Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Boykotçu Değil Öfkeli Çığırtkan Militan Bir Propagandacı

“Ürün boykotu konusunu cahil halkın algısına sürekli pompalarsanız, şişede durduğu gibi durmaz ve yeni bir terör akımı ortaya çıkar. Bu tip ürün-şirket boykutu vb. eylemler genelde zamanla amacından sapar ve kendi ülkemizde bile iç karışıklığa sebep olur.” Yine sapla samanın bir güzel harmanlandığı günlerden geçiyoruz. Elma ile armutun yan yana dizilerek pek mühim analizlerin kaleme alındığı o canım günleri yaşıyoruz gene. Farklı kesimler, samimiyet adlı durumun birbirlerindeki tezahürünü kıyasıya sorgulama peşinde. Herkes çok samimi, herkes çok samimiyetsiz. Çok yıkıcı bir yarış bu. Önüne katanı sürükleyip yok edecek kadar yıkıcı. Ancak daha da yıkıcı olanı, bu akımın mahiyetini kavrayamadan onun peşi sıra sürüklenenler. Tarih bilgisinden yoksun yüzeysel tespitlerle döşenmiş bir popülizm bu… Ülkemiz öfke nöbetleri gibi sayısız boykot süreci geçirmiştir. Kısa, saman alevi gibi, samimiyetsiz, onu alma beni al mesajı veren. Uzun, kararlı, geniş katılımlı, “tüketme kardeşim, üret” diyebilen bir boykottan da fersahlarca uzağız. Çünkü biz bazı şeyleri; acı, katliam, başkasının tasası gibi şeyleri tüketmeyi, üstelik hoyratça ve çılgınca tüketmeyi seviyoruz. Herkesin öfke kustuğu düşmanı kamuoyundan alıp “ondan en çok ben nefret ediyorum, siz de benim gibi nefret edeceksiniz” demeyi de seviyoruz. Biz buyuz. Bu nedenle Türkiye’de boykot yapılmıyor, boykot benzeri bir şeyler deneniyor ve söz konusu markalara karşı da sürekli başarısız olunuyor. Tüketim kültürünün dayattığı bir şeyin yerine onun alternatifi gibi sunulan bir şeyi koyarak yapılan boykot sadece tüketim kültürünün şemsiyesi altında siyasal-sosyal-dini cemaatlerinize, topluluklarınıza ötekileri dışarda bırakarak açtığınız küçük hava boşluklarıdır. Bu hava boşlukları da gaz ile dolar. Zira doğa boşluk kabul etmez. Fakat söylemek tehlikeli olsa da Gazze’deki katliama üzerinden Starbucksta oturanlara karşı slogan atıp onlarla tartışmaya girmek sizi başarılı bir boykotçu yapmaz. Bu sizi marjinal, ötekini dışlamış ve boykota benzer bir şey için kendine ait bir hat belirlemiş öfkeli bir çığırtkan; militan bir propagandacı yapar. Bu da olabilirsiniz, bunda bir beis yok. Farklı bir boşalma taktiğidir. McDonalds şubesine kutu dolusu fare atma eylemi de aynı tür akıl tutulması ve marjinal bir aktivizm ürünü. İsrail'i protesto edip masumların ölümüne dikkat çekeyim derken hızını alamıyor, olayı sulandırıyor ve savunduğu şeyi değersizleştiriyor.  Bir şeyin değeri onu savunanların değeri kadar oluyor. Seni değersiz kitleler savunmaya başlarsa değerin kalmıyor. Seni değersiz bir şekilde savunurlarsa da değerin kalmıyor. Bu sebeple bir şeyleri savunurken dikkatli olmamız gerektiği gibi bizi savunanlara da dikkat etmeliyiz... Her marjinal aşırılıkçı hareket karşısında yeni marjinal aşırılıkçı hareketleri doğurur ve hiçbir aşırılıkçı marjinal hareket savunduğu şeyin değerine olumlu bir katkı sağlayamaz. Hak savunuculuğu olarak yola çıksa bile marjinal hareketlerin sonu terördür. Ürün boykotu konusunu cahil halkın algısına sürekli pompalarsanız, şişede durduğu gibi durmaz ve yeni bir terör akımı ortaya çıkar. Bu tip ürün-şirket boykutu vb. eylemler genelde zamanla amacından sapar ve kendi ülkemizde bile iç karışıklığa sebep olur.
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2023 - Cumartesi

Boykotçu Değil Öfkeli Çığırtkan Militan Bir Propagandacı

“Ürün boykotu konusunu cahil halkın algısına sürekli pompalarsanız, şişede durduğu gibi durmaz ve yeni bir terör akımı ortaya çıkar. Bu tip ürün-şirket boykutu vb. eylemler genelde zamanla amacından sapar ve kendi ülkemizde bile iç karışıklığa sebep olur.”

