Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Çanakkale’nin Hayalleri Suya mı Düştü?

Çanakkale bir markadır hem de çok kaliteli bir marka. Fakat biz bu markayı satamıyoruz, herkes çok beğeniyor, kalitesini takdir ediyor, çok önemsediğini söylüyor fakat satın almıyor. Biz mi satamıyoruz, onlar mı satın almıyor sorusunun  cevabını çok aradık. Üst düzey birçok toplantı, çalıştay, zirve yapıldı bu şehirde  “evet markamızı satamamızın sebepleri işte  bunlar” denildi. Sorunlar tespit edildi, fakat sonuç yine değişmedi, markamızı satamıyoruz, satamıyoruz... Böye bir çıkmazımız varken öyle bir fırsat doğdu ki Çanakkaleye fırsatın adı; Çanakkale Savaşlarının 100. Yılı 2015 idi.  Fakat bu fırsatı maalesef kaçırdık, kaçırıyoruz. 100. yılla ilgili birkaç yıl önce büyük umutlarımız, büyük hayallerimiz vardı. Fakat zaman su gibi akıp gitti ve 2015 geldi. 18 Mart 2015in 2014,2013ten çok da farklı olmayacağını gördük, hayallerimiz suya mı düştü diye birbirimize sormaya başladık. Umut fakirin ekmeği, kendimizi teselli edecek söylemler geliştirdik, geç kaldık ama kaybettiğimiz birşey yok dedik, milat olacak dedik...Lakin 2015e de boğazdan geçen kurvaziyer gemilerine baktığımız gibi baktık; “ne kadar da büyük, ne kadar da ihtişamlı” diyerek, o gemiyi kıyıya yanaştıramadık. 100. yılla iligli olarak şehrin aktörleri tek başlarına ayrı, ayrı birşeyler yapmaya çalıştılar. ÇTSO Games Troy Parkuru, Su Perdesi, ÇOMÜ Şehitlerimiz İçin 1 Milyon Kitap kampanyası ve Kitap Sarayı projesini başlattı, bu iki kurumun eserleri 2015 vesilesiyle büyük hizmetler olarak kaldı şehre. Başka da projesiyle öne çıkan kurum olmadı, 2015i konuştuğumuz kadar icraatta bulunsaydık eminim ki bugün çok yol katetmiştik. Geldiğimiz süreç bize şunu da göstermiş oldu, Çanakkale markası, aslında bizim kıymet verdiğimiz kadar, kıymetli değilmiş...Bu kanıya nasıl mı vardım, çok çok önemli olan 100. Yıl öncesinde bu şehre Kültür ve Turizm Bakanı geldi mi gelmedi, aylarca Kültür ve Turizm İl Müdürü atanamadı. Tarihi yarımadanın kaderini değiştirecek Gelibolu Tarihi alan Başkanlığı kuruldu, aylarca  başkan kim olacak diye konuşuldu, idareten bir isim atandı onu da ortalarda gören yok! Vali Bey durumun vahemeti gördüğü için 2015 Koordinasyon Merkezini kurdu, burada da yapılacaklar küçük çaplı kültür ve sanat  etkinliklerinden öteye gidemedi, gidemezdi de zaten Ankaradan bütçe ve yetki verilmediği sürece yapılabilecekler bundan daha fazla olamazdı. Bu tabloya bakılınca şimdi bana katılmışsınızdır, Çanakkale bir markadır fakat Ankarada çok da kıymeti olmayan bir marka.  Bizim en önemli sorunularmızdan birisi de aynı masa etrafından oturamayışımız. 2015 ile ilgili şehrin tüm aktörleri her 15 günde bir toplanması lazımken, bir kurumun yaptığından diğerinin haberi olmadığını duyuyoruz, yaşayarak görüyoruz. Düşünsenize vekillerimiz, vali, belediye başkanları, ilgili daire amirleri, oda ve borsa başkanları, ilgili STK temsilcileri her 15 günde bir toplansaydılar eminim ki bugüne kadar Kültür ve Turizm Bakanı bu şehre 10 defa gelirdi, ve 2015 ile ilgili hayallerimiz çoktan gerçekleşmiş olurdu. 2015 sadece Çanakkalenin bir derdi değil, Ankaranın da derdi olurdu. Bir bakanın şehre gelmesi çok öenmlidir, çünkü bakanın bir talimatıyla gelecek yatırımlar, beklenen ödenekler ertesi günü hesaplarda olur. Yapamadık, edemedik, belki de beceremedik...demek istemiyorum ama tablo ortada... Yaşadığımız 2015 süreci bize birkez daha bu şehrin çok ciddi bir koordinasyon probleminin olduğunu göstermiş oldu, şehrin hayallerinin gerçekleşememesinin  belki de en büyük sebebi bu koordinasyon ve iletişim eksikliğidir.
Ekleme Tarihi: 08 Kasım 2014 - Cumartesi

Çanakkale’nin Hayalleri Suya mı Düştü?

