Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

O Aç Gözlü Müteahhitler, O Aç Gözlü Yatırımcı Ev Sahipleri

Türkiye’de talep yönlü bir enflasyon yok tamamen dolara yani kura endeksli bir enflasyon var doğal olarak kur yükselince enflasyon da yükseliyor. Ekonomi yönetimi enflasyonu ne kadar baskılamak istese de şu sıralar enflasyon %12 bandında… Enflasyonun artması faiz artırımı üzerinde çok ciddi baskı demektir. Uzun uğraşlarla düşürülen kredi faizleri göstergeler bu şekilde devam ederse artacaktır bu artış sürpriz olmaz. Peki faizlerin artması en çok hangi sektörleri etkiler, konut ve otomotiv. Bugün biraz konuttan bahsedelim… Türkiye genelinde konut satışları 2020 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 209,7 artarak 190 bin 12 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 28 bin 799 konut satışı ve yüzde 15,2 ile en yüksek paya sahip olurken, Çanakkale’de bin 891 konut satıldı. Konut satışları haziran ayında zirve yaptı, devletin çok cazip hatta zarar etme pahasına açıkladığı kredilerle birlikte herkes konut sektörüne saldırdı. Bu dönemde ne yazık ki korktuğumuz başımıza geldi, müteahhitler ve yatırımcı ev sahipleri fiyatlarını acımazsız bir şekilde yukarı çektiler. Burada dikkat edilmesi gereken bu hareket saman alevi miydi yoksa uzun vadeli bir eğilim miydi? Yani konut satışları Haziran’da olduğu gibi önümüzdeki aylarda da devam edecek miydi? Temmuz ayına baktığımızda satışların aşağı yönlü bir eğilime girdiğini görüyoruz, haziran ayında rekor yükseliş yapan sektörün Eylül ayında rekor bir düşüş yaptığını göreceğiz. Konut satışlarındaki bu şok düşüş, fiyatlar üzerinde ciddi etki yaratacak. Evini 500-600 bin liraya satamazken, devletin kredi faizlerini aşağı çekmesiyle birlikte biranda 1 milyon lira isteyen o aç gözlü müteahhitler, o aç gözlü yatırımcı ev sahipleri avuçlarını yalayacaklar. Bundan sonraki süreçte o evlerini 500-600 bin liraya da satamayacaklar. Bu noktada bir şeyin altını çizmek gerekiyor. İnşaat sektörü evet önemli bir sektör ama konut bir yatırım aracı mı? Esasında bu sorunun cevabını vermemiz gerekiyor. Kazık yeme pahasına yüksek fiyata konut almak akılcı mı?  Konut sektörü artık günümüzde bir yatırım aracı değil, bir ihtiyaç. 2005 yılından bu yana altın fiyatları 17 kat artmış, dolar bakıyoruz 10 katın üzerinde bir artış göstermiş, konut piyasasına baktığımızda ise 4-5 katlık bir artış söz konusu. Bu artış ise 2002 yılı ile 2014 yılları arasında oldu. Bu yıllara baktığımızda tüm televizyonlar, gazeteler, bankalar konuta teşvik ediyor, konut reklamlarından geçilmiyordu buna rağmen artış 4-5 kat.   2014 yılından sonra durağanlığa giren sektör 2018 yılındaki kur şokundan sonra ciddi bir krize girdi. Hem ekonomik hem siyasi dalgalanmalar sonrası konuta olan ilgi giderek azaldı. Sadece ekonomik ve siyasi dalgalanmalar değil yukarıda bahsettiğim müteahhit ve yatırımcı ev sahiplerinin aç gözlülüğü de konuta olan ilgilinin azalmasına sebep oldu. Eskiden insanlar ev aldıklarında, aldıkları evin bir şekilde prim yapacağına inanıyorlardı nitekim yapıyordu da. 300 bin liraya aldığınız bir ev bir sene sonra 400-450 bin lira oluyordu. Bu koşullarda insanlar hem oturuyorum hem aldığım ev prim yapıyor bu benim için bir avantaj diyorlardı.  2018 kur şokundan 2020 yılına kadar baktığımızda altın ve döviz fiyatları artarken konut fiyatları sabit kaldı ya da geriye geldi.  2020 yılı mart ayı ile birlikte dünyayı etkisi altına alan pandemi aslında konut sektörü için bir fırsat oldu. Ama sektör bu fırsatı değerlendirmedi, sektör aç gözlülüğünün kurbanı oldu. Bu kredi faizlerini gören vatandaşlar konut alma niyetine girdiler fakat almak istedikleri dairlerinin fiyatlarının fahiş oranda arttığını görünce vazgeçtiler. Şimdilerde fırsatçıların emlak sitelerinde fiyatları üçer, beşer düşürdüklerine şahit oluyoruz ama o tren kaçtı. Bir kere güven kaybı yaşayan vatandaş konut için ayırdığı peşinatı altına, dolara yatırdı… Teşvik bekleyen onca sektör varken, devlet önceliği inşaat sektörüne verdi. Böylesi bir teşviğe rağmen inşaat sektörü en büyük ihaneti aslında kendine yaptı, kendi ayağına sıktı. Bunu önümüzdeki aylarda daha net olarak göreceğiz.  Bundan sonraki yıllarda konut fiyatlarının artışını beklemek büyük hayal olur. Eğer yatırım amacıyla konut alınacak kimseler varsa büyük zarar edeceklerini de bilsinler. Oturmak için konut alacaklar ise doğru fiyatı bulmak zorunda. Doğru fiyattan kastım nedir, maksimumum 14-15 yılda kendini amorti edecek konuttur. 20-25 yılda kendini amorti eden bir konut alıyorsanız kim ne derse desin kazık yiyorsunuzdur!   Son olarak Çanakkale’de inşaat sektörünün temsilcilerini oluşturduğu iki dernek var. Onlar bu “fırsatçılığa” ne diyorlar acaba? Ayrıca düne kadar hemen her açıklamalarında devletten destek beklediklerini beyan ediyorlardı. Devlet desteği verdi, bir teşekkür açıklamalarına da denk gelmedim. Neyse Eylül ayından sonra kendilerini devletten bir şeyler isterken yeniden görürüz! Ama devlet bundan sonra onları görür mü bilemem…
Ekleme Tarihi: 03 Ağustos 2020 - Pazartesi

