Diyanet İşleri Başkanlığınca her yıl 1-7 Ekim tarihlerinde kutlanan “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” bu yıl “Cami ve İlim” temasıyla başladı. Açılış programı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi avlusunda düzenlendi. Açılışta konuşan Diyanet İşleri Erbaş, hafta münasebetiyle “Cami ve İlim” konusunu gündeme taşıdıklarını ifade ederek, “Cami ve ilim ekseninde gerçekleştireceğimiz programlarla mabetlerimizin söz konusu işlevlerini daha etkin kılmanın imkânlarını ve kadim medeniyetimizin örnekliğinde camilerimizin ilim merkezi hüviyetlerini en ideal düzeye taşımanın yolarını arayacağız” dedi.
Programın Ayasofya’da düzenlenmesi ve Erbaş’ın söylediklerinin ışığında dikkat çekmek istediğim bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim.
Yurt içinde ve yurt dışında oldukça ses getiren “egemenlik hakkı” olarak görülen Ayasofya onca tehdide rağmen siyasi iradenin kararlılığıyla ibadete açılabilmişken, Çanakkale’de surlar içinde tutsak edilmiş iki camimiz olduğunu biliyor musunuz? Bu camiler Fatih Sultan Mehmet’in boğazın en dar bölgesine yaptırdığı İstanbul’un fethinin stratejik olarak hazırlığı olarak görülen Çimenlik Kalesi içinde yer alıyor. Camilerden Fatih Cami kale ile birlikte inşa edilmiş, Abdülaziz Camii ise 1861-1876 yılları arasında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış. Konun tarihiyle ilgili olarak çok bir şeyler söyleyip sizleri sıkmak niyetinde değilim…
Söyleyeceklerim çok kısa… Seksen darbesi sonrası Çimenlik Kalesinin müze vasfına çevrilerek askeriyeye devredilmesi bahane gösterilerek bu camiler ibadete kapatılmış. Doksanlı yıllarda o dönemdeki siyasi iklimin de müsait olduğu belli zamanlarda Fatih Cami ara ara İmam Hatipte okuyan öğrencilerin uygulama sahası olarak kullanılmış. Sonrasında bir daha bu camiler cemaat yüzü görmemiş…
Bugün bu camilerin ibadete açılması istense sanırım onlarca prosedürden, protokolden bahsedilir fakat bu bahislerin hepsi bahaneden ibarettir. Ayasofya’yı ibadete açan irade Çanakkale’de surlar içinde tutsak edilmiş bu iki camiyi ibadete açacak güçte değil midir? Sormak isteriz, tutsak bu camilerin minareleri ne zaman ezana, mihrabı ne zaman imama kavuşacak? Sormak isteriz, şimdi değilse ne zaman?