Çanakkale bir markadır hem de çok kaliteli bir marka. Fakat biz bu markayı satamıyoruz, herkes çok beğeniyor, kalitesini takdir ediyor, çok önemsediğini söylüyor fakat satın almıyor. Biz mi satamıyoruz, onlar mı satın almıyor sorusunun  cevabını çok aradık. Üst düzey birçok toplantı, çalıştay, zirve yapıldı bu şehirde  “evet markamızı satamamızın sebepleri işte  bunlar” denildi. Sorunlar tespit edildi, fakat sonuç yine değişmedi, markamızı satamıyoruz, satamıyoruz...

Böye bir çıkmazımız varken öyle bir fırsat doğdu ki Çanakkaleye fırsatın adı; Çanakkale Savaşlarının 100. Yılı 2015 idi.  Fakat bu fırsatı maalesef kaçırdık, kaçırıyoruz. 100. yılla ilgili birkaç yıl önce büyük umutlarımız, büyük hayallerimiz vardı. Fakat zaman su gibi akıp gitti ve 2015 geldi. 18 Mart 2015in 2014,2013ten çok da farklı olmayacağını gördük, hayallerimiz suya mı düştü diye birbirimize sormaya başladık.

Umut fakirin ekmeği, kendimizi teselli edecek söylemler geliştirdik, geç kaldık ama kaybettiğimiz birşey yok dedik, milat olacak dedik...Lakin 2015e de boğazdan geçen kurvaziyer gemilerine baktığımız gibi baktık; “ne kadar da büyük, ne kadar da ihtişamlı” diyerek, o gemiyi kıyıya yanaştıramadık.

100. yılla iligli olarak şehrin aktörleri tek başlarına ayrı, ayrı birşeyler yapmaya çalıştılar. ÇTSO Games Troy Parkuru, Su Perdesi, ÇOMÜ Şehitlerimiz İçin 1 Milyon Kitap kampanyası ve Kitap Sarayı projesini başlattı, bu iki kurumun eserleri 2015 vesilesiyle büyük hizmetler olarak kaldı şehre. Başka da projesiyle öne çıkan kurum olmadı, 2015i konuştuğumuz kadar icraatta bulunsaydık eminim ki bugün çok yol katetmiştik.

Geldiğimiz süreç bize şunu da göstermiş oldu, Çanakkale markası, aslında bizim kıymet verdiğimiz kadar, kıymetli değilmiş...Bu kanıya nasıl mı vardım, çok çok önemli olan 100. Yıl öncesinde bu şehre Kültür ve Turizm Bakanı geldi mi gelmedi, aylarca Kültür ve Turizm İl Müdürü atanamadı. Tarihi yarımadanın kaderini değiştirecek Gelibolu Tarihi alan Başkanlığı kuruldu, aylarca  başkan kim olacak diye konuşuldu, idareten bir isim atandı onu da ortalarda gören yok! Vali Bey durumun vahemeti gördüğü için 2015 Koordinasyon Merkezini kurdu, burada da yapılacaklar küçük çaplı kültür ve sanat  etkinliklerinden öteye gidemedi, gidemezdi de zaten Ankaradan bütçe ve yetki verilmediği sürece yapılabilecekler bundan daha fazla olamazdı. Bu tabloya bakılınca şimdi bana katılmışsınızdır, Çanakkale bir markadır fakat Ankarada çok da kıymeti olmayan bir marka. 

Bizim en önemli sorunularmızdan birisi de aynı masa etrafından oturamayışımız. 2015 ile ilgili şehrin tüm aktörleri her 15 günde bir toplanması lazımken, bir kurumun yaptığından diğerinin haberi olmadığını duyuyoruz, yaşayarak görüyoruz. Düşünsenize vekillerimiz, vali, belediye başkanları, ilgili daire amirleri, oda ve borsa başkanları, ilgili STK temsilcileri her 15 günde bir toplansaydılar eminim ki bugüne kadar Kültür ve Turizm Bakanı bu şehre 10 defa gelirdi, ve 2015 ile ilgili hayallerimiz çoktan gerçekleşmiş olurdu. 2015 sadece Çanakkalenin bir derdi değil, Ankaranın da derdi olurdu. Bir bakanın şehre gelmesi çok öenmlidir, çünkü bakanın bir talimatıyla gelecek yatırımlar, beklenen ödenekler ertesi günü hesaplarda olur. Yapamadık, edemedik, belki de beceremedik...demek istemiyorum ama tablo ortada...

Yaşadığımız 2015 süreci bize birkez daha bu şehrin çok ciddi bir koordinasyon probleminin olduğunu göstermiş oldu, şehrin hayallerinin gerçekleşememesinin  belki de en büyük sebebi bu koordinasyon ve iletişim eksikliğidir.

Yazıya ifade bırak !