Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

İş Bilmezliğin Çanakkale Halkına Faturası 30 Milyon Lira

21 Ekim 2015 yılında davulla, zurnayla temeli atıldı, 15 Ocak 2018 yılında bitecek denildi. 52 milyon liraya mal edilecek ve kendi enerjisini kendisi üretecek denildi. CHP’li Başkan Ülgür Gökhan’ın 18 yıllık görev süresi boyunca Çanakkale halkına sunduğu “en büyük” projesinden, Çanakkale Belediyesi Yeşil Yerel Yönetim ve Kültür Merkezi Binasından bahsediyorum.  Proje 5 yıldan bu yana gündemde, kaba inşaatı şehrin göbeğinde adeta bir enkaz gibi… “Neden bitirilemedi?” sorusuna cevap olarak “kriz, maliyet artışı, pandemi” gibi sebepler gösteriliyor. Ama öyle değil, proje söz verildiği gibi 2018 yılında bitirilmiş olsaydı ne kriz ne maliyet artışı ne de pandemiden etkilenilecekti.  Şimdi projede bazı rötuşlar yapıldı, ithal olan malzemeler yerine yerli olanlar tercih edildi ve yeniden ihaleye çıkıldı. Yedi firmanın katıldığı ihaleyi 49.917.000 lira teklif veren Caniz İnşaat ve Taahhüt Limited Şirketi kazandı. Şartnameye göre ihaleyi kazanan firma 720 gün sonra projeyi teslim etmek zorunda.  Eğer proje bitirilebilirse bugüne kadar harcanan 30 milyonun üzerine, ihaleye çıkılan bedeli de koyarsak yeni belediye binasının Çanakkale halkına maliyeti en az 80 milyon lirayı bulacak… 2015 ‘de ihaleye çıkılan 52 milyon nere bugün 80 milyonu bulan tutar nere… “Kriz, maliyet artışı, pandemi” gibi bahaneler gösterilerek Çanakkale halkının cebinden boşu boşuna çıkan 30 milyon liranın hesabını kim verecek? En başta özeleştiri yapması gereken kişi elbette ki başkanlık koltuğunda oturan Ülgür Gökhan. Yarın sandık önüne geldiğinde bunun “bedelini” ödeyecek, vatandaş bunun hesabını soracak… Peki Ülgür Gökhan’ın da birilerine hesap sorması gerekmez mi? Bu planlamaları Ülgür Gökhan tek başına yapmıyor, başkan yardımcıları ve müdürleriyle birlikte yapıyor. Üstelik işin uzmanı bu başkan yardımcıları ve müdürler, birileri siyaseten bedel öderken, yardımcılar, müdürler herhangi bir bedel ödemeyecek mi? Bakın yukarda anlattığım tablonun bir benzeri Cennet Otoparkı meselesinde de yaşanıyor. Yani ortada bir iş bilmezlik, becerisizlik var. Bu beceriksizliğin bedelini maalesef sadece vatandaş ödüyor.  İster iktidar ister muhalefet olsun maalesef bu tablo değişmiyor… İşte bütün sorun da burada… Bakın son örneğine, Denizli Valisinin kamuoyuna yansıyan nobranlığı kime eksi yazdı elbette ki siyasi iktidara… Peki siyasi iktidar bu valiyi ertesi gün merkeze çekse ne olurdu? Takdir kazanırdı ve vatandaş “yanlış yapan bedelini ödüyor!” derdi. GATA’ da ki Başhekim Yardımcısının densiz sözleri sonrası anında refleks gösteren mekanizmalar neden bu vali için de aynı refleksi göstermiyor… Seçilenler neden atananların günahlarını çekiyor? Ve neden bedeli sadece vatandaş ödüyor… Gündeme Dair Kısa Kısa 'Kültürel iktidarımızı kuramadık' diyen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; “Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor” dedi.  [Çok haklı ama söylediklerini kim dikkate alacak? Hükümete yakın kanalların gündüz kuşağı programları tek kelime ile rezalet. Dizileri ise toplumu zehirleyen virüsler gibi... “Netflix kapatılsın!” diyenler hassasiyetlerini aynı şekilde bu yayınlara da göstermelerini bekliyoruz.] *** MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın başlattıkları “Askıda Ekmek Kampanyasını” eleştirenleri çok sert sözlerle hedef aldı; “Ciğersizler” dedi. “Aşımızı taşa çevirenler, soframıza tefrika taşıyanlar, huzurumuza kaos doğrayanlar iş başında” dedi. Bir de “askıda ekmek kampanyasından ekonominin batakta olduğu, milletin fakrüzaruret içinde kaldığı çıkarımında bulunan densizler çekilin! Millî kültürümüzün yüksek değerlerini mülevves ellerinizle kirletmeyin” dedi.  [Bu denli sert bir tavır göstermeyi anlamak mümkün değil, ne bu şiddet bu celal… Geçtiğimiz günlerde AK Parti eski Milletvekili Aydın Ünal şöyle demişti; “Maalesef her eleştiri, ‘hain’, ‘din düşmanı’, ‘siyonist’, ‘Fetöcü’ yaftasıyla püskürtülüyor. Kuldan utanılmıyor tamam da, Allah’tan da korkulmuyor mu?” Sanırım daha da başka bir şey demeye gerek yok. Yapmayın, etmeyin yazık ediyorsunuz, bu dil bizi bir yere götürmez!] *** İyi Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ katıldığı televizyon programında partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu FETÖ’cü olmakla suçladı. Genel Başkan Meral Akşener ise konuyu; “Partimizin içeresinde de o demokrasi mücadelesini güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu yolculukta hatalar kusurlar elbette oluyor. Ama büyük bir dikkatle, her şeye rağmen demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz” diyerek geçiştirdi. [Ortaya çıkan tablo parti içi demokrasi değil parti içi kaosun fotoğrafıdır. Ortaya çıkan tablo genel başkan olmak isteyenlerin (Koray Aydın, Ümit Özdağ, Aytun Çıray, Yavuz Ağıralioğlu) kavgasının fotoğrafıdır. Ortaya çıkan tablo Meral Akşener’in ciddi bir liderlik sorunu olduğunun fotoğrafıdır…]
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2020 - Salı

