Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Hayırlı Olsun Bu İşi Çözemiyoruz

Yıl 2013… Çanakkale Belediyesi depreme dayaksız olan Sosyal Konutlarının dönüştürülmesi için ilk adımı attı ve bir proje yarışması düzenledi. Konutlarda oturan vatandaşlarla toplantılar yapıldı “hayırlı olsun bu işi çözüyoruz” denildi ama iş çözülemedi! Hazırlanan projede daha önce örneğine rastlamadığımız şekilde bir imar planlaması yapılmıştı. 5 katlı binalar 13 kata çıkarılarak sosyal olan konutların lükse konuta dönüştürülmesi hedeflenmişti. Bu durum kentsel dönüşümün ruhuna aykırıydı. Büyükşehirlerde örnekleri çoktur, sosyal olan konutlar lükse konuta dönüştürülür, yıllardır orada oturan sakinler yeni dairlerini satarlar ve kendi sosyo-ekonomik yapılarına uygun başka bir yere göç ederler… Dönüşüm projesi hazırlanırken işin ekonomik tarafına odaklanan “sosyal demokrat” belediyemiz işin sosyolojik boyutunu göz ardı etmişti.  İlgili bakanlık belediyenin hazırladığı projeye “kat artışını” gerekçe göstererek izin vermedi.  Ardından yıllar sürecek yeni bir süreç başladı yazışmalar havada uçuştu, araya yerel seçimler girdi. İktidarın belediye başkan adayı bakanı şehre getirdi sosyal konutlarda toplantı yapıldı ve “hayırlı olsun bu işi çözüyoruz” denildi ama iş çözülemedi.  Neyse efendim uzatmayayım… Belediye başkanı “iktidarın desteği önemli” dedi ve aradığı desteği buldu. Yazışmalar yapıldı, yeni mevzuata uygun proje hazırladı ve 8 senenin sonunda Nisan ayı belediye meclisine dönüşümle ilgili proje yeniden getirildi. Fakat yeni projenin kendini finanse etmesi mümkün değildi. “Efendim burada oturanlar mutfak, banyo falan yenilemek isteseler zaten 100 bin harcamak zorundalar. O yüzden katkı almadan bu dönüşümü sağlamamız mümkün değil” denildi.  Bölgenin riskli alan edilerek tek elle dönüşümü mevzuatla ilgili meseleler yüzünden rafa kaldırıldı ve riskli yapı ilan edilerek ilerlenmesi kararı alındı. Yani binalar birer birer dönüştürülecek… Geçmiş tecrübeler ve aradan geçen 8 yıl bize gösterdi ki bu işin kısa vadede çözülmesi mümkün değil. En az 3-5 yıl sürecek yeni bir süreç başladı.  “Hayırlı olsun bu işi çözemiyoruz.”  Peki taraflara bu işin sorumlusu kim diye sorarsanız alacağınız cevaplar aynı olacak “karşı taraf.” *** Meydan Projesi Değil Olsa Olsa Peyzaj Düzenlemesidir AK Parti Grup başkanvekili Bülent Turan geçtiğimiz aylarda “Cumhuriyet Meydanının yanı başında yer alan eski Fen Lisesi kampüsünde bulunan yurt binasını yıkalım, Cumhuriyet Meydanını genişletelim, üzerimize düşen neyse yapmaya hazırız” dedi. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise zaten meydanla ilgili bir proje çalışmalarının olduğunu söyledi ve “meydan için dört dörtlük projem var” dedi. Milli Eğitimle yazışmalar yapıldı Turan’ın desteğiyle devir işi çözüldü. Şimdi başkan Gökhan’ın “dört dörtlük projesinin” uygulamasını göreceğiz.  Hemen her konuda proje yarışması yapan belediyemiz neden bu konuda bir proje yarışması yapmadı? Proje yarışmasını geçtik en azından 2-3 proje hazırlayıp neden başka “sosyal demokrat” belediyelerin yaptığı gibi “Çanakkale halkı bunlardan hangisini istersiniz?” diye sormadı/sormuyor. Dört dörtlük meydan projesini göreceğiz ama şunu söylemeden edemeyeceğim, altında otoparkı olmayan bir meydan projesi, bölgedeki yoğun trafiğe bir nebzede olsa çözüm üretmeyen bir meydan projesi, proje değil olsa olsa “dört dörtlük bir peyzaj düzenlemesidir.” *** Esnaf Odalarının Öncülük Etmesi Gerekmiyor mu?  Belediye başkanı Ülgür Gökhan ile Esnaf Odaları Başkanları hemen hemen her ay bir araya geliyorlar. Toplantılar bir ay belediyede, bir ay esnaf odalarında oluyor. Toplantılarda esnafın sorunları konuşuluyor ve çözümler aranıyor. Ne güzel bir tablo…Lakin ortaya çıkan bir durum toplantılarda çay, kahve kuru pasta muhabbetinin toplantıların önüne geçtiğini gösteriyor. Ne mi o durum?  AK Partili Özlem Karadayı meclis toplantısında diyor ki, “Belediyenin ihalelerini hep dışarından firmalar alıyor.  500 bin liralık bir gıda ihalesi olmuş ihaleyi yine dışardan bir firma almış. İhalede bir sorun var demiyorum. Zaten EKAP üzerinden resmi olarak yapılıyor. Fakat bizim esnaflarımız neden bu ihalelere girmiyorlar? Belediye olarak bu ihalelerimizi daha fazla duyuralım ve yerel esnafımızın bu ihalelere girmesini sağlayalım.” Başkan Gökhan da, “haklısınız bu konuda bir şeyler yapalım” diyor… Sanırım başka bir şey demeye gerek yok!  Böylesi bir konu nasıl olur da her ay bir araya gelen belediye başkanı ve esnaf odaları toplantısında gündeme gelmez. Belediye başkanı gidip kapı kapı esnaf gezip, gelin ihalelerimize girin diyecek hali yok. Ama esnaf odaları başkanlarının kapı kapı gezip ihalelere girin demesi gerekiyor. Dahası sadece belediyenin değil şehirdeki tüm kurumların ihalelerini üyelerine duyurması gerekiyor. SMS atsın telefon, açsın söylesin bilemem ama esnafı bu işlerin içine soksun, bir araya getirsin. Zaten bilen EKAP’tan bakıp ihalelere giriyor bilmeyenlere Esnaf Odalarının öncülük etmesi gerekmiyor mu?  Hep şikayet, hep bir talep olmaz ki üretmek, yeni şeyler söylemek gerek.  Son söz; Maalesef yaptığımız eleştiriler kimi zaman şahsileştiriliyor. Herhangi bir kurumda ki müdürü, başkanı eleştirdiğimizde o şahsı değil, kurumun başında ki müdürü, başkanı eleştiriyoruz. Eleştirilerde özne ben değilim söylediklerim, ismime, resmime takılmayın söylediğime takılın. Unutmayın ki eleştiri, esasında, önemsemektir. Karşımızdakini ciddiye almaktır. Daha iyi olmasını istemektir… 
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2021 - Pazartesi

