Belki linç yiyeceğim ama konuşmak isterim.
Türk halkının bugün ekonomik yönden en temel sorunu hayat pahalılığıdır. Dolar ve enflasyonun yükselmesi, doğal olarak temel gıda maddeleri fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Zengini fakiri herkes bu durumdan şikayetçi evet küresel anlamda çok büyük bir krizin içindeyiz kabul ve inanıyorum ki bugünleri de aşacağız. Lakin bu yapısal sorunları öncelikli hale getirip konuşmak ve çözümler üretmek yerine kraldan çok kralcıların yarattığı “düşmanlarla” kavga ettiriliyoruz. Bugün o “düşmanların sözcüsü” Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı, BİM CEO’su Galip Aykaç, zincir marketlere yönelik eleştirilere isyan ederek, “Bre ahlaksızlar, sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğim bilesiniz” yanıtını verdi. Aykaç’ın haklı olduğu ama dozunu kaçırdığı konuşmasında ki dikkat çeken bölümleri yazının sonunda paylaşacağım.
BİM, A101, ŞOK gibi marketler son 20 senede görece yaşanan stabil enflasyonun en büyük destekçileridir. Binlerce şubeye resmi kira, on binlerce insana maaş ödüyor ve tüm satışlarına fiş kesiyorlar. Yaşanan fiyat artışının sebebi fırsatçılık değil, bozulan fiyatlama dengesidir.
Maliyet artışının üzerinde zamlar var mı var. Ama bolca para basıp, para dağıtıp, asgari ücrete zam yapacağız dersek karşılığında zamlar gelir ve alım gücümüz de düşer. Ocak ayında yapılacak asgari ücret zammı üzerinden bir ay geçmeden eriyecek. Para ile aldığımız her şeye yeni zamlar yapılacak, kaşıkla gelen kepçeyle gidecek. Pandemiyle beraber biz dahil tüm ülkeler bastıkları paranın bedelini enflasyon olarak ödüyor. Evet bu yöntem o gün gerekliydi ama artık sürdürülebilir değil, basarım parayı, çözerim krizi metodu bir yere kadar gidiyor maalesef.
Kaldı ki memlekette 25 sene önce BİM yoktu. Geçmiş dönem bakkal ve marketlerin insafsızca yaptığı fiyatlamaları bilmiyor muyuz! BİM nasıl sıfırdan kuruldu da yaklaşık 80 milyar TL gibi rekor bir piyasa değerine ulaştı. Almanya’da ki ALDİ ve LİDL zincir marketlerinden ilham alıp onlardan başarılı oldular.
Ayrıca Türkiye’nin en başarılı lojistik firması da bu şirketlerdir. Aynı gün sabah aynı saatte aynı ürün Çanakkale’nin Yenice ilçesi ve Tunceli’nin Çemişgezek şubesinde satılıyor. Ürünlere erişim eşitliği basit bir olay değil. Oturup bakkal romantizmi yapmaya benzemez bu işler. Bu zincir marketleriyle ilgili illa bir gündemimiz olacaksa buralarda çalışan kardeşlerimizin maaş ve yaşam koşullarını iyileştirmek için “yaptırımlarda” bulunmalıyız. Bir dipnot. (Bu marketlerde çalışanların koşulları kesinlikle yeterli değil ama bakkalda veya diğer marketlerde çalışanlarından çok daha iyi koşullara sahipler…)
Son olarak sermaye sahibine düşman olanlarla ilgili bir şey daha söyleyip sözü Aykaç’a bırakacağım; “Kendi sahip olmak istediği şeyleri başkasında görünce kin ve öfke duyan, “acaba ben hayallerimi nasıl gerçekleştirebilirim?” diye düşünmek ve çalışmak yerine bütün başarılı insanların dolandırıcı kimseler olduklarına inanma yolunu seçen işe yaramaz kimseler aslında sermayeye değil, sermaye sahibine düşmandır!
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı, BİM CEO’su Galip Aykaç’ın açıklamasından öne çıkan bazı bölümler;
“…peyniri yumurtayı sadece sofrasında görüp peynirle yumurtayla ilgili yorum yapanlara, bu dünyayı size yaşanmaz kılarım diyecek kadar meselelerden bir haber olan, depoyu basıp günlük tüketim kadar bile olmayan yağları halka dağıtırım diyen iş bilmez yöneticilere, mağaza çalışanlarına söyleyin yöneticilerinize bu işin sonu kötü olacak, size burada ekmek yedirtmeyiz’ diyen yerel yöneticilere, ziraatten haberi olmayan İstanbul Ziraat Odası başkanına, FETÖ terör örgütüyle bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var.
Bu ülkenin güzel insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler. Bu süreçte o bahsedilen zincir marketleri diye altı çizerek söylenen 3 harfliler diye bizleri farklı yere koyan ve koymaya çalışan, Müslüman olduklarını iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar, kendilerini göreceklerdir. Bunların hepsinde art niyet vardır, algı yönetimi vardır. Bunlara tüketicimiz hiçbir zaman karşılık vermemiştir.
“Şeker fiyatları, Türkiye Şeker Fabrikaları sitesinin geçen sene bu zamanlardaki fiyatı, 50 kilogramlık çuval fiyatı 212 liraydı. Bugün 950 lira. Bunun perakendedeki fiyat değişiminden biz sorumlu olamayız. Aşağı yukarı üretimin yarısı Türkiye Şeker Kurumu’ndan, diğer yarısı da özel sektörden geliyor. Ama doğru yönetilemediği için geçen sene bir özel sektör şirketinin sahibinin bana söylediklerini aynen tekrar etmek istiyorum: “Bu seneki kadar hiçbir zaman kar etmedik.” Evet işte spekülatör orada. Biz değiliz. Oraya bakmak lazım. Buradan bir kez daha değinmekte fayda görüyorum. Eğer tedbir alınmazsa süt ve et konusunda 2023, bu yıldan daha zorlu geçecektir. Bugünlerde süt hayvanlarının girdi maliyetleri çok yüksek olduğu ve yeterli fiyatı piyasada bulamadığı için inekler kesime gitmiştir. Bu kesilen ineklerin de artık sonlarına gelinmiştir. İneği keserek sadece sütü değil eti de kestik. Et fiyatlarının da artacağın bugünlerde kulağımıza geliyor.”