“Ahilik, temiz ticarete inanır. Güzel ahlâka, namuslu kazanca ve helal gıdaya… Sermaye vasıtadır, maksat değil, varlık sebebi olarak özümsenmemiştir. Para ile kirli ilişki kurulmaz. Ahi için müşteri, veli nimettir. Hizmette mükemmelliği varlık sebebi telakki eden Ahiler, müşterek bir toplum tasavvuru güder ki, kalitenin yanında, dürüstlük de gerçekleşebilsin… Mesela, teşkilatın yaptırım gücü açısından, “papucu dama atmak” deyimi ile kast edilen; papucun sahiden dama atılması olup, kusurlu mal üreten esnafın cezalandırılmasıdır ki, utansın diyedir.”
Ahiliğin temelini oluşturan bu ilkelere baktığımızda ahiliğin çok uzun bir zaman önce çöktüğünü söyleyebiliriz herhalde. Dileğimiz en azından bir ideal düzen anlayışı olarak hayatta kalabilmesi. Her geçen gün irtifa kaybeden insan maalesef bu anlayışı da zehirledi…
“Ahilik, temiz ticarete inanır”deniliyor ya,ticaretin ne denli kirlendiğinden bahsetmeye kalkarsak herhalde bu satırlar yetmez o yüzden kısa keselim. Esnafımız, iş adamımız temiz ticarete inanır ama yapmaz! Mal aldığı firmayı mağdur eder, mal sattığı müşteriyi mağdur eder. Öyle yapacağım der böyle yapar, adamını bulur devleti kazıklar, bankayı kazıklar. Bu kıvraklığı da ticari zekâ olarak sunar ve övünür! Çok uzatmaya gerek yok aslında son dönemde ilan edilen konkordato meselelerine baktığımızda aslında ne demek istediğimizi sanırım özetlemiş oluruz. İşin kötü yanı devletin bunu “destekliyor” olması…
Bugün kelli felli saygı gören birçok tüccarın aslında tefeci olduğunu söylersem kimse buna itiraz etmez sanırım. Bu tüccarlar çok farklı sektörlerde faaliyet gösteriyorlar üstelik birçoğu meslek örgütlerinde de görev alıyorlar. Kim mi bunlar zeytinci, peynirci, galerici, inşaatçı, kuyumcu, zahireci, avukat hatta doktor…Hani ahiliğin temelinde “para ile kirli ilişki kurulmaz” deniliyor ya ondan verdim bu örneği…
Ahilikteki “papucu dama atmak”meselesine gelelim. Özellikle son yıllarda inşaat sektörünün haline baktığımızda durum ortadadır. Şu tarihte teslim edeceğim denilen dairler henüz ortada yoktur. Teslim edilen dairelerin ise vaat edilenlerle alakası yoktur. Çanakkale mahkemelerinde bu konularla ilgili yüzlerce dava devam etmektedir. Sadece inşaat sektörü için değil, hizmet sektöründe de işini iyi yapmayan insanların sayısı maalesef her geçen gün artmaktadır. Butik bir örnek verecek olursak sabah kahvaltı veren işletme sayısı son yıllarda oldukça arttı mesela ama 50 işletmeden sadece 5 tanesi gerçekten kahvaltı veriyor diyebiliriz. Diğerleri en kalitesizini, en ucuzunu en pahalıya vermenin dışında başka hiçbir şey yapmıyor. İşi peynircilik olan bir işletme bile müşterisine en kötü, en ucuz peyniri sunuyor daha ne olsun…
Son olarak gelelim ahilik haftası programında konuşan esnaf odaları başkanın söylediklerine, özellikle ismini yazmıyorum çünkü mesele isimlerle değil. Yazdıklarım, eleştirilerim tamamen ilkesel… Başkan konuşmasında, AVM’ler geldi şöyle oldu böyle oldu diye anlatıyor. Değişen, gelişen düzeni eleştirmenin ötesinde bir adım atmıyor, kendisinden önceki başkan da aynısını yapıyordu. Oysa ki AVM’leri eleştirmek yerine dünyada yükselen trendleri takip etse mesela butik mağazacılık meselesine eğilse ve esnaflara bu konuda bir vizyon ortaya koysa yeni bir yol açmış olacak. Ama eleştirmek, şikâyet etmek, başkancılık oynamak daha kolay kim uğraşacak öyle şeylerle… Bakın dünyada yemekten, içmeye, gıdadan, kıyafete müthiş bir butik mağazacılık trendi yükseliyor. Bir mağaza düşünün ki sadece 10 ürün satıyor ama en iyisini, en farklısını, en tarzını refah düzeyi artan insanlar artık AVM’ler yerine buraları tercih ediyor.
Son olarak, ahiliğin temelinde hak var hukuk var, emeğe hürmet var. Bugün bu değerlerden dem vuranların birçoğu yanlarında çalıştırdığı personelin hakkını, hukukunu korumuyor hep bana hep bana diyor. Adeta köle gibi çalıştırıyor, fazla mesaiymiş, öğlen yemeğiymiş, servis hizmetiymiş bunların talep edilmesi bile mümkün olmuyor. Sonra bu personeller AVM’lerde ki zincir mağazalara kaçıp kurtulunca vay efendim çalışacak adam bulamıyoruz, beyler siz eleman değil köle arıyorsunuz… Bu söylediklerim bir yana işini hakkıyla hukukuyla yapanlar yok mu elbette var onların elini değil ayağını öpeyim…