Bugünlerde son dakika haberi olarak medyaya düşen, hayvan hakları yasa teklifinde sona gelindiğine ilişkin haber üzerine bir araştırma yaptım. Bu araştırmam neticesinde bu mesele üzerinde ne kadar çok emek harcandığını, işin felsefesinin ne derece büyük yapıldığını tespit edince şaşırdım doğrusu.
Meğer hayvan hakları konusunda ne çok ilgilenenimiz ve derneğimiz varmış. Bu dernekler yetmemiş, bazı sivil toplum kuruluşları hızlarını alamamışlar, hayvan hakları komisyonları kurmuşlar. Hayvanlara Adalet Derneği (bana göre Adalet gibi hassas bir kavramın hayvanlarla bir anılması adalet kavramın ağırlığına uygun değildir) gibi dernekler ve STK’ların kurduğu komisyonlar, bu konu ile ilgili ne kadar çok emek vermişler.
Türklerin, tarih boyunca hayvanlarla iç içe yaşayan ve onlara tarih sürecinde oldukça önemli ayrıcalıklar tanıyan ve değer veren bir millet olduğunu, Türkiye'de hayvan severleri bir araya getiren ilk resmi derneğin İstanbul 'da 1912 yılında " Himaye-i Hayvanat Cemiyeti " ad ile kurulduğunu, bu derneğin Atatürk'ün direktifleri ile 1923 yılında " Türkiye Hayvanları Koruma Derneği " olarak faaliyetlerini sürdürmüş olduğunu, Aşkın Yaşar ile Halis Yerlikaya’nın yazdığı ve Avrasya Veteriner Bilimleri Dergisinin 2004 yılı Ocak sayısında yayımlanan; " Dünya’da ve Türkiye'de Hayvan Haklarının Tarihsel Gelişimi " başlıklı, makaleden öğrendim. Emek verilmiş bir çalışma. İlgilisi internetten bulup okuyabilir.
Bu konuda, " Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu " da kurulmuş. Komisyon sözcülüğünü, ÇANAKKALE Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun yaptığı bu komisyon, hakkını vermek gerekir ki iyi çalışmış. https://bit.ly/2s2XJfd
Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, çalışma programını ve görevlendirilecek uzmanları belirlemek için ilk toplantısını; 15.05.2019 tarihinde yapmış.
Akabinde 22.05.2019 tarihinde, 23.05.2019 tarihinde, 24.05.2019 tarihinde, 29.05.2019 tarihinde, 30.05.2019 tarihinde, 12.06.2019 tarihinde, 27.06.2019 tarihinde, 03.07.3029 tarihinde ve son olarak 09.07.2019 tarihinde yaptığı toplantılarla çalışmasını bitirmiş. Raporunu da basından öğrendiğimize göre 19.11.2019 tarihinde meclis başkanlığına vermiştir.
Bu toplantılarda neler konuşulmuş, hayvanların ne gibi dertleri varmış gibi soruları olan okuyucularım var ise yukarıda linkini verdiğim sayfadan ayrıntılı okuyabilirler. Zira detaylı araştırma, detayları ile tutanağa bağlanmış.
Hayvan hakları ile ilgili taslak rapor hakkında yorum yapmak gerekirse, raporda " Gürültü, çevre kirliliği ya da başka bir nedenle kat malikleri açısından sorun oluşturduğu tespit edilen hayvanlar haricinde, peşin hükümle tüm hayvanlar için böyle bir kısıtlama yapılmasının hak ihlali olduğu düşünülmektedir. Kat Mülkiyeti Kanunu'nda yapılacak bir revizyonla yönetim planlarına hayvanlara ilişkin bu tip keyfi kısıtlamaların getirilmesine engel olunmalıdır" şeklinde bir tavsiyenin olduğu, basına yansıyan kısmı ile anlaşılmaktadır.
Bu da önümüzdeki günlerde, doğal ortamlarından uzaklaştırılarak, insanların yaşam şartlarına göre dizayn edilmiş konutlarda hayvan beslenmesine karşı olan kat malikleri ile evlerde insan muamelesi gösterilip beslenen hayvanların sahipleri arasında, yeni sorunların çıkacağına işaret etmektedir.
Bence hayvan sever olmak, hayvana insan muamelesi yapmak değildir. Gelinen noktada hayvanların, insanlara eş değer varlıklar olduğu, onların da insanların yaşam standartlarına uygun şartlarda bakılması gerektiği felsefesine dayanan bu tip kazuistik düzenlemeler, bana göre doğru değildir.
Doğru olan düzenleme, hayvanlar için doğal yaşam alanlarını korumak, onların doğal yaşam alanlarındaki hayat mücadelelerine müdahale etmemektir.
İnsan ile hayvanı bir tutan anlayış, bana göre doğal değildir, yaradılışa aykırıdır. Hayvanlara kötü muamele eden insanların etik olmayan davranışlarının karşılığı, yine hayvan hakları ile ilgili taslak raporun basına yansıdığından öğrendiğimiz kadarı ile hapis cezası gibi, insan hürriyetini engelleyici şekildeki düzenlemeler olmamalıdır.
Burada korunan hak, yine insan merkezli olmalıdır. Hayvanın, insan mertebesine yükseltilmesine ilişkin felsefi anlayışlara itibar edilmemelidir. Yaratılış silsilesine saygı duyulmalıdır. Yapılacak düzenlemelerde, insanın hakkı ve önceliği göz ardı edilmemelidir.
Kulağa hoş gelen, hayvan hakları kavramı, insan hakları merkezli doldurulmalıdır. Hayvan haklarını gözetelim derken, yaratılış silsilesinin en üst mertebesindeki insanın hakları örselenmemelidir.
Buradan, sayın milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun şahsında tüm milletvekillerine sesleniyorum. Asıl olan insan hakkıdır. Milletten aldığınız vekâletle yapacağınız/yaptığınız yasal düzenlemeler, insan hakkı merkezli olmalıdır. İnsan hakkını öncelemeyen düzenlemeler ise toplum barışını örseler.
Bu çağrıdan okuyucularım, hayvan haklarına ilişkin düzenleme yapılmasın, sonucunu çıkarması. Maksadımız, doğal yaşamın vazgeçilmez unsurları olan başta hayvanlar ve bitkiler hakkında yapılacak/yapılması düşünülen yasal düzenlemelerin, öncelikle insan hakkı merkezli olmasına ilişkin taleptir.
Hukukun içinde, sorumluluk bilinci ile en önemlisi sevgi ile kalın…