Fikir üretemeyen insan, küfür üretir. Bir insanın söyleyecek sözü kalmamışsa, hakaret etmeye, yalan söylemeye, iftira atmaya başlar. Sözü dinleten şey, sesin yüksekliği değil, fikrin gücüdür. Fikrinizin gücü yoksa, sesinizin gücünü, hakaretinizin şiddetini arttırmaya kalkarsınız. Sonunda insanlar dönüp bakar ama bu yaptığınızın onaylandığı anlamına gelmez…
Bu köşede yazdığım yazılarda kimsenin saçına, kaşına, yediğine, içtiğine, işine ve şahsi dostluklarına laf etmedim, etmeyeceğimde. Kişilere eleştirilerimi yöneltirken temsil ettikleri makam ve görevlerle ilgili sınırlı tuttum o makamdan ayrıldıktan sonra ise tek kelime eleştiri yapmadım. Böyle yapmama rağmen genelde eleştiri yaptığım kişiler yazılarımda ki eleştirilere cevap vermek yerine saçıma, kaşıma, yediğime, içtiğime, işime ve şahsi dostluklarıma laf etti. Çünkü eleştirilere verecek cevapları yoktu…
Şimdi yazacağım ve yine aynı şeylere maruz kalacağım ama doğru bildiğimden şüphe etmediğim için geri durmayacağım hadi başlayalım.
Yine ÇTSO ağustos ayı meclis toplantısı… Başkan Selçuk Semizoğlu’nun eleştirilerden ilk nasibini alan benim hemen demiş ki, “Emekleri sosyal medyadan iki satır, yalan yanlış yazılarla çürütmeye çalışmak çok kolay. İstedikleri her ortamda patronlarıyla ve kendileri ile oturabiliriz. Biz kendimizi biliyoruz, bilmeyen de kendi gibi bilir.” “İstedikleri her ortamda oturabiliriz” demiş oturalım hadi ben sorayım siz cevaplayın. “Patron” ifadesiyle de kendince aşağılamaya yapmaya çalışmış klasik kasaba siyasetçisi tarzı. Kendisinin patronu kim, ya da kendisi kimlerin patronu bilmiyorum ama bu konuda tahminlerim var.
Bu meclis toplantısında sürekli bir yerlere mesaj göndermiş Selçuk bey söylediklerinden altını çizdiğim iki noktayı kısaca paylaşayım.
Onların Maaşları, Dokunulmazlıkları Bizim Yok
Ezine Gıda OSB ÇTSO projesiymiş, Semizoğlu demiş ki, “Siyasilerimizin de desteğiyle bu projeyi kazandırdık. Siyasilerimizin desteği dedim siyasiler zaten bu desteği vermek için seçiliyorlar. Siyasiler de bizim gibi oy ile seçiliyorlar, onların maaşları, dokunulmazlıkları ve birçok hakları var. Bizim böyle bir hakkımız yok. Bunun altını çizmek istiyorum.” STK başkanı olmak için binlerce lira harcayıp kıran kırana mücadele edenlerin, başkan olduktan sonra “maaş almıyoruz işimizden, ailemizden feragat ediyoruz” edebiyatından gına geldi artık. Oturalım size bir maaş belirleyelim, emniyet bir de koruma polisi verelim de artık bu samimiyetsizliğe bir son verin Allah aşkına
Suskunluğumuz Efendiliğimizdendir
“Geçenlerde “ÇTSO laf üretiyor, başka bir şey yapmıyor.” şeklinde talihsiz bir açıklama izledim. Gördüğünüz gibi Ezine Gıda İhtisas OSB ÇTSO’nun yani bizlerin projesiydi parseller tamamı doldu. Bizim suskunluğumuz efendiliğimizdendir. Siyasetçi tabii ki kendi reklamını yapacak, halktan oy toplayacak. Ama ÇTSO laf üretiyor, başka bir şey üretmiyor lafına asla katılmıyoruz.” “Suskunlukları efendiliklerindenmiş” nasıl laflar ama kamyon arkası yazıları gibi değil mi.
Semizoğlu, Ezine Gıda OSB’sini son dönemde bir hayli sahiplenmiş yaptıkları başka bir iş olmadığı için meclis toplantısında defalarca “Ezine Gıda İhtisas OSB yani bizim sahibi olduğumuz proje” diye diye altını çizmiş. “Bizim sahibi olduğumuz” dediği projede Çanakkale’den yurt dışında da ihracat yapan bir firmanın OSB’de yer alamaması için özel bir çaba sarf etti, neden mi çünkü Selçuk beyin hoşuna gitmeyen şeyler söylemiş. Kendisi bu konuya meclis kürsüsünde belki bir gün açıklık getirir.
“Köprü yapılmış biz bakmışız. Bizim kadar desteğini belli eden, konuşan var mı?” demiş. Doğru söylemiş altına imzamı da atıyorum. Ancak asıl sorun zaten burada başlıyor. ÇTSO yönetim kurulu başkanı 1915 Çanakkale Köprüsü için sadece kürsünden konuşuyorsa ve laf üretiyorsa orada bir sorun var demektir. Ya Selçuk başkan bulunduğu makamın gücünün farkında değil ya da köprünün Çanakkale ekonomisi için öneminin
Selçuk başkan siz üyelerden oy isterken “kürsüden konuşacağım” diye mi oy istediniz? Yoksa üyelerinizin, sizin çok sık kullandığınız tabirle tacirin tüccarın ticaretini geliştirmek üzere mi bu makama seçildiniz?
Öl De Ölelim Vur De Vuralım Kafasındaki Ergen Tayfa
Aslında size de çok yüklenmemek lazım. Mevcut yönetim ve idari kadro ile zaten daha iyisini istemek ve ortaya iş çıkmasını beklemek hayal veya mucize gibi bir şey. Kim sizi doğru yönlendirecek “öl de ölelim vur de vuralım” kafasındaki “atarlı ergen tayfa” mı? Yoksa ataşe her zaman benzin döken ve kaos ortamından beslenerek kendini odaya perçinleyen genel sekreteriniz mi?
İşinize Gelince Kapılarında Beklediniz
İş kendi işlerinizi büyütmeye ve geliştirmeye gelince odanın lobicilik gücünü her platformda kullandınız. Benim konforum dediğiniz kişileri işinize gelmeyince görmezden gelip yok saydınız işinize gelince de kapılarında beklediniz. Sizin bulunduğunuz makam gereği kimseyle atışma ve kötü olma lüksünüz yok. Üyeleriniz için kendi egolarınıza ve “atarlı ergen tayfanıza” hâkim olarak, makamınızın da verdiği sorumlulukla çözüm üreten konumunda olmanız gerekiyor. Geldiğimiz noktada ise oda başkanı olarak kimsenin yanında durmak istemediği birisi haline geldiniz. Çözüm değil sorun üreten atarlı başkan imajı üzerinize iyice yapıştı. Bu tavır ve düşünce ile üyelerin hangi sorununa nasıl çözüm ya da çözümler üretmeyi planlıyorsunuz?
Seçimler yaklaşırken “atarlı ergen tayfa” ve maaşını aldığı üyelerin arkasından konuşan kaostan beslenen genel sekreter ile yola devam eder belki kazanırsınız ama Çanakkale maalesef koskoca dört yılını daha heba kaybeder. Halen daha sizin yanınızda duran ve gerçekten iş yapmak isteyen insanları da bu sebeple yavaş yavaş kaybedersiniz.