Hükümet 2006 yılında kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla 26 adet kalkınma ajansı kurdu. Ajanslar ilk kurulduğu zaman oldukça popülerdi ve çok nitelikli kadrolar ajanslarda uzman olarak çalışıyordu. Fakat gel zaman git zaman çeşitli sebeplerle bu kadroları elinde tutamayan kurum her geçen gün biraz daha kan kaybetti. Öyle ki iş yapan, yapması gereken, kurumun icra organı olan genel sekreterlik gibi önemli bir makam yönetim kurulunun da bir yönüyle işine geldiği için adeta lağvedildi. Beş yılı aşkın bir süredir GMKA Genel Sekreterlik makamı yönetim kurulu tarafından vekâleten görevlendirilen personelce idare ediliyor. Altı ayda bir üye sayısı 100’ü bulan, kentin önemli insanlarından oluşan, iş dünyasının, sosyal hayatın içinden gelen insanlardan oluşan 2 gün süren kalkınma kurulu toplantıları “görünmez” oldu. Maalesef son yıllarda kalkınma ajansları bakanlığın il müdürlüğü gibi çalışmaya başladı. Devletin yapacağı, planlayacağı incik, boncuk yatırımlar ajanslar marifetiyle yapılmaya başladı. Oysa ki ne 2023 hedeflerini hayata geçirmek için ne büyük umutlarla kurulmuştu bu ajanslar. Türkiye’nin büyümesine, gelişmesine ve hedeflerine ulaşmasına önemli katkı sunma potansiyeli bulunan kalkınma ajanslarının içinde bulunduğu bu çıkmazdan umarız ve dileriz bir an önce çıkar. Çünkü mevcut durumda 2023, 2053 ve 2071 hedefleri gibi dev ve büyük hedefler koyan Türkiye’ye arzu edilen katkıyı sağlaması mümkün değil… *** Tutarsızlıklarının Çift Yüzlülüğü İle Her İki Tarafı Ayartırlar Şimdi gelelim başka bir konuya, insan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı yahut da inandığı bazı kıymetler varsa, onlar için fedakârlık yapmalı. En çirkini ise ikisine birden sahip çıkmaya çalışmak çünkü bunun adı iki yüzlülük… Neden mi böyle bir giriş yaptım. Partisi, görüşü, inancı ne olursa olsun bu iki yüzlü tavra o kadar fazla şahit oluyoruz ki. İşte geçtiğimiz gün yine şahit olduk her alanda tasarruf yapacağını söyleyen makamında kedi besleyen Kepez’in CHP’li Belediye Başkanı Birol Arslan belediyenin bütçesinden 165 bin lira harcayarak hayvanları dövüştürdü. Neresinden tutsan elinde kalıyor öyle bir iş bilmezlik var ki. Bu işlere bir sponsor bulup onun uhdesine yapmak varken adam benim senin paranı böylesi bir aymazlık için harcıyor! Sözüm ona halkçı başkanmış, her şeyi halka sorarmış hadi ordan… Kepezlilere sordun mu kardeşim sizin 165 bin liranızı develeri dövüştürmek için harcayacağım, kimden onay aldın!  Diyorlar ki bu işe AK Partili belediyeler de çanak tutuyor onlara neden bir şey demiyorsun diyorum vallahi. Hele AK Partililerin yatacak yerleri yok! "Hayvanlara eziyet vermeyin" öğretisini bir kenara bırakıp saçma sapan bu organizasyonların bir parçası olmanın kabul edilir bir yanı yok.  Ama bu siyasiler popülizmi çok seviyorlar. Bakın Bayramiç’in CHP’li Belediye Başkanı Mert Uygun’a… Makam aracını satılığa çıkarmış, neymiş önceki dönemden gelen bir borçtan dolayı icralık olmuş belediye. Eee arsa, bina satamıyorum arabayı satayım borcu ödeyeyim.  Sonra gazetelerde haber “şak şak helal olsun borcu ödemek için makam aracını satıyor!” Saçmalık, borç bir milyonun üzerinde araba 200 bin lira bile etmiyor. Kaynak israfı sen bugün o arabayı almak istesen o paraya satın alamazsın, belediyenin öyle ya da böyle bir mülkünü satıyorsun kısacası kolay olanı seçiyorsun. Bir de buradan siyasi rant elde etmeye çalışıyorsun, kusura bakma ama bu da iki yüzlülük! Araba kiralık olsa eyvallah hemen sözleşmeyi iptal et ben de alkışlayayım ama belediyeye ait olan bir aracı satmak kolaycılık! Yapmayın etmeyin popülizmi bir kenara bırakın, şikâyeti bir kenara bırakın ve işinizi yapın! Vatandaş size bunun için oy verdi.  Son söz; “Söyledikleri ile yaptıkları arasında büyük ayrımı fark edenler, bu iki uç noktanın tam ortasında bahane ve affediciliği ile ördükleri kalelerine sığınırlar. Ne söyledikleridir onlar ne yaptıkları bir bakıma. Tutarsızlıklarının çift yüzlülüğü ile her iki tarafı ayartırlar.”