Toplumun önemli bir kesimi “paralel yapı” konusunda ciddi tedirginlik ve zaman zaman oluşan belirsizlikten dolayı endişe içinde yaşıyor. Başbakanın ofisinin dinlediği, bu dinlemeyi yapan polislerin Romanyada yakalanmış olması, polisler ve şefleriyle ilgili yürütülen soruşturmadaki alınan yol ve manzara, huzursuzluğun ve tepkilerin ne kadar anlamlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bir mahkeme tutukluyor, diğeri serbest bırakıyor. Bir savcılık tutuklama istiyor, diğer “delil yok” diyerek serbest bırakıyor. Tutuklamalar veya serbest bırakmalar şu gerçeğin önüne geçemiyor; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanın evi ve ofis dinlendi. Dinleyenler, dinlediklerini, yurtdışındaki sahiplerine servis de ettiler. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır cinsiden yapılan yayınlar ve medya gücünü etkin şekilde kullanan paralel örgütün mensupları “kitabına uydurarak” işledikleri suçlar için açılan davları itibarsızlaştırmak için ellerindekilerini sonuna kadar kullanıyorlar.
Paralel yapının destekçisi medyaya bakıyoruz, “bizim ilgimiz yok” diyorlar ama “polisler masumdu” yayınları yaparak açıktan taraflarını gösteriyorlar. Bu ülkenin Başbakanının dinlendiği iddiasıyla açılan soruşturmayı itibarsızlaştırarak, yargıda türlü oyunlarla çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar.
Aynı tablo, Hataydaki MİT tırlarına baskının soruşturmasında da yaşanmıştı. Sonuç olarak, yargı ve güvenlik güçleri içinde, bürokrasi içinde belli bir hedefe kilitlenmiş ve her türlü kavgayı göze almış bir örgütlenmeden söz ediyoruz.
Ülkeyi bu denli sarmış, devleti adeta ele geçirmiş yapıyla mücadele maalesef olması gerektiği şekilde sahiplenilmedi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu yapıyla mücadeleyi uzunca bir süre tek başına yürüttü ve halen daha en yüksek tepki Sayın Erdoğan cephesinden geliyor.
17/25 Aralık operasyonlarının üzerinden geçen bir yılı aşkın zamana rağmen, AK Parti teşkilatları bu yapının ne denli tehlikeli bir örgütlenme olduğunu vatandaşa yeteri kadar anlatamadı. Malum yapı elindeki propaganda araçları ve halen daha içinde barındırdığı saf inanmış insanları kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Devletine kurdukları kumpası inkar etseler de, ortaya çıkan gerçeklerle, çaldıkları minareleri sığdıracak kılıf bulamıyorlar.
Türkiye Cumhuriyetini ele geçirmeye çalışırken suç üstü yakalanan bu örgütün tüm oyunlarını, anlatan muhteşem bir film Kod Adı KOZ, AK Parti teşkilatlılarının bu örgütü vatandaşa anlatabilmesi için büyük bir fırsat doğurmuştur.
Parti teşkilatları tüm maddi imkanlarını seferber ederek, bu hafta vizyona giren Kod Adı KOZ filminin oynadığı salonlarını kapatarak, İl Başkanı Erdener Can, Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü , Kadın Kolları Başkanı Saime Aydoğan ve Gençlik Kolları sizlere sesleniyorum; teşkilatlarınızı organize edin ve daha önce cemaatin yaptığı gibi salonları kapatın ve bu filmi binlerce kişiye, şehrin tamamına izletin.
Paralel yapıyla mücadelede Sayın Cumhurbaşkanımızı yalnız bırakan teşkilatlar için önerdiğim bu yöntem büyük bir fırsattır. Bu film halen daha paralel yapının gerçek yüzünü görmemekte ısrar edenlerin bu yapının çalışma şeklinin ve gerçek amaçlarının görülmesi için çok büyük bir fırsattır.
Filmin Fragmanı İçin http://youtu.be/tapUSN9zAoA