Hayırlı Olsun Bu İşi Çözemiyoruz

Yıl 2013… Çanakkale Belediyesi depreme dayaksız olan Sosyal Konutlarının dönüştürülmesi için ilk adımı attı ve bir proje yarışması düzenledi. Konutlarda oturan vatandaşlarla toplantılar yapıldı “hayırlı olsun bu işi çözüyoruz” denildi ama iş çözülemedi! Hazırlanan projede daha önce örneğine rastlamadığımız şekilde bir imar planlaması yapılmıştı. 5 katlı binalar 13 kata çıkarılarak sosyal olan konutların lükse konuta dönüştürülmesi hedeflenmişti. Bu durum kentsel dönüşümün ruhuna aykırıydı. Büyükşehirlerde örnekleri çoktur, sosyal olan konutlar lükse konuta dönüştürülür, yıllardır orada oturan sakinler yeni dairlerini satarlar ve kendi sosyo-ekonomik yapılarına uygun başka bir yere göç ederler… Dönüşüm projesi hazırlanırken işin ekonomik tarafına odaklanan “sosyal demokrat” belediyemiz işin sosyolojik boyutunu göz ardı etmişti. 

İlgili bakanlık belediyenin hazırladığı projeye “kat artışını” gerekçe göstererek izin vermedi. 

Ardından yıllar sürecek yeni bir süreç başladı yazışmalar havada uçuştu, araya yerel seçimler girdi. İktidarın belediye başkan adayı bakanı şehre getirdi sosyal konutlarda toplantı yapıldı ve “hayırlı olsun bu işi çözüyoruz” denildi ama iş çözülemedi. 

Neyse efendim uzatmayayım… Belediye başkanı “iktidarın desteği önemli” dedi ve aradığı desteği buldu. Yazışmalar yapıldı, yeni mevzuata uygun proje hazırladı ve 8 senenin sonunda Nisan ayı belediye meclisine dönüşümle ilgili proje yeniden getirildi. Fakat yeni projenin kendini finanse etmesi mümkün değildi. “Efendim burada oturanlar mutfak, banyo falan yenilemek isteseler zaten 100 bin harcamak zorundalar. O yüzden katkı almadan bu dönüşümü sağlamamız mümkün değil” denildi. 

