Çanakkale’de altın madenciliği yıllardır tartışılıyor. AK Parti milletvekilleri, doğayı katleden madenciliğe uzak duruyorlar. CHP’liler ise baştan beri karşılar. Hatta Başkan Ülgür Gökhan, hayatını siyanürle mücadele adamıştı. Ancak son bir yıldır yaşananları ve sessizlikleri anlamaya çalışıyorum.
Geçmişe doğru hafızalarımızı tazelediğimizde ise bu mücadelenin ve Çanakkale’nin siyanürcülere direnmelerinin örneklerini hatırlıyorum. İdare Mahkemeleri, maden firmalarına geçit vermemişlerdi. Bugüne kadar başta Güngör Azim Tuna olmak üzere Valilerimiz de duyarlı davranmış GSM izinlerini vermemişlerdi. Ama Kanadalı Alamos, nasıl olduysa Danıştay’da işi bitirip(!) izinleri aldı. Merak ettiğim Alamos’un Ankara’da yolunu açanlar FETÖ’cüler miydi? Bir dönem herkese iş vereceğiz diye açıklamalarda bulunmuşlardı. Sonra kandırdıkları köylüleri birer bir işten kovdular. Bir dönem Kirazlı’da işletme yapmayacağız gemilerle başka yere taşıyacağız demişlerdi, sonra siyanürü Atikhisar barajının hemen üstüne yayacaklarını öğrendik.
Bunca gelişmeler yaşanırken Başkan Ülgür Gökhan ve çevre platformu ise sesini kesti. Üstelik Çanakkale’nin içme suyu barajı Kirazlı’nın hemen üstünde Alamos orman izinlerini bile aldı. Bugünlerde ise GSM izinlerini almak üzere ya da aldılar bile.
Peki bunca siyanürlü su ile Çanakkale’nin içme suyu barajının hemen üstünde altın madenciliği yapacak Alamos’a karşı Başkan Ülgür Gökhan neden suskun acaba? Çanakkale’nin içme suyu bu kadar mı önemsiz? Demek ki Ülgür Gökhan da dümen suyuna girmeye karar verdi. Ya da zaman zaman FETÖ ile sıcak ilişkiler kurmuş Gökhan’a bir yerlerden talimat mı geldi?
Benim asıl merak ettiğim ise, Başkan Gökhan bir yerlerden aldığı talimatla sessiz kalıyor olabilir. Valimiz, Çanakkale’nin hızla kirlenmesine, siyanürle içme sularının zehirlenmesine sessiz kalacak mı? Atikhisar barajının etrafındaki köylerimiz bu gelişmeye sessiz kalacaklar mı? Siyanürlü suyun Çanakkale boğazına kadar sızıp balıkların ölmesine balıkçılarımız sessiz kalacak mı?