İş Bilmezliğin Çanakkale Halkına Faturası 30 Milyon Lira

21 Ekim 2015 yılında davulla, zurnayla temeli atıldı, 15 Ocak 2018 yılında bitecek denildi. 52 milyon liraya mal edilecek ve kendi enerjisini kendisi üretecek denildi. CHP’li Başkan Ülgür Gökhan’ın 18 yıllık görev süresi boyunca Çanakkale halkına sunduğu “en büyük” projesinden, Çanakkale Belediyesi Yeşil Yerel Yönetim ve Kültür Merkezi Binasından bahsediyorum. 

Proje 5 yıldan bu yana gündemde, kaba inşaatı şehrin göbeğinde adeta bir enkaz gibi… “Neden bitirilemedi?” sorusuna cevap olarak “kriz, maliyet artışı, pandemi” gibi sebepler gösteriliyor. Ama öyle değil, proje söz verildiği gibi 2018 yılında bitirilmiş olsaydı ne kriz ne maliyet artışı ne de pandemiden etkilenilecekti. 

Şimdi projede bazı rötuşlar yapıldı, ithal olan malzemeler yerine yerli olanlar tercih edildi ve yeniden ihaleye çıkıldı. Yedi firmanın katıldığı ihaleyi 49.917.000 lira teklif veren Caniz İnşaat ve Taahhüt Limited Şirketi kazandı. Şartnameye göre ihaleyi kazanan firma 720 gün sonra projeyi teslim etmek zorunda. 

