CHP açısından çok büyük hezimet olarak görülen 29 Mayıs seçimleri sonrası Kılıçdaroğlu'nu devirme planları yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve aralarında CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, yanı sıra Engin Altay, Muharrem Erkek, Bülent Tezcan, Onursal Adıgüzel ve Tekin Bingöl gibi isimlerin yer aldığı bir gizli zoom toplantısı gerçekleştiriliyor. Kendilerine “değişim” grubu ya da ne derlerse desinler, tam bir “operasyon” toplantısıydı. Çünkü daha düne kadar A Takımı'nda yer alan herkes oradaydı.
Videodan anlaşıldığı üzere Parti Meclisi'ni olağanüstü toplantıya çağırmak için imza toplanıyor. Garip ama gerçek, aralarında 7 dönemdir milletvekilliği yapan operasyon ekibi sadece bir kişiyi Kılıçdaroğlu’nu değiştirerek partide “değişim” yapacaklarını iddia ediyorlar. Fotoğrafa yakından bakınca yeni bir siyaset tartışması yok. Toplantıya katıların amaçları parti meclisi üyeleri ve delege avıyla olağanüstü kurultaya götürerek kendi koltuklarını sağlama almak…
Kamuoyu önünde saflarını tam anlamıyla belli etmedikleri için bu toplantı etik değil. İmamoğlu ve toplantıya katıların hepsi kaçak güreştikleri için ikili oynadıkları için bu toplantı etik değil. Bir şeye inanıyorsanız safınızı belli edeceksiniz ve ona göre bedel ödemeyi göze alacaksınız!
Şimdi gelelim işin Çanakkale’yi ilgilendiren ayağına. Yukarıda bahsettiğim operasyon ekibinde eski vekil Muharrem Erkek de var. Kılıçdaroğlu, Erkek’e, siyaseten kimsenin güvenmediği kadar güvendi, parti içinde karşı çıkılmasına rağmen genel başkan yardımcısı yaptı, seçimi kazanmaları durumunda kendisini Adalet Bakanı yapacağını Çanakkale’de ki mitingde duyurdu. O günlerde Erkek, Kılıçdaroğlu’nu yere göğe sığdıramıyordu, ayakları yere basmıyordu.
Seçimin kaybedildi buna rağmen Kılıçdaroğlu, Muharrem Erkek’e yine sahip çıktı. Dedi ki, “1 yıl sonra yapılacak belediye seçimlerinde belki seni Çanakkale Belediye Başkan adayı yaparız, biraz dinlen ve seçimlere hazırlan.” Buna rağmen Erkek ne olur ne olmaz diyerek “değişim” grubuna yanaşarak “gizlice” pozisyon aldı. Kurultayda hangi ekip galip gelirse “ben zaten size destek verdim” deyip almak istediği koltuk için kırk takla atacaktı. Ne kadar ilkeli davranışlar değil mi? Düşünün her türlü alavere dalavere işlerinin içinde olan bu adama “Adalet Bakanlığı” gömleği giydirilecekti. Kılıçdaroğlu’nu ilk satan isimlerden birisi oldu. Açıkçası şaşırmadık çünkü fedakârlık ile şahsi çıkar, samimiyet ile riya, minnet ile inkâr, vefa ile nankörlük aynı istikamette yürüyemezler.
Aslında bu işler tam da Muharrem Erkek’in içinde olacağı işler. Biz aynı filmi Çanakkale’de de izledik izliyoruz. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da aynı Kılıçdaroğlu gibi Erkek’i adeta evladı gibi gördü aldı yetiştirdi. Parti teşkilatlarında görev almasını sağladı, belediye meclis üyesi yaptı, en büyük desteği vererek günlerce çalışarak ön seçimde başarılı olmasını sağladı ve birinci sıradan milletvekili adayı yaptı.
İnsan için bu dünyadaki en acı şeylerden biri, emeğinin aleyhine dönmesidir. Ülgür Gökhan için tam olarak böyle oldu onca emek aleyhine döndü. Erkek, Kılıçdaroğlu’nu “sattığı” gibi Gökhan’ı da “sattı.” Gökhan’a operasyon üzerine operasyon çekmeye kalkıştı, belediye başkanlığı seçimlerinde Ülgür Gökhan’ın yeniden aday olmaması için elinden geleni yaptı. Ön seçime rağmen, parti tabanını hiçe sayarak genel merkezden 7 ismi fermuarla belediye meclisine soktu. Ülgür Gökhan’a en yakın isimlere mobbing uyguladı, elinde ne güç varsa o gücü Ülgür Gökhan’a karşı “operasyon” için kullandı.
Son olarak, önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerde belediye başkanı olabilmek için tıpkı genel merkezde kurdukları operasyon ekibi gibi 30 yıldır CHP siyasetinin göbeğinde yer almış kendilerine yerseniz “değişim” grubu dedikleri bir grupla hareket ederek Ülgür Gökhan başta olmak üzere Gökhan’ın siyasete soktuğu yeni, genç isimleri yemeye çalışıyorlar. Ama değişim grubundaki arkadaşlara tavsiyem yarın olası bir denge değişikliğinde size ilk operasyonu çekecek olan yine Muharrem Erkek olacaktır.
Son söz; “İnsanın nankörlüğe eğilimi zayıflığından kaynaklanır, çünkü minnetin yükü ağırdır… Oysa ki insana vefa yakışırdı. İyiliği unutmamak, üstümüzdeki emeği inkâr etmemek, bir adım öne çıkınca başka bir şeye dönüşmemek, ismimiz biraz belirgin hale gelince kibir tuzağına düşmemek gerekirdi.”