkla şimdi kreşler ve okulların çoğu açık. Açıklanan rakamlar bizi bugün olmasa da yarın yeniden bazı kısıtlamalarla yüz yüze getirecek. Uzmanlar bu görüşlerini her akşam televizyon kanallarında saatlerce anlatıyorlar. Fakat toplumun artık eski hassasiyeti göstermemesinin en büyük sebebi ise çok da kimsenin dile getirmediği şu gerçek olabilir mi; “Vakaların en az yüzde 95'inde insan sağlığı üzerinde hiç etkisi olmayan ya da çok az etkisi olan bir virüsün neden olduğu bir salgını yaşıyoruz.” Tablo böyleyken göz göre göre ekonomik bir çöküş yaşanmasına, sosyal hayatın yerle bir olmasına seyirci kalmak günün sonunda bize çok ağır bir bedel ödetmeyecek mi? Maalesef dünya genelinde yaratılan bu paranoya çoğu insanın bu gerçekleri sorgulamasının önüne geçti! Türkiye’de çok haber olmuyor ama Avrupa’nın birçok kentinde kısıtlamalara karşı eylemler yapılıyor…
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2020 - Cuma

Umarım Musluğun Başındakiler Bu Tabloyu Görür

Ekranların ilgi gören yarışma programı Masterchef Türkiye programı Cumhuriyetimizin 97.yıl dönümünde izleyicilerine Çanakkale’den seslendi. İlimizin yerel lezzetlerinin yanı sıra tarihi ve turistlik yerlerin de tanıtımı yapıldı. Oldukça etkili bir çalışma oldu çünkü TV8’de yayınlanan program şu sıralar Türkiye’nin en çok izlenen programlarının başında geliyor. 

Bir yanda milyonlarca lira harcanarak birilerine “nefes” olmanın ötesine geçemeyen tanıtım adı altındaki “rant projeleri” diğer yanda ise butik bütçelerle bir akşamda yaratılan nitelikli etki. Umarım ve dilerim musluğun başındakiler bu tabloyu görür ve şehrin tanıtımı adı altında belli kişi ve lobileri besleyen rant projelerinin önünü keserler! Bu programın planlamasını organize eden Çanakkale Valiliği, Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve Çanakkale Ticaret Odasına kocaman bir alkış.

Kepez, Yunan İşgalinde miydi?

Daha önce yazmıştım “Özgür Kepez, Yersen!” diye… “İş üretemeyen slogan üretir” evet tam da öyle oldu. Kepez’in CHP’li Belediye Başkanı Birol Arslan göreve geldiği günden bu yana boş boş sloganı attı yetmedi şimdide Kepez’in farklı noktalarında “Özgür Kepez” tabelaları asmış. Kepez, Yunan işgalinde miydi? Ya da Kepez, Türkiye’den ayrılarak bağımsızlığını mı ilan etti… Nedir bu içi boş sloganlar, nedir bu saçmalık! Bir kimse de çıkıp “Allah aşkına sen ne yapıyorsun” diye sormayacak mı? Anladık Çanakkale Belediyesi, “Barışın Kenti” diyor hadi ben de eli yükselteyim “Özgür Kepez” diyeyim dedin bu mudur yani! Üstelik doğruyu söylemiyor Birol Bey evet altını çizerek tekrar ediyorum Birol Bey Kepez halkına doğruyu söylemiyor. Kepez özgür falan değil onca örnek verebilirim…

Çevreciler Aynı Hassasiyeti Cengiz İçin Neden Göstermiyorlar?

Kendilerine “Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu” diyen bir grup “çevreci” geçtiğimiz gün Cumhuriyet Meydanında bir araya gelerek daha önce çokça yaptıkları gibi doğru olmayan bilgilerle Çanakkale Kamuoyunu yanıltıcı şeyler söylediler. Türkiye’nin milli enerji politikasını adeta hedef alan bu kimseler Doğru Biga Madenciliğin “devletten tazminat alarak sahadan çekildiği” yalanını söylediler. Firma yazılı bir açıklama ile çevrecilerin çevrecileri yalanladı. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler kullanıldı, “Doğu Biga Madencilik San. Tic. A.Ş Türkiye Cumhuriyeti kanun ve mevzuatlarına uygun şekilde kurulmuş bir Türk şirketidir. Tüzel kişiliğe haiz olup Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Anayasasının güvencesi altındadır. Maden kanunu tarafından düzenlenmiş olan ruhsat hakları ile ilgili şirketimizin bütün hakları devam etmektedir. Şirketimizin hedefi, maden kanunun ruhsat sahiplerine yüklemiş olduğu bütün yükümlülükleri yerine getirerek, bu yer altı kaynağını kanunda belirtildiği şekil ve sürdürülebilir madencilik ilkeleri doğrultusunda ekonomik ve sosyal kalkınmayı çevre koruma ile bütünleştirerek Türk toplumunun faydasına uygun bir şekilde işletmektir.”

Bir soruyla bitireyim, çevreciler ağaçların kesildiği, işletmeye hazır olan Doğu Biga Madenciliğin sahasında gösterdikleri çevre hassasiyetlerini neden henüz ağaçların kesilmediği Cengiz Holdingin Maden sahası için göstermiyorlar?Bunun adı iki yüzlülük değil mi? Yoksa bilmediğimiz başka şeyler mi var? Belki de vardır çünkü geçmişte buna benzer durumlar yaşanmıştı…

Covid Hakkında Çok da Dile Getirilmeyen Bir Gerçek!

Önüne geçmek için çok şey denendi, ısrarlı uyarılar yapıldı. Altı ay öncesine farkla şimdi kreşler ve okulların çoğu açık. Açıklanan rakamlar bizi bugün olmasa da yarın yeniden bazı kısıtlamalarla yüz yüze getirecek. Uzmanlar bu görüşlerini her akşam televizyon kanallarında saatlerce anlatıyorlar. Fakat toplumun artık eski hassasiyeti göstermemesinin en büyük sebebi ise çok da kimsenin dile getirmediği şu gerçek olabilir mi; “Vakaların en az yüzde 95'inde insan sağlığı üzerinde hiç etkisi olmayan ya da çok az etkisi olan bir virüsün neden olduğu bir salgını yaşıyoruz.” Tablo böyleyken göz göre göre ekonomik bir çöküş yaşanmasına, sosyal hayatın yerle bir olmasına seyirci kalmak günün sonunda bize çok ağır bir bedel ödetmeyecek mi? Maalesef dünya genelinde yaratılan bu paranoya çoğu insanın bu gerçekleri sorgulamasının önüne geçti! Türkiye’de çok haber olmuyor ama Avrupa’nın birçok kentinde kısıtlamalara karşı eylemler yapılıyor…

Yazıya ifade bırak !