Sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek yazıya başlamak isterim. Birisi size “Bülent Turan ile görüştük, git çalış, orayı senden istiyorum, adayımız sensin!” gibi bir laflar ediyorsa bilin ki o kişi yalan söylüyordur. Daha seçilmeden yalan söyleyen birisinden ne hayır gelecek? İki sözlü, ikiyüzlü kimselerden belediye başkanı olur mu?
İsteyen herkes istediği koltuğa aday olabilir, resmi başvurular başladığında ise başvurusunu yapar. Geçtiğimiz 1 Kasım, 7 Haziran ve 24 Haziran seçimlerini hatırlayın. Adını sanını hiç duymadığımız onca isim bir anda şehrin sokaklarında belirdi yıllardır buradalarmış gibi, yıllardır “arkadaşımızlarmış”gibi davrandılar. Aday olmak için belki ellerinden değil ama ceplerinden geleni yaptılar. Biz hep AK Partiliydik dediler, “davaya” nasıl hizmet ettiklerini anlattılar. Oysa ki biz o arkadaşları kapatma davası sürecinde, gezide, ne 17-25 Aralık’ta “davanın” yanında görmemiştik. Zaten aday gösterilmeyince de bir daha kimsenin yanında da görmedik! Aday gösterilmediler belki ama istediklerini elde ettiler, CV’lerine aday adayı olduklarını yazdılar, parasıyla yaptırdıkları haberleri dosyalarına eklediler! Sonrasında “hakları olan”kamudaki müdürlükleri, ihaleleri koşturmaya başladılar. Bir verdiler, beş kazandılar….
Aslında bu süreç bize bir kez daha gösterdi ki birileri “şan olsun” diye giriyordu bu yarışa. Birileri kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diye giriyordu. AK Partinin önce bunlardan kurtulması gerekiyor aslında ama bu o kadar kolay bir iş değil. Bu adamlar kaşığı belinde dolaşan tipler çünkü. Bu tipler şimdilerde garanti almış gibi kendilerini pazarlayarak piyasaya çıkacaklar ve diyecekler ki “Bülent Turan ile görüştük, git çalış, orayı senden istiyorum, adayımız sensin!” Bazıları daha da iddialı olacak “genel merkez aday olmamı söyledi!” diye pazarlayacak kendini. Bunları söyleyenlere hiç itibar etmeyin çünkü yalan söylüyorlar ne Bülent Turan’ın ne de genel merkezin böyle bir sözü yok. Birisi Bülent Turan’ın kapısını, “ben şuraya aday olmak istiyorum vekilim ne dersiniz?”diye çalıyorsa vekilin verdiği cevap o kişiye değil herkese verilen cevaptır; “Aday olmayı istiyorsan, git çalış, seçimler geldiğinde bu sana artı yazar…”Ama birileri bu cevabı alıp “benim adaylığım garanti”diye ortalarda geziyor ve bunu pazarlıyorsa tekrar ediyorum yalan söylüyordur hem de gözünüzün içine baka baka… Ayrıca Turan’ın ben dedim oldu anlayışıyla kararlar almadığını tam da bu yüzden aday gösterileceklerin halkta karşılığının olmasına, teşkilatların kabul etmesine ve kamuoyu yoklamalarına çok önem verdiğini biliyoruz.
Bu durumlar siyasetin doğasında var diyebilirsiniz halksınız da o zaman yapılması gereken iklimi değiştirmek! Peki ne yapmalı? Önce oy verenler, sonra siyaset yapanlar “Kim olsun değil, kim olmasın?”sorusunun cevabını her ortamda yüksek sesle dile getirmeli. Mesela yarın öbür gün sayıları bir hayli artacak “garanti aldım” diyenler olmasın diye dile getirmeli. Seçimden seçime ortaya çıkan tipler olmasın diye dile getirmeli. Ticaretini veya oturduğu koltuğu büyütmek isteyenler olmasın diye dile getirmeli. Bu liste uzar gider, olabildiğinde uzatmalı ve yüksek sesle dile getirmeliyiz.
Son söz: Siyaset vekalet müessesesidir. Sonuçta birileri yönetecek. Ya iyilerden en iyisini ya da kötülerden en az kötüsünü seçeceğiz. Tercihte bulunmamak, fikrini beyan etmemek en kötüsüne razı olmak, kafayı kuma sokmak demektir! O yüzden bugün konuşma zamanı.