Ezine Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, iktidarın Çanakkale Boğaz Köprüsünden sonraki en kritik yatırımlarından biri fabrikalar birer ikişer yükselmeye başlandı 2 sene sonra toplamda 80’e yakın devasa fabrikalar bitmiş binlerce insana aş ekmek olmuş olacak.
Ancak son günlerde bu önemli yatırım, kamuoyunda “siyasi operasyon” olarak yankı bulan bir yönetim kriziyle gündeme geldi. Bu yazıda, hem OSB’nin yapısını hem de yaşanan süreci detaylarıyla ele alarak, hesapsız bir hamlenin nasıl bir kaosa dönüştüğünü anlatacağım.
OSB’nin Yönetim Yapısı
Ezine Gıda İhtisas OSB’nin en üst karar organı müteşebbis heyet. Bu heyet, OSB’nin kuruluşuna katılan kurumların karar organlarınca belirlenen 15 asıl ve 15 yedek üyeden oluşuyor. Üyelerin görev süresi dört yıl. Yönetim kurulu ise müteşebbis heyet tarafından seçiliyor. OSB belirli bir doluluk oranına ulaştığında, burada faaliyet gösteren sanayiciler de müteşebbis heyette temsil hakkı kazanıyor.
Müteşebbis heyetin dağılımı şu şekilde: Çanakkale Valiliği’ne bağlı İl Özel İdaresi 13 temsilciyle ağırlığını koyarken, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası ve Ezine Belediyesi birer temsilciyle yer alıyor. İl Özel İdaresi’nin 13 üyesini belirleme süreci ise İl Genel Meclisi’nde oylamayla gerçekleşiyor. Meclisin mevcut yapısı ise şöyle: 19 CHP’li, 12 AK Partili, 2 İYİ Partili ve 1 MHP’li üye. Daha önceki dönemlerde AK Parti’nin çoğunlukta olduğu mecliste, İl Özel İdaresi’nin hazırladığı liste sorunsuzca kabul ediliyor ve müteşebbis heyet göreve başlıyordu. Ancak bu kez durum farklı; çünkü mecliste çoğunluk CHP’de.
“Siyasi Operasyon”un Perde Arkası
Gelelim asıl meseleye: AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider’in, OSB Müdürü Alper Altonok’u görevden alarak yerine kendi istediği ismi getirme girişimiyle başlayan süreç. İddialara göre Gider, Turan’ın geçtiğimiz dönemde onayıyla atanmış olmasını gerekçe göstererek bu hamleyi yaptı ve müteşebbis heyeti feshetti. Ancak bu karar, beklenmedik bir krize yol açtı.
Daha önceki dönemlerde müteşebbis heyetin oluşumu, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’nin hazırladığı listenin AK Parti çoğunluğundaki meclisten geçmesi ve Bakanlık onayından sonra tamamlanıyordu. Ancak bu kez mecliste CHP’nin üstünlüğü, hesapları altüst etti. Genel Sekreterlik, bu “riski” fark etmiş olacak ki, 13 kişilik listeyi meclise sunmadan doğrudan Bakanlığa gönderdi. Bakanlık ise “Bu kararın İl Genel Meclisi’nden geçmesi gerekiyor” diyerek listeyi geri çevirdi.
Bu süreçten CHP’li meclis üyelerinin haberi bile yoktu. Mart ayı toplantısında konudan haberdar olan CHP’li İl Genel Meclis Başkanı Halil Ertuğrul, şu çarpıcı açıklamayı yaptı:
“Bu talebin bize, meclise gelmiş olması gerekirdi. Biz bu dönem geldiğimizde bir centilmenlik anlaşması yapmıştık; hatırlarsanız meclis bütçesini on dakikada oy birliğiyle geçirmiştik. Biz isteriz ki nezaket olsun, siyasette bir zarafet olsun. İl Genel Meclisi’nin de fikri alınsın isteriz. Tek amacımız Çanakkale’ye hizmet etmek. Ama İl Genel Meclisi yokmuş gibi hareket edilirse, biz de yetkimizi oylarımızla kullanırız!”
Ertuğrul’un “Yetkimizi oylarımızla kullanırız” vurgusu kritik. Çünkü bu sözler, “Müteşebbis heyete üyeleri biz belirleyeceğiz, mecliste çoğunluk bizde, 13 CHP’li ismi oylayıp geçireceğiz, sonrasında yönetim kurulunu ve OSB müdürünü de biz seçeceğiz” anlamına geliyor.
Elde Patlayan Hamle
İşte “elde patladı” dememin sebebi tam da bu. AK Parti’nin Çanakkale’deki en büyük yatırımlarından biri olan Ezine Gıda İhtisas OSB’nin yönetimi, adeta altın tepside CHP’ye sunuldu. Sürecin başından beri hatalı işletildiği açık. Ayhan Gider’in, istediği isimle çalışma hakkı elbette var; buna kimse itiraz edemez. Ancak her şeyin bir usulü olmalı. Görevdeki OSB Müdürü Alper Altınok, AK Parti’de yıllarca teşkilatlarda çalışmış, Kepez’de belediye başkan adaylığı yapmış bir isim. Altınok’un görevden alınacağını basından öğrenmesi ne kadar zor bir durum? Çağırıp “Kardeş, senle çalışmak istemiyoruz” demek bu kadar mı güç?
Görünen o ki, mesele “birilerine gol atmak” ekseninde ele alınmış. OSB yönetmeliği yeterince incelenmeden düğmeye basılmış. Oysa Gider ya da bir temsilcisi, CHP’li İl Genel Meclis Başkanı’yla görüşse, “Centilmenlik anlaşmasını burada da sürdürelim, sizden de isimler alalım, bu işi birlikte nihayetlendirelim” deseydi, süreç bu kadar tıkanmazdı. Şimdi geri dönüş yok. Halil Ertuğrul’un “AK Parti böyle istedi” diyerek CHP’lilere bu durumu kabul ettirmesi de çok mümkün görünmüyor. Önümüzdeki günlerde bu konuda yeni pazarlıklara şahit olacağız.
Son Söz
Düğmeyi baştan yanlış iliklerseniz, sonuç böyle olur. CHP’liler, 12 yıl AK Parti’de milletvekilliği grup başkanvekilliği yapmış, halen İçişleri Bakan Yardımcılığı yapan Bülent Turan’a bir operasyon yapsaydı, eminim bu kadar nezaketsizce hareket etmezlerdi. Olsun bunun adı siyaset denir işin içinden çıkılır! Ama şu sözü de unutmamak gerekir; Siyaset kişisel mücadelenin sadece bir aracıdır. Çünkü insanlar kişisel hayatlarında birbirlerine karşı hissettikleri ama aynı zamanda da gizledikleri hınç, hırs veya yetersizlik hislerini ancak siyaset yoluyla giderebilmektedirler.