Çanakkale’de boğaz ve adalara deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ A.Ş tarafından feribot geçiş ücretlerine zam yapıldığını açıklandı. GESTAŞ zamma gerekçe olarak; “Deniz ulaşım sektörü maliyetlerindeki yüksek artış nedeniyle (Akaryakıt, gemi iskele bakım/tutum, yedek parça vs.) gemi geçiş ücretlerinde ortalama %24.7 oranında fiyat güncellenmesine gidilmiş olup fiyat güncelleme oranı; üretici fiyat endeksi, tüketici fiyat endeksi ve ÖTV’siz yakıt fiyat artış oranları dikkate alınarak belirlenmiştir”açıklanmasında bulundu. Zamma tepki olarak İl Genel Meclis CHP Grubu adına açıklama yapan Grup Başkanvekili Av. Güneş Pehlivan özetle “GESTAŞ A.Ş’nin fahiş zammı derhal geri alarak, ulaşım ücretlerini halkın kolay ve elverişli olarak kullanabileceği sınırlara çekilmesini talep ediyoruz"açılamasında bulundu.
Mevcut koşullar dikkate alındığında GESTAŞ yapması gereken zammı, CHP’li Pehlivan ise bu zamma karşı yapması gereken açıklamayı yaptı burada hiçbir bir problem görmüyorum. “Muhalefetin” ne kadar haklı gerekçelerle olursa olsun yapılan zammı alkışlaması, uygun görmesi zaten eşyanın tabiatına aykırı bir durum.
Burada aykırı olan durum ne diye soracak olursanız hemen açıklayayım. Çanakkale Belediyesi Hizmet Grupları Aş. kendi işlettiği Golf Çay Bahçesi, Türkan Saylan Sosyal Tesisleri, Güzelyalı Plajında bulunan kafelerinde fiyatlara tam yüzde %50 zam yaptı. “Bu işletmeler neden zarar ediyor?”diye her sorduğumuzda; “Buralar halkın yeri kar düşünemeyiz vatandaşın çayı 1 liradan içmesinden neden rahatsız oluyorsunuz?”diye cevap aldığımız işletmelerde artık çay 1.5 TL’den satılıyor. Muhakkak bu zammın “haklı” gerekçeleri vardır. Lakin AK Parti İl Başkanı, İlçe Başkanı, Belediye Meclisi Grup Başkanvekili zammın üzerinden neredeyse 1 ay geçmesine rağmen çıkıp da yapmaları gereken eleştiriyi neden yapmadılar. Bakın CHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Güneş Pehlivan, il genel meclisi toplantısını beklemeden GESTAŞ’ın “haklı” olarak yaptığı zamma tepki gösterdi, peki AK Partili isimler neden susuyor?
En azından hadi adet yerini bulsun minvalinde bir açıklama yapılamaz mıydı? Şimdi biz bunları söyleyince “kötü” adam oluyoruz, olalım kardeşim kötü adam olalım. Ama şunu söyleyeyim bu yaptığınız siyaset değil, bu kafayla bir arpa boyu yol alamazsınız, ne diyeyim sosyal medyada çiçek böcek paylaşmaya devam edin! Bir de tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum yerel seçimlerde başarısız oldunuz istifa edin! Araya 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçimleri girdi ve bizi unuttular diye düşünmeyin. 23 Haziran’dan sonra bu başarısızlığın bedelini ödemesi gerekenler kimlerse ödeyecekler hepimiz şahit olacağız!
Ramazan ayı çok da bir şey demeye gerek konuyu burada bitirelim ve farklı bir frekansta devam edelim. Üstada sordum; “Söylemek istediği her şeyi söyleyerek giden var mıdır şu dünyadan?” Muhtemel ki yoktur dedi ve şunları söyledi; “Her yaşayanın yaşayamadığı bir şeyler kaldığı gibi, her söyleyenin söyleyemediği bir şeyler de kalır öylece içinde. Tamam, kalsın. Söylemeyi istediklerimizin bir kısmını söyleyebilmeyi de bahtiyarlık sayar geçeriz. Ve fakat, yaşadığımız şu velveleli hayat, öyle bir yere doğru gidiyor ki; Allah-u âlem bir zaman sonra bir şekilde söylenebilen sözleri, iyi kötü dile getirilebilen meramı da can kulağıyla bir dinleyen bulunamayacak diye endişe ediyoruz. Öyle ya; hayatımıza el koyan, günlerimizi tıka basa dolduran, adeta bize nefes alacak zaman bile bırakmayan bunca meşguliyetin arasında hangimizin bir başkasının iç dünyasına, duygularına, hassasiyetlerine, hikayesine bakmaya mecali, dikkati, sabrı olacak, olabilecek? Elbet konuşacak insanlar, sesler işitilecek ama o sesin taşıdığı mânâ belki de hiç kapağı açılmadan yeniden sözü söyleyene, meramın sahibine adresine ulaşmayan bir mektup gibi iade olunacak. Nasıl bir felakettir bu, düşünebiliyor musunuz? Baş döndürücü bir hızla dönen bir zaman, hıncahınç insanla dolu karmakarışık bir dünya ve birbirine sağır milyonlarca insan...”