Son 20 yıldır aynı ismin yönettiği Çanakkale Belediyesi, Güzelyalı-Dardanos Atıksu Arıtma Tesisini açıyor. Açılışta ne denli çevreci olduklarından, çevre için nasıl mücadele ettiklerinden bahsedecekler. İnanmayın! Eğer gerçekten çevreci olsalardı toprağın adeta iflas etmesine, orada yaşayan vatandaşların çığlıklarına bunca yıldır sessiz kalmazlardı. Şimdi 20 yıl önce yapmaları gereken bu tesisle övünecekler ve Çanakkale halkına bir lütufmuş gibi sunacaklar.
Ama sorarsanız bunlardan çevrecisi yok… Çünkü çevrecilikten anladıkları “ağaçları kesmeyin” çıkışından ibaret. O çıkışı yaptıkları tek yer ise Kirazlı/Balaban bölgesindeki Alamos Gold-Doğu Biga Madenciliğin işlettiği Altın Madeni bölgesi. Şehrin birçok yerinde ağaçları kesip madencilik yapabilirsiniz, Çanakkale’de ağaçları kesip yazlık villalar yapabilirsiniz bunlara hiç sesleri çıkmaz! Bu durum size de garip gelmiyor mu?
Çevreciliği “ağaçları kesmeyine” onu da sadece Çanakkale’nin Kirazlı/Balaban bölgesine indirgerseniz bu durum haklı olarak sorgulanır….
Ayrıca daha önce belirtmiştim Kirazlı/Balaban’da kesilen ağaçların yerine yenileri maden faaliyetinin son bulmasının hemen ardından dikilecek. Bu işlem devletin garantisi altında. Yani o alana bir otel, TOKİ, villa yapılmayacak. Belki yapılsa bu kadar sesleri çıkmazdı onların…
Bakın 2018 yılı verilerine göre, Türkiye’nin orman varlığı 22.621.935 hektar. Bu rakamın 480.465 hektarı Çanakkale’de. (Orman Genel Müdürlüğü web sitesi) 2018 yılında Çanakkale’de endüstriyel amaçlı kesilen ağaç miktarı yaklaşık 1,1 milyon metreküp, Kirazlı’da kesilen ağaç miktarı ise yaklaşık 20 bin metreküp.
Yani ağaç kesilebilir tıpkı sizin geçtiğimiz gün yeni kordonda “kurumuştu” diyerek kestiğiniz ağaçlar gibi. Yani kesilenin yerine yenisi dikilmeyecekse, orası imara açılacaksa evet bu bir doğa katliamı ama diğer türlüsü hem ekonomik bir gereklilik hem de ormanların devamlılığını sağlamak maksadıyla bir gereklilik…
Bu dünyanın her yerinde bu şekilde yapılıyor ve mesele böylesi politize edilmiyor. Bakın “Kanada'da maden yapamazsın, ağaç bile kesemezsin!” diyenler sizin için iki fotoğraf paylaşıyorum. Bunlardan birisi, hem de Alamos Gold'un işlettiği Kanada Ontario'daki Young Davidson madeni, bu maden halen işletmede. Fotoğrafa baktığınızda, ormanlık alanı, madenin hemen yanı başındaki doğal gölleri görebilirsiniz.Bir diğeri de yine Alamos Gold'un işlettiği İsland Gold projesi. Bu proje de yine Ontario'da, bu görselde de benzer şekilde işletmenin orman alanı içerisinde nasıl konuşlandığını görebilirsiniz.
Bu yazıyı özellikle 5 Haziran Dünya Çevre Gününe denk gelecek şekilde yazdım. Bu yazı her soruna bir gün bulup göstermelik önlemlerle duyarlılık göstererek parlak nutuklar atıp, göstermelik törenlerle sorunları çözme yoluna gidenlere gelsin… Hadi biraz gerçekleri konuşalım!
Çevre" deyince akılımıza ne geliyor: Çimler, ağaçlar, etraftaki çöp kutuları, yola atılmış sigara izmariti, yerlere tükürtmemek, sokağa çöp dökmemek. Olur mu? Böyle bir çevre anlayışı olur mu? Çevre, insan ve diğer canlıların kendileriyle ve diğer canlı ve cansız varlıklarla ilişkilerinin yaşandığı ortamdır. Böyle olunca, çevrenin önemli bir parçası, insanın kendisidir. İnsanı önemsemeden, insanın yaşam kalitesini yükseltmeyi dikkate almadan, yalnızca insansız bir çevre kurgulayarak çevreci olunamaz. Çevreyi insanlardan soyutlayarak üç beş kaplumbağa ve fok yavrusuyla birlikte denizleri korumaya çalışanlar, insansız bir çevre yaratmaya çalışan tutarsız ve hayalci gruplardır. Bu grupların çabalarıyla çevre asla korunamaz. Öncelikle de çevrenin parçası olan insanlar korunamaz. Çevreyi, insanı da içeren bir anlayışla "yaşam çevresi" olarak değerlendirmeliyiz. Çevre ve insan, diğer canlı varlıklar ile birlikte uyum içinde yaşayabilirse, çevre ve ekonomik etkinlikler arasında bir denge kurulabilirse, bugünün ihtiyaç ve beklentilerini karşılarken gelecek kuşakların ihtiyaç ve beklentilerinden ödün verilmezse, yerkürede canlı yaşamının ve türlerin devamının sağlamasına elverişli kalmaya devam ederse, o zaman çevreyi korumuş oluruz.Çevreyi insana karşı korumak amacıyla çevreyi insansızlaştırmak, ancak hayalci grupların işi olabilir. Bu hayalci gruplar, çevrenin insan dışındaki canlılar için olduğu kadar insanlar için de gerekli olduğunu kabullenmek zorundalar. Hem türlerin devamını sağlayıp hem de insanların çevreden yararlanmasını başaran bir korumacılık anlayışı ile akılcı çevrecilik yapılabilir. Tersini yapanlar, başarısızlığa uğramaya mahkumdur. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamadan, çevre ve ekonomi arasında ülke ve dünya çapında sürdürülebilir bir denge kurmadan, büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin yarattığı küresel çevre sorunları konusunda gelişmiş emperyalist ülkelerin sorumluluklarını yerine getirmeleri sağlanmadan, hava-toprak-su bütünlüğü anlayışıyla çevreye her sektörde bütüncül biçimde yaklaşılmadan, çevre eğitimi ve bilinçlenmesi ihmal edilerek, nesli tükenmeye yüz tutmuş üç beş hayvanı koruyarak çevreyi asla koruyamayız. Eğer koruduğumuzu zannedersek, o zavallı hayvanlarla birlikte bizler de çevre sorunlarının acı sonuçlarına katlanmaya devam ederiz. Çevre, insan, diğer canlılar ve cansız varlıklar bütünü içinde bütüncül yaklaşımla ve çevre eğitimi bilinçlenmesiyle, küresel çapta önlemler alınarak, ülkelerin aralarındaki işbirliği çabalarıyla korunabilir. Kortej yürüyüşü yapmakla, plajlarda kağıt toplamakla çevre korunamayacağı gibi, komik duruma da düşmüş oluruz. Çevreyi korumak için rasyonel, bütüncül, uygulanabilir ve küresel önlemler alınmalı; işbirliği-eşgüdüm içinde sorunların üstesinden gelinmelidir. Bunlar dışındaki kozmetik önlemler ile kendimizi kandırmaya devam ederiz.