Kent konseyi seçimleri 17 Aralık tarihinde yapılacak. Son iki dönemdir seçimlere ilgi bir hayli fazla, geçtiğimiz seçimde kıl payı kazanan Ülgür Gökhan-Saim Yavuz, yalı hanı çetesi bu seçimlerde kaybedebileceklerini gördükleri için işlerini sağlama aldılar ne mi yaptılar? Genel kurul davet mektubuna küçük bir not iliştirdiler, notta; Derneğiniz bir dönemde 2 genel kurula katılmadığından seçimlerde oy kullanamayacaktır dediler bu ne demek oluyor oy kullanması gereken 650 dernekten sadece 200 civarında derneğin oy kullanabilmesi anlamına geliyor. O iki yüz derneğin çoğunluğunun yalı hanında bir bira içmişliği vardır, anladınız siz…Neyse benim bugün yazacağım konu çakma demokrat Gökhan ve avenelerinin sandık, katılımcılık deyip ama icraatta türlü ayak oyunlarına girmesi konusu değil benim bugün yazacağım Saim Yavuzun karşısına bizim mahallenin çıkaracağı adayın kim olmaması konusu…
Bizim mahallenin adayı kim olacak bilmiyorum ama bildiğim bildiğim birkaç şeyi yazmak, şuracığa not düşmek durumundayım. Saim Yavuzu ve ekibini benden çok eleştiren olmamıştır, eleştirilerime tahammül edemeyip hatta savcılığa şikayette bulundukları da olmuştu amma Yiğidi öldür, hakkını yeme demişler. Saime yiğit diyeceğim hiç aklıma gelmezdi neyse aklımız gelenler başımıza gelmesin diye varsın diyelim…! Saimi beğenirsiniz, beğenmezsiniz, entelektüel birikimi olan iyi bir “asker”, Kent Konseyi dediğimiz yapı ise genel itibariyle sosyal ve kültürel eylemleriyle şehre dair söylemlerde bulunması gereken çok önemli bir yapı….
Böylesi önemli bir yapıya ve Saime karşı gösterilecek aday en az Saim kadar entelektüel olmalıdır. Şehirle ilgili derdi olması ve dertleştiğinizde saatlerce konuşup bu konuşma çok iyi geldiği diyebileceğiniz bir isim olmalıdır. Aslında burada mesele seçimi alıp ya da almamak değildir. Burada mesele gösterdiğiniz adayla şehre dair, vizyonunuzu ortaya koyup ve bizim bu şehirle ilgili iddialarımız var diyebilmektir, seçimi kazanmak ya da kaybetmek sonraki mesele…
Yoksa hemen her konuda olduğu gibi sıradanlaşarak, amaca giden yolda her yol, her aday mubahtır mantığıyla hareket edersek, emin olun seçimi kazansak da biz kaybetmişiz demektir. Çok iyi rakı içiyor, alkol sofralarında boy boy fotoğrafları var, “bizim derneklere ültimatom verdik mecbur destekleyecekler, solcular da rakı içeni sever onlardan da oy alırız” gibi bir ilkesizlikle hareket edilirse, dediğim gibi biz zaten kaybetmişiz demektir. Hatırlayın; bizim mahallenin belediye başkan adayının rakı sofrasındaki fotoğrafı, o seçimde kazanamamıştık, tamam solcular rakı içini sever ama bu işler sadece rakı içmekle olmuyor…!
Son söz: Kent Konseyi seçimlerine cami yaşatma derneklerimizin oylarıyla destekleteceğiniz adaya dikkat edin, öbür tarafta hesabını veremezsiniz…!