AK Parti kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden bu yana Türkiyede birçok ilke imza attı. Bu ilklerden belki de en önemlisi 3 dönem kuralıydı. Bu kural milletvekilliğini meslek haline getirmiş siyasi düşüncelerin kolaylıkla kabul edebileceği bir karar değildi. Parti içinden ve dışından bu kuralın uygulanabileceğine dair şüpheler her zaman vardı, nitekim CHP, MHP ve diğer siyasi partiler kendi tabanlarından gelen “siz de AK Parti gibi 3 dönem kuralı getirin” taleplerine “o kural işletilemeyecek, bak görürüsünüz” cevaplarını veriyorlardı.
AK Partinin Türk Siyasi tarihinde daha önce yaşanmamış ve hayal dahi edilemeyecek bir ilke imza atarak verdiği sözünde durdu ve 3 dönem kuralını işletti. 2015 milletvekilliği seçimlerinde 326 vekilden 3 dönem kuralına takılan 73 vekil yeniden aday olamayacak. Az biraz siyasetten anlayanlar bilir 3 dönem siyaset yapmış bir ismin öyle kenarda durması kolay birşey değildir.
73 vekil birleşseler bir parti dahi kurup belki barajı dahi aşabilerler, fakat herkes böyle birşeyin 2001 öncesinde kaldığını biliyor. Bu örnekler AK Partinin kurulmasıyla birlikte tarihin tozlu sayfalarında yerlerini almıştırlar. Bu ihtimalleri ortadan kardıran ilke ise AK Partinin siyaseti bir dava olarak görmesi ve davanın liderine olan koşulsuz bağlılıktan gelmektedir.
Kimileri bu koşulsuz bağlılığı eleştirip, siyasi malzeme haline getirmeye çalışıyor olabilir, fakat bu bağlılığın sonuçları Türkiye Cumhuriyetine çağ atlamış ve 2023, 2053, 2071 gibi hedefleri olan bir Türkiye Cumhuriyetini ortaya çıkarmışsa bu eleştirlerin çok da elle tuttulur bir yanın olmadığı söylebiliriz. Tarih davanın liderine koşulsuz bağlı olan o vekilleri yazacağı gibi tuzluk görevi gören ve devlete ihanetin savunucusu olan o vekilleri de yazacaktır.
Tarih davanın liderine bağlılığı bir ayıpmış gibi gösteren Atatürkün kurduğu ve CEHAPENİN elinde oyuncak haline getirilmiş olan CHPnin durumunu da yazacaktır. Türkiyenin ana muhalefet partisinin son dönemde yaşadığı krizler ortadadır. Bir oy için her yol mübahtır diyerek, dün küfrettiklerine, bugün kapılarını aynı çıkar etrafında toplandıkları için açan samimiyetsiz bir birliktelik seçmen tarafından yakından takip ediliyor. Tarih CHPyi CEHAPE haline getiren bu kişilerden de hesap soracaktır.
2015 milletvelliği seçimleri AK Partinin en önemli seçimidir. Çünkü AK Parti partinin kapatılma ihtimaline karşı dahi günü birlik faydaları bir kenarı bırakarak vesayete bugün olduğu gibi her dönemde dimdik durmuş ve bunun sonucu olarak da sandıktan iki kişiden birinin oyunu alarak çıkmıştır. Bugün ülkenin 81 ilinde AK Partiden aday olmak isteyen binlerce isim vardır, bu teveccüh de daha önce eşine rastlanır bir durum değildir. 4 milletvekili çıkaran Çanakkaleden AK Partiden aday adayı olacakların sayısı şu anda 21 iken ay sonunda 30u bulacağı konuşuluyor. CHPde ise bu sayı 12, MHPde ise 10 civarındadır. Bu tablo da aslında çok şey anlatıyor.
Çanakkaleden şu anda ismi geçen 21 adayın olması parti açısından çok değerli bir durumdur. Aday profilin de ki renklilik ise partinin sadece muhafazakar kanada değil her kesime hitap eden bir parti olduğunun açık göstergesidir. Muzaffer Kutlu, Erdoğan Madak, Bülent Biçer, , İsmail Kaşdemir, Julide İskenderoğlu, Mehmet Özkurnaz, Yasin Öztürk, Veysel Aydıner, Ali Aşkın, Murat Efe, Ramazan Işıldak, Yeşim Karadağ, Müjdat Kuşku, Gazi Benli, Ahmet Yonar, Sabahattin Güner, Seyfullah Ekşi, Mehmet Özkan, Ali Rıza Tekin, M. Ünal Şahin, Veysel Acar.