Bir çoklu baro gündemi, almış başını gidiyor.
Peki, Avukatlık Kanununda değişiklik konusu olan bu konu, ihtiyaçtır talebi ile meslek mensuplarınca dillendirildi mi?
Hayır.
Dillendiren kim?
Kanun yapma gücünü elinde bulunan, yürütme.
Yürütme, meslek mensubunca bir talep olmaksızın bunu niye dillendirdi?
Bir ihtiyacı mi gördü, avukatların göremediği?
Hayır.
Bunu; yürütme gücünü, sözde avukatları temsil etme iddiasında bulunan Baro yönetimlerine hissettirmek için yaptı, yapıyor.
Peki Avukatların meslek örgütü Barolar, meslek mensuplarının dertleri ile ilgilendi mi?
Hayır.
Ne yaptı, beğenmediği insanların yürütmedeki meşru temsiliyetlerine hep itiraz edip, alakalı olmadıkları konularda muhalefet partisi gibi, hukuku alet ederek, muhalif duruş sergiledi.
Peki bu muhalif duruş, mesleğin tüm mensuplarınca destekleniyor mu idi?
Hayır.
Peki, avukatların meslek örgütü barolar, meslek mensuplarının dertleri ile şimdiye kadar layıkı ile ilgilendi mi?
Hayır.
Avukatlık mesleğinde çeyrek asır emekçilik yapan ben, 2008’de sosyal güvenlik hukukunda yapılan değişiklikle bir gecede emeklilik hakkını 5 yıl geciktiren düzenlemeye, Baroların haklı olabilecek muhalefetini işitmedim.
Ancak bu barolar, üzerlerine vazife olmadığı halde, 28 Şubatta hiç de demokratik, laik, hukuk devletinde olması gereken sivil toplum örgütü gibi davranmadılar. Seçilmiş meşru hükümete, baskı yapmayı yeğleyenlerden yana tavır aldılar.
Yakın zamanda, yürütme uzlaştırma aldı altında yapılan uzlaştırmacılık hukuki faaliyetini, mesleği ve eğitimi hukuk olanlara has olması gereken yetkiyi, sokaktan geçene tanıdı. Baroların yine meslek adına ciddi bir muhalefeti olmadı.
Şimdi, Baro yönetimlerinin derdi ne? Tek ve büyük güç parçalanacak, bölünecek, diyorlar.
Bir de, barolar bölünürse, falanca baronun mensubu avukata, devletin savcı ve hakimi, başka tavırla yaklaşır, yargı sağlıklı hizmet veremezmiş. Şimdi çok sağlıklı veriyormuş gibi.
Ben avukatın mensubu olduğu baroya göre karar verecek, yargıç ve savcılara şimdiden sesleniyorum. Böyle davranacaksanız, hemen mesleğinizi bırakınız. Başka işlere bakınız. Zira, yürütme kafaya koymuş, bu işi yapacak.
Zaten bence Türk yargısının sorunu da bu. Yüzyıllardır güven veremiyor. Adaletten ve hukuktan yana tavır alamıyor. Mevcut yürürlükteki yasal düzenlemeyi uygularken, teraziyi hep sağa veya sola kaydırıyor. Sağdan bakanlar, sola kaydı, soldan bakanlar sağa kaydı eleştirisi yapıyor. Haklılar mi?
Evet.
Çünkü, Türk Yargısı geçmişten günümüze verdiği kararlarda bu çelişkiyi, adına karar verdiği Türk/Türkiyeli Millete hep gösterdi. Adaletten, hukuktan yana olamadı.
Bunların somut örneklerini verebilirim. Ancak, bu yazının konusu değil.
Netice itibari ile, çoklu baro tercih ettiğim bir durum değil.
Baro yönetimlerinin, geçmişten günümüze meslek adına değil, fakat hukuku kullanarak, siyasi parti gibi muhalefet yapması da tercih ettiğim bir şey değil.
Umudum, serbest çalışan bir avukat olarak, hukuk geçmişimden ders alıp, merhametli bir adil geleceğe uzanmak.
Hukukun içinde sorumluluk bilinci ile kalınız...