Eğer proje bitirilebilirse bugüne kadar harcanan 30 milyonun üzerine, ihaleye çıkılan bedeli de koyarsak yeni belediye binasının Çanakkale halkına maliyeti en az 80 milyon lirayı bulacak… 2015 ‘de ihaleye çıkılan 52 milyon nere bugün 80 milyonu bulan tutar nere… “Kriz, maliyet artışı, pandemi” gibi bahaneler gösterilerek Çanakkale halkının cebinden boşu boşuna çıkan 30 milyon liranın hesabını kim verecek? En başta özeleştiri yapması gereken kişi elbette ki başkanlık koltuğunda oturan Ülgür Gökhan. Yarın sandık önüne geldiğinde bunun “bedelini” ödeyecek, vatandaş bunun hesabını soracak… Peki Ülgür Gökhan’ın da birilerine hesap sorması gerekmez mi? Bu planlamaları Ülgür Gökhan tek başına yapmıyor, başkan yardımcıları ve müdürleriyle birlikte yapıyor. Üstelik işin uzmanı bu başkan yardımcıları ve müdürler, birileri siyaseten bedel öderken, yardımcılar, müdürler herhangi bir bedel ödemeyecek mi? Bakın yukarda anlattığım tablonun bir benzeri Cennet Otoparkı meselesinde de yaşanıyor. Yani ortada bir iş bilmezlik, becerisizlik var. Bu beceriksizliğin bedelini maalesef sadece vatandaş ödüyor. 

İster iktidar ister muhalefet olsun maalesef bu tablo değişmiyor… İşte bütün sorun da burada… Bakın son örneğine, Denizli Valisinin kamuoyuna yansıyan nobranlığı kime eksi yazdı elbette ki siyasi iktidara… Peki siyasi iktidar bu valiyi ertesi gün merkeze çekse ne olurdu? Takdir kazanırdı ve vatandaş “yanlış yapan bedelini ödüyor!” derdi. GATA’ da ki Başhekim Yardımcısının densiz sözleri sonrası anında refleks gösteren mekanizmalar neden bu vali için de aynı refleksi göstermiyor… Seçilenler neden atananların günahlarını çekiyor? Ve neden bedeli sadece vatandaş ödüyor…

Gündeme Dair Kısa Kısa

'Kültürel iktidarımızı kuramadık' diyen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; “Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor” dedi. 

[Çok haklı ama söylediklerini kim dikkate alacak? Hükümete yakın kanalların gündüz kuşağı programları tek kelime ile rezalet. Dizileri ise toplumu zehirleyen virüsler gibi... “Netflix kapatılsın!” diyenler hassasiyetlerini aynı şekilde bu yayınlara da göstermelerini bekliyoruz.]

***

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın başlattıkları “Askıda Ekmek Kampanyasını” eleştirenleri çok sert sözlerle hedef aldı; “Ciğersizler” dedi. “Aşımızı taşa çevirenler, soframıza tefrika taşıyanlar, huzurumuza kaos doğrayanlar iş başında” dedi. Bir de “askıda ekmek kampanyasından ekonominin batakta olduğu, milletin fakrüzaruret içinde kaldığı çıkarımında bulunan densizler çekilin! Millî kültürümüzün yüksek değerlerini mülevves ellerinizle kirletmeyin” dedi. 

[Bu denli sert bir tavır göstermeyi anlamak mümkün değil, ne bu şiddet bu celal… Geçtiğimiz günlerde AK Parti eski Milletvekili Aydın Ünal şöyle demişti; “Maalesef her eleştiri, ‘hain’, ‘din düşmanı’, ‘siyonist’, ‘Fetöcü’ yaftasıyla püskürtülüyor. Kuldan utanılmıyor tamam da, Allah’tan da korkulmuyor mu?” Sanırım daha da başka bir şey demeye gerek yok. Yapmayın, etmeyin yazık ediyorsunuz, bu dil bizi bir yere götürmez!]

***

İyi Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ katıldığı televizyon programında partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu FETÖ’cü olmakla suçladı. Genel Başkan Meral Akşener ise konuyu; “Partimizin içeresinde de o demokrasi mücadelesini güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu yolculukta hatalar kusurlar elbette oluyor. Ama büyük bir dikkatle, her şeye rağmen demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz” diyerek geçiştirdi.

[Ortaya çıkan tablo parti içi demokrasi değil parti içi kaosun fotoğrafıdır. Ortaya çıkan tablo genel başkan olmak isteyenlerin (Koray Aydın, Ümit Özdağ, Aytun Çıray, Yavuz Ağıralioğlu) kavgasının fotoğrafıdır. Ortaya çıkan tablo Meral Akşener’in ciddi bir liderlik sorunu olduğunun fotoğrafıdır…]

Yazıya ifade bırak !