Çanakkale Belediyesi, mülkiyeti kendisine ait olan Donanma Çay Bahçesi, Balıkçı 286 ve Marina Mezze gibi işletmelere tebligat göndererek, yıl sonuna kadar bu mekanları boşaltmalarını istedi. Belediye, bu işletmeleri kendi şirketi olan Hizmet Grupları üzerinden işletmeyi planlıyor. Ancak, Balıkçı 286’nın 2018 yılında kirasını yenileyerek 2028’e kadar sözleşme hakkına sahip olduğu öğrenildi. Aynı zamanda, Yalova Restoran, Şakir’in Yeri ve Lodos isimli işletmelerin de belediyeye ait olduğu biliniyor ve bu mekanlara da önümüzdeki günlerde benzer tebligatların gönderileceği konuşuluyor.
İyi Niyet ve Yönetim Sorunu
İlk bakışta, bu girişime “neden olmasın?” diyebiliriz. Belediye mülklerinin İstanbul ve diğer şehirlerdeki örneklerde olduğu gibi nitelikli sosyal tesisler haline getirilmesi olumlu bir adım gibi görünebilir. Ancak bu kararın arkasında yatan süreçte birçok kafa karışıklığı ve şeffaflık eksikliği var, bu da farklı spekülasyonlara yol açıyor.
Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Hizmet Gruplarına yönetici olarak Cem Talay’ı getirdi. Talay, Çanakkale halkının yakından tanıdığı, kurumsal şirketlerde üst düzey yöneticilik yapmış biri. Ancak, Talay’ın profesyonellik ve şeffaflık gereği, planlarını kamuoyuyla paylaşmaması, bu konuda “acaba?” sorularının ortaya çıkmasına neden oldu. Eğer Talay, basının karşısına çıkarak ya da belediye meclisinde bu projeleri anlatmış olsaydı böyle olmadı.
Balıkçı 286 Örneği, Hukuki ve Ekonomik Gerçekler
Örneğin, tebligat gönderilen Balıkçı 286 işletmesi, 2018’de yeni bir sözleşme yapmış ve bu sözleşme 2028’e kadar geçerli. Yani, hukuki olarak bu işletmenin daha dört yıl hakkı var. Üstelik, 2024 yılında %400 kira zammı yapılmış ve kira bedeli 320 bin TL’ye çıkarılmış. Aynı şekilde, Donanma Çay Bahçesi ve Marina Mezze’nin de kira bedelleri 50 bin liradan 200 bin liraya çıkarılarak ciddi oranda artırılmış.
Ancak bu süreç sadece bu işletmelerle sınırlı değil. Yalova Restoran, Şakir’in Yeri ve Lodos’a da tebligat gönderildi mi? Aynalı Çarşı’daki dükkan sahiplerine de bu tür bir bildirim yapıldı mı? Çanakkale küçük bir yer; “ben yaptım oldu” anlayışıyla alınan kararlar uzun vadede karşılık bulamaz. Niyet belki iyi olabilir, ancak bu sürecin iletişimi son derece kötü yönetiliyor.
İletişim Eksikliği ve Geçmiş Örnekler
Bu tür iletişim problemlerinin bir yönetim anlayışına dönüşmesini hiç istemeyiz. Geçen ayki belediye meclis toplantısında, Cevatpaşa Mahallesi muhtarlık binasının bulunduğu bölgenin satışa çıkarılacağını, muhtarlığa ise boşaltma yazısı gönderildiğini İYİ Partili belediye meclis üyesi Emirhan Şahbaz’ın açıklamasıyla öğrendik.
Cevatpaşa Mahallesi Muhtarı Evren Kızoğlu’nun, Muharrem Erkek’e karşı duruş sergilediği için bu durumu yaşadı iddiası ortaya atıldı. Muhtar da bu durumu avantaja çevirdi, Erkek’e karşı duran ve geçtiğimiz aylarda partiden ihraç edilen isimler “muhtarın yanındayız” diye açıklamalarda bulundu. Eğer iletişim doğru yapılmış olsaydı böyle bir iddia belki de hiç gündeme gelmeyecekti.
Benzer şey Kent Konseyi seçimlerini Halit Kubilay Fırat’ın kazanmasıyla da yaşandı. Yıllardır kullanılan konsey binasına ertesi gün burayı boşaltın denilerek kapısına kilit vuruldu. Oysa ki bu tebligatlara burayı boşaltın ama size hizmet binası olarak şurayı tahsis ettik denseydi böyle şeyler yaşanmamış olurdu. Bu tür iletişim hataları, siyasetin belediye binasına girmesine neden olur, oysa belediye hizmetleri siyasetin dışında tutulmalı.
Benim Muharrem Erkek’ten Beklediğim
Muharrem Erkek’in göreve geldiği ilk günden itibaren umduğum bir yönetim anlayışı var; şeffaflık. Belediyenin her şeyi şeffaf olmalı: Şirkete atanan yönetim kurulu üyelerinin kimlikleri ve özgeçmişleri, şirketin harcamaları, ihaleye çıkan mülkler sadece ada ve pafta numaralarıyla değil, fotoğraflarıyla birlikte kamuoyuyla paylaşılmalı. Aksi takdirde, Sayın Erkek’in, genel başkan yardımcısıyken her gün eleştirdiği iktidarın yönetim anlayışından bir farkı kalmaz.
Sonuç olarak, belediye mülklerinin yeniden değerlendirilmesi iyi bir fikir olabilir, ancak bu sürecin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Şeffaflık ve profesyonellik olmadığı sürece, halkın güveni zedelenecek ve alınan kararlar tartışma konusu olmaya devam edecektir.