Geçtiğimiz hafta yapılan ÇTSO Meclis Toplantısında meclis başkanı Osman Okyay’ın konuşmasında yerel seçimlerle ilgili ortaya koyduğu vizyona dair birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çanakkale’nin potansiyeli ile yakın geleceğin en parlak şehirlerinden biri olacağının altını çizen Okyay şunları söyledi; “İstanbul-İzmir aksındaki yeni cazibe merkezlerinden biri haline gelirken Çanakkale’nin akıllı şehir vizyonuyla büyümesi elzemdir. Daha yaşanılır bir Çanakkale mümkündür. Çöp kamyonlarını çöpten dönüştürülmüş enerjiyle çalıştıran Toronto’dan eksiğimiz yok. 170’i aşkın akıllı kent projesi yürüten, insanların park yerlerini mobil sistemlerle birbirine kiralayabildiği Amsterdam’ı yakalayabiliriz. Akıllı trafik sistemleri sayesinde kent trafiğini daima rahat tutan Barcelona gibi olabiliriz. Elektronik servisler ile kâğıt tüketimini minimuma indiren Stockholm’den, evlere güneş enerjisi panelleri kurup şehir şebekesine uyumlu akıllı uygulamalar geliştiren Tokyo’dan ilham alıp daha iyilerini yapabiliriz. Ve herkesten çok çalışarak Çanakkale’yi hak ettiği “küresel barış şehri” konumuna taşıyabiliriz. Bu sorumluluğun, bundan 94 yıl önce bu toprakları geçilmez kılan kahramanlara karşı borcumuz olduğunu düşünüyorum. Yerel seçimlere de bu anlayışın bir tezahürü olarak yaklaştığımızı bilmenizi isterim. “31 Mart’ta sandıktan kim çıkarsa çıksın, kazanan Çanakkale olsun.”Okyay bunları söylerken Kale Grubu olarak bu yönde adımlar da atıyorlar. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak “Aklım Fikrim Çanakkale” projesiyle Çanakkale’nin akıllı şehir olması yönünde önemli bir vizyon ortaya koyuyorlar.
Fakat mevcut belediye yönetimine baktığımızda Okyay’ın söylediklerinden sonra dilimde bir türkünün nakaratı; “Aramızda sıra dağlar var aramızda uçurumlar…”Evet Osman bey aramızda uçurumlar var… Söyledikleriniz uçuk kaçık şeyler değil. Fakat biz “çukurdayız”daha…
Sizin yerel seçimler için ortaya koyduğunuz vizyona bak… Bizim konuştuklarımıza bak birisi özgürlüğü almış eline pay ediyor, diğeri cennetten arsa satıyor… Bu ikisi arasında hiçbir fark yok, aynı kafa… Siz akıllı şehir diyorsunuz ya biz 8 bin yeni bekçi alıyoruz bunlardan 50 tanesi de Çanakkale’de göreve başlatıyoruz! Oysa bekçi alımına aktarılan kaynakla, yüz tanıyan ve daha gelişmiş kamera ve güvenlik sistemleriyle “akıllı ve güvenli” şehirler inşaa edebilirdik. Bu konuda fikir vermesi açısından okuyucularımıza ABD'de CBS televizyonu tarafından yayınlanan Person of Interestdizisine bir göz atmalarını tavsiye edebilirim.
Bu konuda diyecek şey çok ama günün sonunda hep şunu söylüyorum. Kalp ameliyatı olmam gerekiyor ve çok iyi, temiz, sevecen, babacan bir adam var eli bıçakta tutuyor ama adam kasaplık yapıyor. Sırf eli bıçak tutuyor diye, sırf iyi temiz bir adam diye kasaba kalp ameliyatı olur muydum? Elbette ki olmazdım ama bugün karşımıza çıkan belediye başkanlarına, adaylarına bir bakın… evet çok iyi adaylar da var ama işte o kadar az ki o kadar az ki… Memleketin çok ağır kalp sorunu var ve bu sorunu kasapların çözmesini bekliyoruz. Türkiye başkanlık sistemine geçerek 100 yıl sonra yeni bir devrim yaptı, eğer bu devrimin kalıcı olmasını istiyor ve 2023, 2053, 2071 gibi hedeflerden bahsetmek istiyorsak yerel yönetim ve yöneticilerle ilgili bu sistemsel sorunu çözmek için cesaretle adımlar atarak kökten çözümler bulmalı. Yoksa kamu kaynakları iş bilmezlerin elinde heba olup gidiyor.
Bu iş bilmezlik meselesine hemen yanı başımızdan bir örnek verelim. Bundan 2 yıl önce Lapseki Belediyesi ile Gelibolu Belediyesi doğalgaz çalışmalarına aynı anda başladı. Lapseki şu anda doğalgazı kullanıyor, Gelibolu ise henüz meclis kararı dahi alamadı. Gelibolu’da kasap bu işe ne diyor acaba? Hadi bir örnek daha verelim AK Parti Belediye Başkan Adayı Ayhan Gider geçen gün sordu Çanakkale’de 17 senede kaç otopark yaptınız? Cevap, cevap yok…
Son söz: Geçen bir sohbette bir dostum şöyle dedi; “Yanımızda asgari ücretle çalıştırmayacağımız adamlar karşımıza belediye başkan adayı olarak çıktı yazık…”