Yine sapla samanın bir güzel harmanlandığı günlerden geçiyoruz. Elma ile armutun yan yana dizilerek pek mühim analizlerin kaleme alındığı o canım günleri yaşıyoruz gene. Farklı kesimler, samimiyet adlı durumun birbirlerindeki tezahürünü kıyasıya sorgulama peşinde. Herkes çok samimi, herkes çok samimiyetsiz. Çok yıkıcı bir yarış bu. Önüne katanı sürükleyip yok edecek kadar yıkıcı. Ancak daha da yıkıcı olanı, bu akımın mahiyetini kavrayamadan onun peşi sıra sürüklenenler. Tarih bilgisinden yoksun yüzeysel tespitlerle döşenmiş bir popülizm bu…

Ülkemiz öfke nöbetleri gibi sayısız boykot süreci geçirmiştir. Kısa, saman alevi gibi, samimiyetsiz, onu alma beni al mesajı veren. Uzun, kararlı, geniş katılımlı, “tüketme kardeşim, üret” diyebilen bir boykottan da fersahlarca uzağız. Çünkü biz bazı şeyleri; acı, katliam, başkasının tasası gibi şeyleri tüketmeyi, üstelik hoyratça ve çılgınca tüketmeyi seviyoruz. Herkesin öfke kustuğu düşmanı kamuoyundan alıp “ondan en çok ben nefret ediyorum, siz de benim gibi nefret edeceksiniz” demeyi de seviyoruz. Biz buyuz. Bu nedenle Türkiye’de boykot yapılmıyor, boykot benzeri bir şeyler deneniyor ve söz konusu markalara karşı da sürekli başarısız olunuyor.

Tüketim kültürünün dayattığı bir şeyin yerine onun alternatifi gibi sunulan bir şeyi koyarak yapılan boykot sadece tüketim kültürünün şemsiyesi altında siyasal-sosyal-dini cemaatlerinize, topluluklarınıza ötekileri dışarda bırakarak açtığınız küçük hava boşluklarıdır. Bu hava boşlukları da gaz ile dolar. Zira doğa boşluk kabul etmez. Fakat söylemek tehlikeli olsa da Gazze’deki katliama üzerinden Starbucksta oturanlara karşı slogan atıp onlarla tartışmaya girmek sizi başarılı bir boykotçu yapmaz. Bu sizi marjinal, ötekini dışlamış ve boykota benzer bir şey için kendine ait bir hat belirlemiş öfkeli bir çığırtkan; militan bir propagandacı yapar. Bu da olabilirsiniz, bunda bir beis yok. Farklı bir boşalma taktiğidir.

McDonalds şubesine kutu dolusu fare atma eylemi de aynı tür akıl tutulması ve marjinal bir aktivizm ürünü. İsrail'i protesto edip masumların ölümüne dikkat çekeyim derken hızını alamıyor, olayı sulandırıyor ve savunduğu şeyi değersizleştiriyor. 

Bir şeyin değeri onu savunanların değeri kadar oluyor. Seni değersiz kitleler savunmaya başlarsa değerin kalmıyor. Seni değersiz bir şekilde savunurlarsa da değerin kalmıyor. Bu sebeple bir şeyleri savunurken dikkatli olmamız gerektiği gibi bizi savunanlara da dikkat etmeliyiz... Her marjinal aşırılıkçı hareket karşısında yeni marjinal aşırılıkçı hareketleri doğurur ve hiçbir aşırılıkçı marjinal hareket savunduğu şeyin değerine olumlu bir katkı sağlayamaz. Hak savunuculuğu olarak yola çıksa bile marjinal hareketlerin sonu terördür. Ürün boykotu konusunu cahil halkın algısına sürekli pompalarsanız, şişede durduğu gibi durmaz ve yeni bir terör akımı ortaya çıkar. Bu tip ürün-şirket boykutu vb. eylemler genelde zamanla amacından sapar ve kendi ülkemizde bile iç karışıklığa sebep olur.

Yazıya ifade bırak !