Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

“Helalleşme” Bahsini Daha Sağlam Bir Zemine Oturtmak İçin

Parti kongreleri, Filistin’e destek mitingleri, şampiyonluk kutlamaları bu görüntüler toplumun çok büyük bir kesimini gücendirdi… Markete gitmekte, sitenin önüne çıkmakta bile tedirginlik yaşayan insanlar bu görüntüler karşısında gücendiler. Gücendiler sözcüğünü özellikle kullanıyorum. Gücenenin gönlü kırıl, buna rağmen sesini yükseltmez bağırıp/çağırmaz, içine atar nihayetinde incinir…  Bu söylediklerim burada dursun. Tam kapanma sonrası hayatın nasıl normale döneceğine dair genelgeler yayınlanmaya başladı. Pazartesi günü itibariyle kademeli normalleşme başlayacak. Çoğu kimse için bunun adı normalleşme değil çünkü halen daha bazı sektörler kapılarını tam olarak açamayacaklar. Pazartesi günü bakanlar kurulu toplantısı yapılacak. O toplantıda vatandaşa doğrudan destek olacak küçük birkaç adım atılmasını çok isterim, neler mi onlar? Yarım kapanma ve ardından 17 günlük tam kapanma. Bir aydır evlerimizdeyiz, bunun bir sonucun olarak elektrik, su, doğalgaz tüketimleri bir hayli arttı.  Sayın Cumhurbaşkanı kabine toplantısı sonrası çıkıp dese ki; geçtiğimiz 30 güne ait, 200 liraya kadar olan faturalarınızın tamamını devlet olarak biz karşılıyoruz. İşyerleri kapalı olan ve 3 kişiden az insan çalıştıran küçük esnafımızın geçtiğimiz 30 güne ait sigorta primlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.  Çok bir şey istemiyoruz, bizim insanımız kanaatkârdır yapacağınız bu güzellik maddi desteğin çok ötesine bir anlam ifade eder. Samimiyetle ifade edilen “helalleşme” bahsini çok daha sağlam bir zemine oturtur. Sayın Cumhurbaşkanımız siz bu kararı verseniz de vermesiniz de gücenen o büyük çoğunluk yine sizi destekleyecektir bilesiniz. Bunun da bir şey söylüyor olması lazım… Sanırım bu söz meselenin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır; “Yoksul ve yorgun olanlara iyi bakın, düşerken bile düşünürler sizi...” Bir hikaye ile yazıyı bitirmek isterim; “Hz. Ömer halife iken bir zenginin hizmetçileri açlık yüzünden hırsızlık yapmışlar, mahkeme cezaya hükmetmiş ama Halife hükmü bozmuş ve şöyle demiş: “Bunları aç bırakıyorsunuz, onlar da yaşamak için çalıyorlar, eğer ceza verilecekse aç bırakanlara verilmelidir!” Adalet mülkün temelidir; hem hukukta hem de gelir dağılımında adalete riayet edilmedikçe mülk ve memleket tehlikede olur. Şu halde önce insanları suça iten sebepler ortadan kaldırılacak; yani eğitim ve adâlet tedbirlerine başvurulacak. Bu tedbirler hakkıyla yerine getirildikten sonra suç işleyenler ise caydırıcı cezalarla karşılık göreceklerdir. Bu cezalar hem onları bir daha suç işlerken düşündürecek, hem de başkalarına ibret olacaktır. Günümüzde önceden eğitip suçu engellemek yerine suç işlendikten sonra eğitici ve ıslah edici ceza sistemi tercih ediliyor. Alınan sonuç ise suçu azaltmak veya engellemek olmuyor, aksine suçlar çeşitleniyor ve artıyor, ceza evleri suç okulları olarak vazife yapıyor. Hasılı tedbir tek taraflı değil, çok taraflı olmalıdır.”
Ekleme Tarihi: 16 Mayıs 2021 - Pazar

