Bugün çok sevdiğim, değer verdiğim, abi diye hitap ettiğim Turizmci Ali Akol ile güzel bir kahve sohbeti yaptık. Eski yıllarda Çanakkale’de aktif siyaset de yaptığı için konu siyasete geldi tabi. Siz yönetimlerinizde, teşkilatlarda birliği, beraberliği nasıl sağlıyordunuz diye sordum ve çok kıymetli olduğunu düşündüğüm şu cevapları verdi… “Gruplaşmaların önüne geçerek! Benim imkânım vardı, yönetimimde olan arkadaşları haftanın neredeyse 4-5 günü ağırlar birlikte, yer içerdik. Yönetimimdekilerin birbirleriyle arkadaş olmanın ötesinde dost olabilmesi için elimden geleni yapardım. Gruplaşmaların olmaması için azami gayret gösterirdim çünkü bir gruplaşma olursa illa ki karşı grupta olacaktır. Böylesi bir tablonun sonunu hepimiz biliyoruz. Hep bir arada olmaya, hemen her şeyi birlikte yapmaya gayret ederdim. Bu konuda da başarılı olduğumu düşünüyorum. O dönem birlikte görev yaptığımız arkadaşlarımızla dostluğumuz halen daha devam ediyor ve o günleri hatırlamak bizi çok mutlu ediyor. Siyasetin bize kattığı, kazandırdığı en güzel şey işte bu dostluklar oldu…”
Ali abinin söyledikleri çok önemli… Bugün siyasetin yaşadığı sorunların temelinde de bu gruplaşmalar yok mu? Bakın CHP’ye belediye grubu, vekil grubu, eski il başkanı grubu ve kamuoyuna da yanşayan sürtüşmeleri… Bakın MHP’ye eskiyi hiç olmadık yöntemlerle tasfiye eden bir grupla bizi geçtik partiye bunu yapmayın diyenlerin karşı karşıya geldiği gruplara… Bakın AK Partiye hiçbir şeyden mutlu olmayanlarla, yeni bir şeyler yapmak çaba gösterenlerin karşı karşıya geldiği gruplara… Herhalde partiler bu gruplaşma meseleleri çözseler sorunlarının %80’nini halletmiş olacaklar ve memleket için çok güzel şeyler yapmaya fırsat bulacaklar… Halledebilirler mi tabloya baktığımda çok mümkün görmüyorum Maalesef, hayatın güzelliklerini, insanın inceliklerini her geçen gün daha az paylaşıyoruz. Siyaset, insaniyetin önüne geçiyor. Siyasetten kastımız sadece partiler değildir. Hasbî olmayan, hesabî olan her şey…
***
Şimdi sizi bir başka kahve sohbetine götürmek istiyorum. AK Parti İl Başkanı Naim Makas çok eski hukukum olan ve kardeşim diye hitap ettiğim bir isim. Gerçi şimdilerde başkanım diye hitaba özen gösteriyorum ama bu protokol işlerini çok da beceremediğimi itiraf etmem gerekiyor. Sohbetimizde Naim Başkan’a “diğerlerinden farklı ne yapıyorsunuz?”diye sorduğumda birçok şey anlattı. İkisini sizlerle paylaşmak isterim.
Bunlardan birisi teşkilat ziyaretleriyle ilgili söyledikleriydi; “İl başkanı sadece merkezde duran, burada yöneticilik yapan birisi olmamalı, tüm ilçeleri rutin aralıklarla ziyaret etmeye özellikle dikkat ediyoruz. 2-3 senede yapılacak ziyaretleri biz geçtiğimiz şu 3-5 ayda yaptık. Durmadan devam da edeceğiz. Bunun karşılığını da sahada görüyoruz, çok olumlu geri dönüşler alıyoruz.”
İkincisi ve çok kıymetli bulduğum iş ise şu oldu. Sözü Naim Başkana bırakıyorum; “Düzenli olarak Çanakkale’ye yeni taşınmış olanların listesini önüme alıyorum. Telefonla arıyorum, “ben AK Parti İl Başkanı Naim Makas, şehrimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Buraya yeni taşındınız bir eksiğiniz, bir ihtiyacınız ya da sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye soruyorum. Bunu her zaman yapacağım, hatta genel merkezle de paylaştım başka iller de aynı şekilde yapsınlar. Düşün abi yeni bir şehre taşınmışsın, birisi arıyor ve sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı diye soruyor. Bu unutulmaz. Belki bize oy verir belki vermez ama açılan bu telefonun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum…. Bizimle ilgili aklında, gönlünde bir pozitif duygu oluşur. Siyasetin özü insana dokunmaktır, bunu yapmaya çalışıyorum.”
“Siyasetin özü insana dokunmaktır…” herhalde çok da bir şey demeye gerek yok. O zaman son söz: “Adına ‘hizmet’ dediğimiz şey, sadece fabrika kurmakla, yol yapmakla, baraj inşa etmekle sınırlı olamaz. Milletin gönlüne hitap etmek de hizmettir. İnsanların cesaretini ve dirayetini pekiştirmek, safların sıklaşmasına vesile olmak, uyuyanları uyandırmak…”