Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Müsilaj, Sarıçay, Atikhisar ve Romantik Çevreciler

Günlerdir Marmara’nın birçok noktasında sahili kuşatan adına deniz salyası (müsilaj) denilen tuhaf hadiseyi şaşkınlık içinde izliyoruz. Marmara Belediyeler Birliği müsilaj sorununu görüşmek için acil başlığıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıya Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum başta olmak üzere, Çevre Komisyonu üyesi olan milletvekilleri, ilgili bürokratlar, valiler ve belediye başkanları katıldı. 22 maddelik bir eylem planı açıklandı. Planda kısa/orta ve uzun vadede yapılacaklar tek tek sıralandı. Bakan Kurum, “El birliği ile iş birliği ile göz bebeğimiz Marmara'yı kurtaracağız. Bir an evvel karasal, tarımsal ve gemi kaynaklı ne kadar farklı kirlilik türü varsa hepsini ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı.  Toplantıya Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da Marmara Belediyeler Birliğinin bir üyesi olarak katıldı. Bugün de toplantıya ilişkin detayları paylaşmak için bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya dair aldığım birkaç önemli notu paylaşmak isterim.  Sarıçay Artık “Siyasetin” Konusu Olmaktan Çıkmalı Toplantının dikkatimi çeken önemli kısmı “Sarıçay ve Atikhisar Barajı” konusu oldu. Hemen her ay belediye meclisine geldiği şekliyle değil ama… Evet Sarıçay’ın peyzajıyla ilgili bir sorun var fakat ondan daha büyük sorun Sarıçay’a 3 köyün fosseptiğinin karışması. Bu köylerde artıma ya yok olan da düzgün çalışmıyor… Şehrin göbeğinden geçen Sarıçay bu haliyle hastalık saçıyor hem de denize pisliği akıtan bir yol oluyor. Benzer şekilde şehrin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajına da dereler kanalıyla bazı köylerin fosseptiği karışıyor.  Müsilaj neden oluyor sorusunun cevabını sanırım vermiş olduk.  Gökhan sorunun bu yönünü Vali Beyin ve ilgili bürokratların da katılacağı toplantıda gündeme getireceğini hazır böyle bir hassasiyet de oluşmuşken çözüm için hızlıca adım atılacağına inandığını söyledi. (Köylerdeki fosseptik meselesi belediyenin değil İl Özel İdaresinin görev alanı.) Açıkçası Sarıçay artık “siyasetin” konusu olmaktan çıkmalı ve bir an önce herkes üzerine düşeni yapmalı. Başkan Gökhan, Çanakkale merkezinin artıma ile ilgili yatırımlarını Bakanlık, Avrupa Birliği desteği ve İller Bankası kredileriyle yaptıklarını bu konuda Çanakkale’nin şanslı olduğunu söyledi ve ekledi. Mevcut arıtma tesislerimizi daha nitelikli hale getirmek için bazı çalışmalar yapacağız. Tesislerimizde artıma yapıyoruz ve buradan çok ciddi miktarda mikroplardan arındırılmış su çıkıyor bu su denize akıyor. Bu suyu belki içme suyu olarak kullanamayız ama pekala sulamada kullanabiliriz şimdi bunun altyapısını hazırlayacağız.  Gökhan eylem planın 14. ve 16. Maddelerine özellikle vurgu yaptı.  “İyi tarım ve organik tarım uygulamaları ile basınçlı ve damlama sulama sistemleri yaygınlaştırılacaktır.” Maddesinin Biga’da Çeltik tarlalarında uygulamaya başlandığını verimle ilgili bir sıkıntı olmaz ise bu yönetimin il geneline yayılacağını söyledi.  “Zeytin karasuyu ve peynir altısuyu kaynaklı kirliliğin önlenmesi için, atık su azaltımını gerçekleştirecek teknolojik dönüşümler sağlanacaktır.” Konusunun bölgede ki en önemli sorunlardan birisi olduğunu ve bu konuda Ezine Gıda OSB’nin bir çözüm olacağına inandığını söyledi. Çünkü Ezine Gıda OSB en son teknoloji ve artıma sistemlerinin kullanılacağı çok özel bir tesis olacak. Öyle ki arıtmayı geçtik kendi enerjisini kendisi üretecek bölgeye örnek olacak bir tesis olacak. Temizlik İçin Bir Tekne Kazandırılsa Çok Güzel Olur “Mavi Bayraklı plajlarımız ve çok güzel bir kordonumuz var. Fakat dönem dönem insan eliyle buraların kirletildiğine şahit oluyoruz. Hazır “Deniz Çöpleri Eylem Planı” başlığı da açılmışken Çanakkale’ye deniz yüzeyini temizleyen bir tekne kazandırılamaz mı?” diye sordum. Gökhan, bu konuda bir adım atacaklarını ve tekneyi Marmara Belediyeler Birliğinden hibe olarak almaya çalışacaklarını sadece Çanakkale merkezde değil bölgedeki diğer ilçelerle birlikte kullanabileceklerini söyledi. “Demir tavında dövülür” hazır böyle bir gündem varken şehre böyle bir tekne kazandırılsa çok güzel olur.  Romantik Çevrecilerin Suskunluğu Başkan Gökhan’a sorduğum bir diğer konu ise; “Çanakkale’de çevre dernekleri oldukça faal böylesi bir çevre krizi yaşanırken “Çözüme nasıl katkı sağlarız?” diye kapınızı çaldılar mı diye sordum?” Herhangi bir temaslarının olmadığını söyledi ve Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay’a “bizi çevre dernekleriyle bir araya getir, onları da dinleyelim bir beyin fırtınası yapalım” dedi… “Kazdağları talan ediliyor!” diyerek çadırlar kurup şarkı türkü söyleyen “romantik çevreciler” neden bu konuda suskunlar. Böyle çevreci olmaya ne var ki… Al eline iki pankart “madenci defol” de…Baktım ne sosyal medya hesaplarında bir paylaşım var ne de bir basın açıklamaları. Hadi çalışın, okuyun, yazın bizim de önerimiz budur deyin ama yok. Bu sessizlikleri insanın aklına başka başka şeyler getiriyor. Çevrecilik demek sadece ağaçlar kesilmesin, madenci defolsun demekmiş bunlar için… Eğer böyle ise “romantik çevreciler” başka bir amaca hizmet ediyor demektir!  Dipnot: Hazır maden meselesinden bahsetmişken bir konuya değinip bitireceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet ediyor ve ülkemizde ki fırsatlardan bahsediyor. Volkswagen Türkiye’de fabrika açacak diye koca koca manşetler atıldı. Sonra bir şey oldu ve vazgeçildi ve üzüldük… Garip bir çelişki var değil mi? Gelmedi diye üzülürken gelenlere neler yapıyoruz! Milyonlarca dolarlık yatırım yapmış ve üzerindeki tüm yükümlülükleri yerine getirmiş bir firmaya hiçbir gerekçe gösterilmeden faaliyetlerini devam ettirmesi için izin vermedik. Üstelik bu firma uluslararası borsalarda işlem yapan bir firma. Bu tabloyu gören yabancı yatırımcı hangi fırsatı sunarsak sunalım gelmeden önce en az 10 defa düşünür! Hangi firmamı bu Doğu Biga Madencilik… Firmanın madencilik yapıyor ya da yapacak olması önemli değil, ortaya çıkan tablo önemli, üstelik konu uluslararası tahkime taşınmışken halen daha ilgili kurumların çıkıp iki satır dahi olsa açıklama yapmaması da ayrı bir garabet!
Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2021 - Pazartesi