“Helalleşme” Bahsini Daha Sağlam Bir Zemine Oturtmak İçin

Parti kongreleri, Filistin’e destek mitingleri, şampiyonluk kutlamaları bu görüntüler toplumun çok büyük bir kesimini gücendirdi… Markete gitmekte, sitenin önüne çıkmakta bile tedirginlik yaşayan insanlar bu görüntüler karşısında gücendiler. Gücendiler sözcüğünü özellikle kullanıyorum. Gücenenin gönlü kırıl, buna rağmen sesini yükseltmez bağırıp/çağırmaz, içine atar nihayetinde incinir… 

Bu söylediklerim burada dursun.

Tam kapanma sonrası hayatın nasıl normale döneceğine dair genelgeler yayınlanmaya başladı. Pazartesi günü itibariyle kademeli normalleşme başlayacak. Çoğu kimse için bunun adı normalleşme değil çünkü halen daha bazı sektörler kapılarını tam olarak açamayacaklar.

Pazartesi günü bakanlar kurulu toplantısı yapılacak. O toplantıda vatandaşa doğrudan destek olacak küçük birkaç adım atılmasını çok isterim, neler mi onlar? Yarım kapanma ve ardından 17 günlük tam kapanma. Bir aydır evlerimizdeyiz, bunun bir sonucun olarak elektrik, su, doğalgaz tüketimleri bir hayli arttı. 

Sayın Cumhurbaşkanı kabine toplantısı sonrası çıkıp dese ki; geçtiğimiz 30 güne ait, 200 liraya kadar olan faturalarınızın tamamını devlet olarak biz karşılıyoruz. İşyerleri kapalı olan ve 3 kişiden az insan çalıştıran küçük esnafımızın geçtiğimiz 30 güne ait sigorta primlerini devlet olarak biz karşılıyoruz. 

Çok bir şey istemiyoruz, bizim insanımız kanaatkârdır yapacağınız bu güzellik maddi desteğin çok ötesine bir anlam ifade eder. Samimiyetle ifade edilen “helalleşme” bahsini çok daha sağlam bir zemine oturtur. Sayın Cumhurbaşkanımız siz bu kararı verseniz de vermesiniz de gücenen o büyük çoğunluk yine sizi destekleyecektir bilesiniz. Bunun da bir şey söylüyor olması lazım… Sanırım bu söz meselenin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır; “Yoksul ve yorgun olanlara iyi bakın, düşerken bile düşünürler sizi...”

Bir hikaye ile yazıyı bitirmek isterim;

“Hz. Ömer halife iken bir zenginin hizmetçileri açlık yüzünden hırsızlık yapmışlar, mahkeme cezaya hükmetmiş ama Halife hükmü bozmuş ve şöyle demiş: “Bunları aç bırakıyorsunuz, onlar da yaşamak için çalıyorlar, eğer ceza verilecekse aç bırakanlara verilmelidir!”

Adalet mülkün temelidir; hem hukukta hem de gelir dağılımında adalete riayet edilmedikçe mülk ve memleket tehlikede olur.

Şu halde önce insanları suça iten sebepler ortadan kaldırılacak; yani eğitim ve adâlet tedbirlerine başvurulacak. Bu tedbirler hakkıyla yerine getirildikten sonra suç işleyenler ise caydırıcı cezalarla karşılık göreceklerdir. Bu cezalar hem onları bir daha suç işlerken düşündürecek, hem de başkalarına ibret olacaktır.

Günümüzde önceden eğitip suçu engellemek yerine suç işlendikten sonra eğitici ve ıslah edici ceza sistemi tercih ediliyor. Alınan sonuç ise suçu azaltmak veya engellemek olmuyor, aksine suçlar çeşitleniyor ve artıyor, ceza evleri suç okulları olarak vazife yapıyor.

Hasılı tedbir tek taraflı değil, çok taraflı olmalıdır.”

Yazıya ifade bırak !