146 yıllık bir aile şirketi olan ve Bayramiç Helvasının lezzetini tüm dünyaya yayan Almanya, Hollanda, Libya, İsrail, Ukrayna, İngiltere, Fransa, ABD, Japonya, Yunanistan ve Kazakistan’a ihracat yapan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer alan Tatlan Helva, Uluslararası Kalite Ödül Töreninde “Yılın En İyi Gıda Firması” ödülünü kazandı. Gerçek bir kadın girişimci olan mütevazi kişiliği ve samimiyetiyle tanıyan herkesin muhabbet duyduğu Bahar Koçer Yurt aile şirketinin 5. kuşak temsilcisi olarak Tatlan markasını bambaşka bir yere taşıdı. İstanbul Ticaret Odası Kadın Girişimciler Odası ve İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği üyesi olan Bahar Hanım hemen her ay yurtiçi ve yurtdışı bir fuara katılan daha bu ayın başında dünyanın en büyük gıda fuarlarından biri olan Dubai Yummex Fuarına katıldı. Aynı zamanda eczacı olan Bahar Hanım bu bilgi ve birikimini ürettikleri 25 çeşit ürün ve 350’nin üzerindeki ürün çeşitleriyle de gösteriyor.
Bayramiç Ziraat Odası, Çanakkale Ticaret Borsasının girişimleri Ak Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ve Julide İskenderoğlu’nun da desteğiyle Kasım ayında “Bayramiç tahin helvası” coğrafi işaret belgesi alınması ise Bayramiç’te ki bu üretime ayrı bir değer kattı. Coğrafi işaret tescil belgesinin takdim törenine Turan ve İskenderoğlu başta olmak neredeyse bütün oda ver borsalar katıldı.
***
Katılmayan tek oda ise Çanakkale Ticaret ve Odasıydı. Tatlan şirketinin de üyesi olduğu ve her ay düzenli aidat ödediği hatta o aidatlarla odanın bütçesiyle 50 kişiyi Kıbrıs’a eğitim için götüren Ticaret Odası Başkanı törene kendisi katılmadığı gibi yönetiminden kimseyi de göndermedi. Tatlan markasının “Yılın En İyi Gıda Firması” seçilmesinin ardından bütün odalar “gurur duyuyoruz” diye mesajlar yayınladılar. Kapının önünden geçen kediyi bile “odamızda ağırladık böylesi iş birliklerine önem veriyoruz” diye haber diye servis eden ÇTSO, ihracat yapan, istihdam yaratan böylesi firmanın başarısını adeta görmezden geldi. Sebeplerini söylemeye gerek yok sanırım. ÇTSO’nun son dönemindeki yönetim zihniyetine baktığınızda bunun sebeplerini açıkça görürsünüz. Oysa ki koltuğa oturana kadar “Bu şehir küçük olsun benim olsun diyenler yüzünden kaybediyor” diyorlardı. Yazık… Değişmez kuraldır; “Poz verenler, iş yapanlardan her zaman rahatsız olur.”
Yazı burada bitti. Bundan söyleyeceklerimin yukarıdaki yazdıklarımla hiç ama hiç ilgilisi yok!
“Bir insanın nasibini kıskanmak, hasedin ta kendisidir. Haset, Allah’ın takdirine itiraz etmek, onun hükmüne razı olmamaktır. Önce, “hasede götüren sebepler” neymiş, ona bir bakalım: Kin ve düşmanlık, büyük ve güçlü görünmeye çalışmak, kibir, kendini beğenme, maksada ulaşamama korkusu, riyaset ve makam sevgisi, nefsin çirkinliği. Ve son söz; Ona o imkân verilirse, biliniyor ki insanları üzecek, gönülleri yıpratacak. Kendisi gibi olanların önünü açacak. Hakkaniyetli ve adaletli davranmayacak. Memleketin hayırlı evlatlarını üzecek. Emekler zâyi olacak. Bundan dolayı verilmiyor. Biz buna 'ilâhî denge' diyoruz…”