Bölgenin riskli alan edilerek tek elle dönüşümü mevzuatla ilgili meseleler yüzünden rafa kaldırıldı ve riskli yapı ilan edilerek ilerlenmesi kararı alındı. Yani binalar birer birer dönüştürülecek… Geçmiş tecrübeler ve aradan geçen 8 yıl bize gösterdi ki bu işin kısa vadede çözülmesi mümkün değil. En az 3-5 yıl sürecek yeni bir süreç başladı. 

“Hayırlı olsun bu işi çözemiyoruz.”  Peki taraflara bu işin sorumlusu kim diye sorarsanız alacağınız cevaplar aynı olacak “karşı taraf.”

***

Meydan Projesi Değil Olsa Olsa Peyzaj Düzenlemesidir

AK Parti Grup başkanvekili Bülent Turan geçtiğimiz aylarda “Cumhuriyet Meydanının yanı başında yer alan eski Fen Lisesi kampüsünde bulunan yurt binasını yıkalım, Cumhuriyet Meydanını genişletelim, üzerimize düşen neyse yapmaya hazırız” dedi. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise zaten meydanla ilgili bir proje çalışmalarının olduğunu söyledi ve “meydan için dört dörtlük projem var” dedi. Milli Eğitimle yazışmalar yapıldı Turan’ın desteğiyle devir işi çözüldü. Şimdi başkan Gökhan’ın “dört dörtlük projesinin” uygulamasını göreceğiz. 

Hemen her konuda proje yarışması yapan belediyemiz neden bu konuda bir proje yarışması yapmadı? Proje yarışmasını geçtik en azından 2-3 proje hazırlayıp neden başka “sosyal demokrat” belediyelerin yaptığı gibi “Çanakkale halkı bunlardan hangisini istersiniz?” diye sormadı/sormuyor. Dört dörtlük meydan projesini göreceğiz ama şunu söylemeden edemeyeceğim, altında otoparkı olmayan bir meydan projesi, bölgedeki yoğun trafiğe bir nebzede olsa çözüm üretmeyen bir meydan projesi, proje değil olsa olsa “dört dörtlük bir peyzaj düzenlemesidir.”

***

Esnaf Odalarının Öncülük Etmesi Gerekmiyor mu? 

Belediye başkanı Ülgür Gökhan ile Esnaf Odaları Başkanları hemen hemen her ay bir araya geliyorlar. Toplantılar bir ay belediyede, bir ay esnaf odalarında oluyor. Toplantılarda esnafın sorunları konuşuluyor ve çözümler aranıyor. Ne güzel bir tablo…Lakin ortaya çıkan bir durum toplantılarda çay, kahve kuru pasta muhabbetinin toplantıların önüne geçtiğini gösteriyor. Ne mi o durum? 

AK Partili Özlem Karadayı meclis toplantısında diyor ki, “Belediyenin ihalelerini hep dışarından firmalar alıyor.  500 bin liralık bir gıda ihalesi olmuş ihaleyi yine dışardan bir firma almış. İhalede bir sorun var demiyorum. Zaten EKAP üzerinden resmi olarak yapılıyor. Fakat bizim esnaflarımız neden bu ihalelere girmiyorlar? Belediye olarak bu ihalelerimizi daha fazla duyuralım ve yerel esnafımızın bu ihalelere girmesini sağlayalım.” Başkan Gökhan da, “haklısınız bu konuda bir şeyler yapalım” diyor… Sanırım başka bir şey demeye gerek yok! 

Böylesi bir konu nasıl olur da her ay bir araya gelen belediye başkanı ve esnaf odaları toplantısında gündeme gelmez. Belediye başkanı gidip kapı kapı esnaf gezip, gelin ihalelerimize girin diyecek hali yok. Ama esnaf odaları başkanlarının kapı kapı gezip ihalelere girin demesi gerekiyor. Dahası sadece belediyenin değil şehirdeki tüm kurumların ihalelerini üyelerine duyurması gerekiyor. SMS atsın telefon, açsın söylesin bilemem ama esnafı bu işlerin içine soksun, bir araya getirsin. Zaten bilen EKAP’tan bakıp ihalelere giriyor bilmeyenlere Esnaf Odalarının öncülük etmesi gerekmiyor mu? 

Hep şikayet, hep bir talep olmaz ki üretmek, yeni şeyler söylemek gerek. 

Son söz; Maalesef yaptığımız eleştiriler kimi zaman şahsileştiriliyor. Herhangi bir kurumda ki müdürü, başkanı eleştirdiğimizde o şahsı değil, kurumun başında ki müdürü, başkanı eleştiriyoruz. Eleştirilerde özne ben değilim söylediklerim, ismime, resmime takılmayın söylediğime takılın. Unutmayın ki eleştiri, esasında, önemsemektir. Karşımızdakini ciddiye almaktır. Daha iyi olmasını istemektir… 

Yazıya ifade bırak !