O Aç Gözlü Müteahhitler, O Aç Gözlü Yatırımcı Ev Sahipleri

Türkiye’de talep yönlü bir enflasyon yok tamamen dolara yani kura endeksli bir enflasyon var doğal olarak kur yükselince enflasyon da yükseliyor. Ekonomi yönetimi enflasyonu ne kadar baskılamak istese de şu sıralar enflasyon %12 bandında… Enflasyonun artması faiz artırımı üzerinde çok ciddi baskı demektir. Uzun uğraşlarla düşürülen kredi faizleri göstergeler bu şekilde devam ederse artacaktır bu artış sürpriz olmaz. Peki faizlerin artması en çok hangi sektörleri etkiler, konut ve otomotiv. Bugün biraz konuttan bahsedelim…

Türkiye genelinde konut satışları 2020 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 209,7 artarak 190 bin 12 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 28 bin 799 konut satışı ve yüzde 15,2 ile en yüksek paya sahip olurken, Çanakkale’de bin 891 konut satıldı.

Konut satışları haziran ayında zirve yaptı, devletin çok cazip hatta zarar etme pahasına açıkladığı kredilerle birlikte herkes konut sektörüne saldırdı. Bu dönemde ne yazık ki korktuğumuz başımıza geldi, müteahhitler ve yatırımcı ev sahipleri fiyatlarını acımazsız bir şekilde yukarı çektiler. Burada dikkat edilmesi gereken bu hareket saman alevi miydi yoksa uzun vadeli bir eğilim miydi? Yani konut satışları Haziran’da olduğu gibi önümüzdeki aylarda da devam edecek miydi? Temmuz ayına baktığımızda satışların aşağı yönlü bir eğilime girdiğini görüyoruz, haziran ayında rekor yükseliş yapan sektörün Eylül ayında rekor bir düşüş yaptığını göreceğiz. Konut satışlarındaki bu şok düşüş, fiyatlar üzerinde ciddi etki yaratacak. Evini 500-600 bin liraya satamazken, devletin kredi faizlerini aşağı çekmesiyle birlikte biranda 1 milyon lira isteyen o aç gözlü müteahhitler, o aç gözlü yatırımcı ev sahipleri avuçlarını yalayacaklar. Bundan sonraki süreçte o evlerini 500-600 bin liraya da satamayacaklar.

