100 milyonun üzerinde para harcanan, 2 binin üzerinde insana
ekmek kapısı olan ve her gün 10 bin kişiye şifa dağıtan 5 yıldızlı otel
kalitesinde hizmet veren yeni devlet hastanesi açıldığı günden bugüne birilerinin
hedefinde… Yardakçılarıyla bu devasa yatırımı yerden yere vuruyorlar...! Yıllardır
koltuk işgal eden ama tek bir çakılı çivisi olmayan bu kimseler, böylesi güzel
işleri perdelemek için ellerinden geleni, türlü kirli yöntemlere başvurarak kamuoyu
oluşturmaya çalışıyorlar. Son operasyonları ise “Yeni Devlet Hastanesi Kantin
İhalesi”
Her gün 10 bin kişinin hizmet aldığı hastanenin açılacağı
güne kadar ulaşım sorununu çözmeyen bu zihniyete, CHP’li Kepez Belediye başkanı
Ömer Faruk Mutan da isyan ederek şunları söylemişti; “Biz sizden insanı bir şey
istiyoruz. Kepez halkı, ezik bir halk değildir. Kepez’de yaşayan insanlar da
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eşit koşullarda, mevcut protokolün
tazelenmesini istiyoruz. İnsan gibi söyledik. 3,5-4 yıldır söylüyoruz. 1,5
yıldır mahkemelere düştük. Yeter ya. İsmail Özay belediye başkanıyken
yine ulaşımda bize haksızlık yapılıyordu. O haksızlığa karşı vilayete gittik.
Bak bir dahakine Çanakkale Belediyesine yürürüz, ona da söyleyeyim. Biz adalet
istiyoruz ya. Hak, hukuk, adalet istiyoruz. Eşit yurttaşız. Eşit koşullarda bir
protokol istiyoruz. Bir önceki protokolü yapan Belediye Başkanımda geldi. Biz o
gün yaptığımızda nüfus 10 bindi, şimdi 30 binlere dayandı diyor. Eşit
koşullarda protokol istiyoruz. Ulaşımda adalet istiyoruz. Ulaşımı kökten
çözmemiz lazım. Paydasına insanı alacağız, ortaklaşacağız ve çözeceğiz. Benim
babamın çiftliği mi Kepez? Senin babanın çiftliği mi Çanakkale? Kusura
bakmayacaksın. Oturacağız, eşit koşullarda masaya yatıracağız ve çözeceğiz.
Kepez halkının çıkarlarını kimseye yedirmem”
Baktılar ki ulaşım işinde yapılan zulmü vatandaş gördü,
başka bir hedef bulmalıydılar, yeni devlet hastanesinin kantin ihalesi. Bir gün
öncesinde başladılar; “kantin ihalesi yapılmadan önce kantin
açıldı bu nasıl iş?” Bu soruyla hedeflenen şuydu, “yarın kantin ihalesi
yapılacak ama daha ihaleyi alan firma belli olmamasına rağmen birileri kantine
malzeme indiriyor, satışa başlıyor, ihale hikâye, verileceği adres belli...!”
Oysa biraz araştırılsa meselenin böyle olmadığı görülecekti.
İl sağlık müdürlüğü de hemen bir açıklama yaptı dedi ki; “İhale işleri en az
bir ay sürer, vatandaş mağdur olmasın diye bizde, kamuya ait olan Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi Dardanos yerleşkesi işletmesinden destek istedik, iki
aylığına gelin burayı siz işletin, hastalar, hasta yakınları su, çay, simit
ihtiyaçlarını en azından karşılasınlar.” Ne var bundan çok mantıklı ve
vatandaşı düşünen bir adım değil mi? Özel bir firmadan, ya da şahıstan destek alınmadı,
kâr amacı gütmeyen bir kamu kurumundan destek istendi. Ama yardakçılar boş durmadı, algı çalışmasıyla vatandaşın kafasını
bulandırmak istediler.
Bitmedi “Dev İhale”
olarak nitelendirilen kantin ihalesi yapıldı. 19 firma katıldı. Şartnameye göre
yeterli şartları sağlayamayan 4 firma elendi. SGK borcu yoktur kağıdı, ihale
gününden önce alındığı için elenen bir firmanın temsilcisi bu işi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götüreceğini söyledi. Geçtiğimiz
günde Sağlık İl Müdürlüğüne bir itiraz dilekçesi yazdı. SGK borcuyla ilgili
aldığı evrakın ihale tarihinden önce alınsa bile içinde bulunduğu ayı kapsadığını
ve kurumun kendisini bu yüzden elemesinin haksızlık olduğunu, ihalenin bu yüzden
iptal edilmesini istedi, bakalım sonuç ne çıkacak. Yani itiraz eden firma
ihalede herhangi bir fesat ya da başka bir durum var diye itirazda bulunmadı, teknik
bir uyuşmazlıktan dolayı itiraz etti.
Ama birileri bu ihalenin adrese teslim edildiğini iddia etti
ve iddialarını ispatlamadılar, çamur atıp, mide bulandırmaya çalıştırlar. Bu kimseler uzun süredir, sahiplerinin
kendilerine verdikleri bu görevi yapıyorlar! Öncelikli olarak bu ihalenin adrese
teslim edildiğini söylemek, ihaleye katılan firmalara, ihale komisyonuna,
sağlık il müdürlüğüne ve konuyla ilişkilendirilen siyasilere atılmış büyük bir
iftiradır ve bir suçtur, konuyla ilgililerin suç duyurusunda bulunduklarını
biliyorum.
Yıllık 1 Milyon 701 lira
bedelle 3 yıllığına alınan böylesi büyük bir ihalenin adrese teslim edildiğini
söylemek deli saçmasıdır. İhale herkese açık olarak yapılmıştır,
gazeteciler de dahil birçok kişi ihaleyi izlemiştir. İhale süresince kuruma ait
kameralar da kayıt almıştır ve tüm gelişmeler ihaleye katılan firmaların gözü
önünde yaşanmıştır. Eğer burada en küçük
bir kayırma olsaydı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar giderim diyen firma
temsilcisi o zaman ne yapardı? Buna benzer algı operasyonları, GESTAŞ
üzerinde de yapılmaya çalışılmaktadır. Yaşananlara tüm Çanakkaleliler şahitlik
etmektedir. Şehre bir çivi dahi çakmayan bu fitneci kuntinciler böylesi deli
saçması algı operasyonlarıyla Çanakkale’ye yazık etmektedirler...