Yerelde dair yazacak çok bir gündem olmayınca sizlerle ara ara “Edebi Metinler” başlığıyla buluştuğum yeni bir yazıyı paylaşmak bir selam vermek isterim.
Kitap okumak, her zaman entelektüel gelişimle özdeşleştirilmiştir. Ancak, bu alışkanlığın herkes için doğru bir biçimde yönlendirilmediğinde ciddi yanılgılara ve zihinsel yorgunluklara yol açabileceğini düşünüyorum. Uzmanlık alanı olmaksızın, bilinçsizce fazla düşünce kitabı okunması gerektiği kadar sorgulanmayan bir pratik haline geldi. Bunun sonucunda birçok nitelikli insan, gerçeklerden koparak duygusal ve zihinsel olarak zarar görmüştür.
Keyfi olarak edebiyat türünde kitap okumaya elbette bir itirazım yok. Ancak bilgi, teori ve fikir kitapları okunurken aşırı seçici davranmak bir zorunluluktur. Aksi halde bu tür eserleri ölçüsüzce tüketmek, zihnin ufkunu genişletmek yerine, aşırı uzak mesafelere bakmaya zorlar ve insanı gerçek problemlerden koparır. Nitelikli bir okuma süreci, sadece bilgi edinmekle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda bu bilgiyi sindirmeyi, anlamayı ve hayata aktarmayı da kapsamalıdır.
Hayatı Deneyimlemeden Kitaplarla Kaybolmak
Bir insan, yaşamın içinde yoğun deneyimlere dalmadan, sanatın çeşitli dallarını ihmal ederek ve kendi çevresini samimi bir şekilde tanımadan ne kadar çok okursa okusun, bu çaba çoğu zaman boşa gider. Külliyatlar devirmek, sadece zaman ve enerji israfına yol açar. Niteliksiz bir okuma süreci, cehaleti artırabilir; çünkü kapasitenin ötesindeki bilgiler kişiyi yanıltarak, her şeyi bildiğini sanan ve çevresindekileri küçümseyen bir cehalet türüne sürükleyebilir.
Eğer bir akademisyen değilseniz ya da belirli bir teori peşinde amaçsal bir okuma yapmıyorsanız, okuma alışkanlıklarınızda aşırı seçici davranmalısınız. Her önerilen kitabı okuma alışkanlığı, tıpkı usta şeflerin önerdiği her yemeği yemeye kalkmak gibi sağlıksız sonuçlara yol açabilir. Dengeli bir zihinsel beslenme için bazı kitaplardan uzak durmak gerektiğini unutmamalıyız.
Sosyal Medya Akademisyenlerinin Tuzağı
Günümüzde, sosyal medya akademisyenleri olarak adlandırabileceğimiz bir grup insan, görünür olma arzularıyla kitap tavsiyelerinde bulunuyor. Ancak bu kişiler, takipçilerinin güvenini kötüye kullanarak, nitelikli insanları zihinsel karmaşaya sürüklüyor. Bu tür tavsiyeler, çoğu zaman insanları gerçek dünyadan kopararak kafa karışıklığını artırıyor ve problemlerin daha da büyümesine yol açıyor.
Entelektüel Sahtekarlık
Kitap okumak, hayatın gerçekleriyle yüzleşmenin bir aracı olmalıdır. Ancak bu süreç, alıntılarla süslenmiş bomboş aforizmalarla değil, bilginin damıtılmasıyla anlam kazanır. En kötü kitaplarda bile güzel cümleler bulunabilir; mesele, bu cümleleri anlamak, içselleştirmek ve yaşamımıza katmaktır. Bilgiye ulaşmak için kitapların ötesine geçip hayatı deneyimlemiş, bilgiyi içselleştirmiş insanlardan öğrenmek, bazen binlerce kitap okumaktan daha öğreticidir. Çünkü bilgelik, yalnızca okumakla değil, okuduklarını doğru analiz etmek ve hayatla harmanlamakla elde edilir.
Son söz: Kitaplardan öğrenilen bilgi, hayata dair deneyimle birleşmedikçe sadece kağıt üzerindeki bir yazıdır.