Bu noktada bir şeyin altını çizmek gerekiyor. İnşaat sektörü evet önemli bir sektör ama konut bir yatırım aracı mı? Esasında bu sorunun cevabını vermemiz gerekiyor. Kazık yeme pahasına yüksek fiyata konut almak akılcı mı? 

Konut sektörü artık günümüzde bir yatırım aracı değil, bir ihtiyaç. 2005 yılından bu yana altın fiyatları 17 kat artmış, dolar bakıyoruz 10 katın üzerinde bir artış göstermiş, konut piyasasına baktığımızda ise 4-5 katlık bir artış söz konusu. Bu artış ise 2002 yılı ile 2014 yılları arasında oldu. Bu yıllara baktığımızda tüm televizyonlar, gazeteler, bankalar konuta teşvik ediyor, konut reklamlarından geçilmiyordu buna rağmen artış 4-5 kat.  

2014 yılından sonra durağanlığa giren sektör 2018 yılındaki kur şokundan sonra ciddi bir krize girdi. Hem ekonomik hem siyasi dalgalanmalar sonrası konuta olan ilgi giderek azaldı. Sadece ekonomik ve siyasi dalgalanmalar değil yukarıda bahsettiğim müteahhit ve yatırımcı ev sahiplerinin aç gözlülüğü de konuta olan ilgilinin azalmasına sebep oldu. Eskiden insanlar ev aldıklarında, aldıkları evin bir şekilde prim yapacağına inanıyorlardı nitekim yapıyordu da. 300 bin liraya aldığınız bir ev bir sene sonra 400-450 bin lira oluyordu. Bu koşullarda insanlar hem oturuyorum hem aldığım ev prim yapıyor bu benim için bir avantaj diyorlardı.  2018 kur şokundan 2020 yılına kadar baktığımızda altın ve döviz fiyatları artarken konut fiyatları sabit kaldı ya da geriye geldi. 

2020 yılı mart ayı ile birlikte dünyayı etkisi altına alan pandemi aslında konut sektörü için bir fırsat oldu. Ama sektör bu fırsatı değerlendirmedi, sektör aç gözlülüğünün kurbanı oldu. Bu kredi faizlerini gören vatandaşlar konut alma niyetine girdiler fakat almak istedikleri dairlerinin fiyatlarının fahiş oranda arttığını görünce vazgeçtiler. Şimdilerde fırsatçıların emlak sitelerinde fiyatları üçer, beşer düşürdüklerine şahit oluyoruz ama o tren kaçtı. Bir kere güven kaybı yaşayan vatandaş konut için ayırdığı peşinatı altına, dolara yatırdı…

Teşvik bekleyen onca sektör varken, devlet önceliği inşaat sektörüne verdi. Böylesi bir teşviğe rağmen inşaat sektörü en büyük ihaneti aslında kendine yaptı, kendi ayağına sıktı. Bunu önümüzdeki aylarda daha net olarak göreceğiz. 

Bundan sonraki yıllarda konut fiyatlarının artışını beklemek büyük hayal olur. Eğer yatırım amacıyla konut alınacak kimseler varsa büyük zarar edeceklerini de bilsinler. Oturmak için konut alacaklar ise doğru fiyatı bulmak zorunda. Doğru fiyattan kastım nedir, maksimumum 14-15 yılda kendini amorti edecek konuttur. 20-25 yılda kendini amorti eden bir konut alıyorsanız kim ne derse desin kazık yiyorsunuzdur!  

Son olarak Çanakkale’de inşaat sektörünün temsilcilerini oluşturduğu iki dernek var. Onlar bu “fırsatçılığa” ne diyorlar acaba? Ayrıca düne kadar hemen her açıklamalarında devletten destek beklediklerini beyan ediyorlardı. Devlet desteği verdi, bir teşekkür açıklamalarına da denk gelmedim. Neyse Eylül ayından sonra kendilerini devletten bir şeyler isterken yeniden görürüz! Ama devlet bundan sonra onları görür mü bilemem…

Yazıya ifade bırak !