Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

En Kolayı Müteahhitleri Suçlamak

Bu süreçte müteahhitler kamuoyunda tek günah keçisi ilan edilerek yapı üretim denetim sisteminin temel meseleleri göz ardı edilmekte ya da bu temel sorunların üzeri örtülmekte. Bir sorumluluk zinciri var. Bu sorumluluk zinciri içerisinde sadece birini alıp onun üzerinden bu sistem aklanmaz.  Burada asıl sorgulanması gereken, yapı denetim sisteminin işini yapıp yapmadığıdır. Asıl olarak bu noktanın tartışılması gerekiyor.  Evet bina yıkılmışsa mutlaka müteahhittin sorumluluğu vardır, gereği yapılmalıdır ama yapı denetim firmasının ve bütün o yapı denetim sisteminin sorgulanması gerekir. Burada bireylerin, kurumların yetkileri çerçevesinde sorumlulukları var.  Biraz detay vereyim; Bir adam (müteahhit) bütün bir birikimini bir arsaya yatırıyor. Sonra gidip mühendislere zemin etüdü yaptırıyor, mimar ve mühendislere de bir yapı projesi çizdiriyor. Sonra bu projeyi belediyeye takdim ediyor. Belediyede çalışan mimar ve mühendisler kendilerine sunulan projeye onay veriyor. Bu onay, söz konusu projenin fenni kurallara uygun bir yapı yapılabilecek bir proje olduğuna işaret ediyor. Yetmiyor. Bu projeyi hayata aktaracak müteahhitlerin yanlış yapabilecekleri de dikkate alınarak bir fenni mesul, bütün yapım sürecini takip ediyor. Fenni mesul görevi de genellikle inşaat mühendisleri tarafından yerine getiriliyor.  Yapı bittikten sonra, ilk başta izin için başvurulan belediyenin kapısı yine çalınıyor. Daha önce projeye onay veren kişiler (mimar ve mühendisler) bu sefer yapılan yapıyı bizzat gezip görüyor ve “Evet, bu yapı projeye uygun yapılmış” diyor. Bu onay üzerine de vatandaş gidip altyapı hizmetleri için başvuru yapma hakkını elde ediyor. Ayrıca, bu yapının yapıldığı kentlerin bir de imar planının bulunduğunu ve bunların da sıradan insanlar tarafından yapılmadığını eklemek gerekiyor. Düşündürücü olan şu ki, bütün bu sürecin bütün halkalarında görev alanlar “eğitimli” insanlar. Ama ne oluyorsa Kahramanmaraş merkezli depremde de gördüğümüz gibi binlerce bina yıkılıyor, hasar görüyor. Bir Allah’ın kulu da çıkıp “müteahhitler”in dışında başka birilerinin de suçlu olabileceğini sesli bir şekilde dillendirmiyor. Ama bu tartışmalarla kasıtlı olarak sistem sorununun üstü örtülüyor. Çünkü yapı denetim sistemi binaların denetlenmemesi ya da daha az denetlenmesi üzerine kurulmuş bir sistem.  Araştırırsak işini mesleki ilkelere göre uygun olarak yapan yapı denetim firması sayısı son derece azdır. Depremde yıkılan yapılarda denetim firması bütün sürecin aşamalarında görevini yerine getirmemiştir. Yapı denetim firmaları mevzuata göre buraları denetleseydi bu yapıların altında binlerce kişi olmazdı. Son söz; Her eline kalem alan, kendisine mikrofon uzatılan kimsenin yaptığı gibi burada uzun uzadıya ne yapılacağını sıralamak gereksiz. İnşaatların yapım sürecinde yer alan meslek grupları deprem bölgelerini karış karış gezsinler belki o zaman, yaptıkları eksiklerin, yanlışların affedilmez hatalar olduğunu fark ederler.
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2023 - Perşembe

En Kolayı Müteahhitleri Suçlamak

Bu süreçte müteahhitler kamuoyunda tek günah keçisi ilan edilerek yapı üretim denetim sisteminin temel meseleleri göz ardı edilmekte ya da bu temel sorunların üzeri örtülmekte. Bir sorumluluk zinciri var. Bu sorumluluk zinciri içerisinde sadece birini alıp onun üzerinden bu sistem aklanmaz.  Burada asıl sorgulanması gereken, yapı denetim sisteminin işini yapıp yapmadığıdır. Asıl olarak bu noktanın tartışılması gerekiyor. 

Evet bina yıkılmışsa mutlaka müteahhittin sorumluluğu vardır, gereği yapılmalıdır ama yapı denetim firmasının ve bütün o yapı denetim sisteminin sorgulanması gerekir. Burada bireylerin, kurumların yetkileri çerçevesinde sorumlulukları var. 

Biraz detay vereyim; Bir adam (müteahhit) bütün bir birikimini bir arsaya yatırıyor. Sonra gidip mühendislere zemin etüdü yaptırıyor, mimar ve mühendislere de bir yapı projesi çizdiriyor. Sonra bu projeyi belediyeye takdim ediyor.

Belediyede çalışan mimar ve mühendisler kendilerine sunulan projeye onay veriyor. Bu onay, söz konusu projenin fenni kurallara uygun bir yapı yapılabilecek bir proje olduğuna işaret ediyor. Yetmiyor. Bu projeyi hayata aktaracak müteahhitlerin yanlış yapabilecekleri de dikkate alınarak bir fenni mesul, bütün yapım sürecini takip ediyor. Fenni mesul görevi de genellikle inşaat mühendisleri tarafından yerine getiriliyor. 

Yapı bittikten sonra, ilk başta izin için başvurulan belediyenin kapısı yine çalınıyor. Daha önce projeye onay veren kişiler (mimar ve mühendisler) bu sefer yapılan yapıyı bizzat gezip görüyor ve “Evet, bu yapı projeye uygun yapılmış” diyor. Bu onay üzerine de vatandaş gidip altyapı hizmetleri için başvuru yapma hakkını elde ediyor. Ayrıca, bu yapının yapıldığı kentlerin bir de imar planının bulunduğunu ve bunların da sıradan insanlar tarafından yapılmadığını eklemek gerekiyor.

Düşündürücü olan şu ki, bütün bu sürecin bütün halkalarında görev alanlar “eğitimli” insanlar. Ama ne oluyorsa Kahramanmaraş merkezli depremde de gördüğümüz gibi binlerce bina yıkılıyor, hasar görüyor. Bir Allah’ın kulu da çıkıp “müteahhitler”in dışında başka birilerinin de suçlu olabileceğini sesli bir şekilde dillendirmiyor.

Ama bu tartışmalarla kasıtlı olarak sistem sorununun üstü örtülüyor. Çünkü yapı denetim sistemi binaların denetlenmemesi ya da daha az denetlenmesi üzerine kurulmuş bir sistem. 

Araştırırsak işini mesleki ilkelere göre uygun olarak yapan yapı denetim firması sayısı son derece azdır. Depremde yıkılan yapılarda denetim firması bütün sürecin aşamalarında görevini yerine getirmemiştir. Yapı denetim firmaları mevzuata göre buraları denetleseydi bu yapıların altında binlerce kişi olmazdı.

Son söz; Her eline kalem alan, kendisine mikrofon uzatılan kimsenin yaptığı gibi burada uzun uzadıya ne yapılacağını sıralamak gereksiz. İnşaatların yapım sürecinde yer alan meslek grupları deprem bölgelerini karış karış gezsinler belki o zaman, yaptıkları eksiklerin, yanlışların affedilmez hatalar olduğunu fark ederler.

Yazıya ifade bırak !