Müsilaj, Sarıçay, Atikhisar ve Romantik Çevreciler

Günlerdir Marmara’nın birçok noktasında sahili kuşatan adına deniz salyası (müsilaj) denilen tuhaf hadiseyi şaşkınlık içinde izliyoruz. Marmara Belediyeler Birliği müsilaj sorununu görüşmek için acil başlığıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıya Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum başta olmak üzere, Çevre Komisyonu üyesi olan milletvekilleri, ilgili bürokratlar, valiler ve belediye başkanları katıldı. 22 maddelik bir eylem planı açıklandı. Planda kısa/orta ve uzun vadede yapılacaklar tek tek sıralandı. Bakan Kurum, “El birliği ile iş birliği ile göz bebeğimiz Marmara'yı kurtaracağız. Bir an evvel karasal, tarımsal ve gemi kaynaklı ne kadar farklı kirlilik türü varsa hepsini ortadan kaldırmalıyız” ifadelerini kullandı. 

Toplantıya Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da Marmara Belediyeler Birliğinin bir üyesi olarak katıldı. Bugün de toplantıya ilişkin detayları paylaşmak için bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya dair aldığım birkaç önemli notu paylaşmak isterim. 

Sarıçay Artık “Siyasetin” Konusu Olmaktan Çıkmalı

Toplantının dikkatimi çeken önemli kısmı “Sarıçay ve Atikhisar Barajı” konusu oldu. Hemen her ay belediye meclisine geldiği şekliyle değil ama… Evet Sarıçay’ın peyzajıyla ilgili bir sorun var fakat ondan daha büyük sorun Sarıçay’a 3 köyün fosseptiğinin karışması. Bu köylerde artıma ya yok olan da düzgün çalışmıyor… Şehrin göbeğinden geçen Sarıçay bu haliyle hastalık saçıyor hem de denize pisliği akıtan bir yol oluyor. Benzer şekilde şehrin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajına da dereler kanalıyla bazı köylerin fosseptiği karışıyor.  Müsilaj neden oluyor sorusunun cevabını sanırım vermiş olduk.  Gökhan sorunun bu yönünü Vali Beyin ve ilgili bürokratların da katılacağı toplantıda gündeme getireceğini hazır böyle bir hassasiyet de oluşmuşken çözüm için hızlıca adım atılacağına inandığını söyledi. (Köylerdeki fosseptik meselesi belediyenin değil İl Özel İdaresinin görev alanı.) Açıkçası Sarıçay artık “siyasetin” konusu olmaktan çıkmalı ve bir an önce herkes üzerine düşeni yapmalı.

Başkan Gökhan, Çanakkale merkezinin artıma ile ilgili yatırımlarını Bakanlık, Avrupa Birliği desteği ve İller Bankası kredileriyle yaptıklarını bu konuda Çanakkale’nin şanslı olduğunu söyledi ve ekledi. Mevcut arıtma tesislerimizi daha nitelikli hale getirmek için bazı çalışmalar yapacağız. Tesislerimizde artıma yapıyoruz ve buradan çok ciddi miktarda mikroplardan arındırılmış su çıkıyor bu su denize akıyor. Bu suyu belki içme suyu olarak kullanamayız ama pekala sulamada kullanabiliriz şimdi bunun altyapısını hazırlayacağız. 

Gökhan eylem planın 14. ve 16. Maddelerine özellikle vurgu yaptı. 

“İyi tarım ve organik tarım uygulamaları ile basınçlı ve damlama sulama sistemleri yaygınlaştırılacaktır.” Maddesinin Biga’da Çeltik tarlalarında uygulamaya başlandığını verimle ilgili bir sıkıntı olmaz ise bu yönetimin il geneline yayılacağını söyledi. 

“Zeytin karasuyu ve peynir altısuyu kaynaklı kirliliğin önlenmesi için, atık su azaltımını gerçekleştirecek teknolojik dönüşümler sağlanacaktır.” Konusunun bölgede ki en önemli sorunlardan birisi olduğunu ve bu konuda Ezine Gıda OSB’nin bir çözüm olacağına inandığını söyledi. Çünkü Ezine Gıda OSB en son teknoloji ve artıma sistemlerinin kullanılacağı çok özel bir tesis olacak. Öyle ki arıtmayı geçtik kendi enerjisini kendisi üretecek bölgeye örnek olacak bir tesis olacak.

Temizlik İçin Bir Tekne Kazandırılsa Çok Güzel Olur

“Mavi Bayraklı plajlarımız ve çok güzel bir kordonumuz var. Fakat dönem dönem insan eliyle buraların kirletildiğine şahit oluyoruz. Hazır “Deniz Çöpleri Eylem Planı” başlığı da açılmışken Çanakkale’ye deniz yüzeyini temizleyen bir tekne kazandırılamaz mı?” diye sordum. Gökhan, bu konuda bir adım atacaklarını ve tekneyi Marmara Belediyeler Birliğinden hibe olarak almaya çalışacaklarını sadece Çanakkale merkezde değil bölgedeki diğer ilçelerle birlikte kullanabileceklerini söyledi. “Demir tavında dövülür” hazır böyle bir gündem varken şehre böyle bir tekne kazandırılsa çok güzel olur. 

Romantik Çevrecilerin Suskunluğu

Başkan Gökhan’a sorduğum bir diğer konu ise; “Çanakkale’de çevre dernekleri oldukça faal böylesi bir çevre krizi yaşanırken “Çözüme nasıl katkı sağlarız?” diye kapınızı çaldılar mı diye sordum?” Herhangi bir temaslarının olmadığını söyledi ve Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay’a “bizi çevre dernekleriyle bir araya getir, onları da dinleyelim bir beyin fırtınası yapalım” dedi… “Kazdağları talan ediliyor!” diyerek çadırlar kurup şarkı türkü söyleyen “romantik çevreciler” neden bu konuda suskunlar. Böyle çevreci olmaya ne var ki… Al eline iki pankart “madenci defol” de…Baktım ne sosyal medya hesaplarında bir paylaşım var ne de bir basın açıklamaları. Hadi çalışın, okuyun, yazın bizim de önerimiz budur deyin ama yok. Bu sessizlikleri insanın aklına başka başka şeyler getiriyor. Çevrecilik demek sadece ağaçlar kesilmesin, madenci defolsun demekmiş bunlar için… Eğer böyle ise “romantik çevreciler” başka bir amaca hizmet ediyor demektir! 

Dipnot: Hazır maden meselesinden bahsetmişken bir konuya değinip bitireceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet ediyor ve ülkemizde ki fırsatlardan bahsediyor. Volkswagen Türkiye’de fabrika açacak diye koca koca manşetler atıldı. Sonra bir şey oldu ve vazgeçildi ve üzüldük… Garip bir çelişki var değil mi? Gelmedi diye üzülürken gelenlere neler yapıyoruz! Milyonlarca dolarlık yatırım yapmış ve üzerindeki tüm yükümlülükleri yerine getirmiş bir firmaya hiçbir gerekçe gösterilmeden faaliyetlerini devam ettirmesi için izin vermedik. Üstelik bu firma uluslararası borsalarda işlem yapan bir firma. Bu tabloyu gören yabancı yatırımcı hangi fırsatı sunarsak sunalım gelmeden önce en az 10 defa düşünür! Hangi firmamı bu Doğu Biga Madencilik… Firmanın madencilik yapıyor ya da yapacak olması önemli değil, ortaya çıkan tablo önemli, üstelik konu uluslararası tahkime taşınmışken halen daha ilgili kurumların çıkıp iki satır dahi olsa açıklama yapmaması da ayrı bir garabet!

Yazıya ifade bırak !