Oturma alanları, mangal yerleri, yeşil alanları başta olmak üzere hem piknik yapılabilecek hem de denize girilebilecek bir tesise dönüşen Güzelyalı Piknik Alanı, sabah 10.00'dan gece 00.00'a kadar hizmet veriyor. Alanda WC, çocuk oyun alanları, duş allanabilecek yerler ve belediyenin işlettiği tek katlı küçük bir de kafe bulunuyor. 2017 yılında hizmete açılan tesisle ilgili, CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Bu alan 8600 metrekare, kullanılabilir yeşil alan da 7000 metrekare. Halka tamamen ücretsiz ve açık bir halde. Yeni açtık burayı ama muazzam bir ilgi var. Buranın bir özelliği de Çanakkale'nin en güzel denizi burada” ifadelerini kullanmıştı. Tesis oradaki kafeden elde edilen gelirle kendi kendine idare ediyor. Alan güvenlik kameraları ve güvenlik görevlilerince 7/24 kontrol altında. Güzelyalı’da ki kadar kapsamlı olmasa da 2018 yılında Dardanos’ta da benzer bir tesis yapıldı ve halkın hizmetine sunuldu, vatandaşlar bu tesislerden oldukça memnun.
Bu “güzellemeyi” neden mi yaptım, anlatayım.
2016 yılına gidelim. Bozcaada ve Gökçeada’nın bazı koylarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aynı CHP’li Çanakkale Belediyesinin yaptığı gibi düzenlemeler yaparak halkın hizmetine sunmak istedi. Her yıl yüzbinlerce insanı ağırlayan bu koylarda tuvalet yok, soyunma kabini yok, su alacağınız bir kafe yok, güvenlik ve kontrol hiçbir şey yok…
Vay efendim “koyları için idam fermanı” denilerek yaygara koparıldı. Kim tarafından? Adaları yazlık olarak kullanan “İstanbullular” tarafından. Oysa yapılmak istenen asgari insani koşulları sağlamaktı. Gelen tepkiler üzerine bakanlık geri adım attı ve proje rafa kalktı! Birçok konuda ısrarcı davranan bakanlığın bu konuda geri atmış olmasını da doğru bulmadığımı ayrıca belirtmek isterim. Oysa bu tepkileri asgari düzeye indirgemek oldukça kolay, yerel yönetimle iş birliği yapılarak en azından yerelde ki eleştirilerin önüne geçilebilir. Seçilmiş belediye başkanının meseleyi vatandaşa anlatması daha kolay olur. Belediyenin de tesislerin işletilmesinin bir yerinde rol alması sağlanarak, işletmeden elde edilecek kârın paylaşılması ve yereldeki belediyecilik hizmetlerinde kullanılmasına sanırım kimse itiraz etmez.
Benzer bir düzenleme Geyikli Papaz Plajında yapılmak isteniyor. CHP Milletvekili Özgür Ceylan ve il başkanları “Plajlar Ranta Kurban Edildi” diye yaygara koparıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil, benzer bir düzenlemeyi CHP’li Çanakkale Belediyesi yaptı, alkışladınız/alkışladık! Hani Çanakkale Halkı her şeyin en iyisine layıktı! Pahalı otellerde tatil yapma imkânı olmayan vatandaşların insani koşullarda denize girecekleri alanlar oluşturulmaya çalışılmasından neden rahatsızsınız?
Efendim Papaz plajı muhtarlık tarafından işletiliyormuş, işletme falan yok! Muhtarlık denize girenlerden 20 lira almaktan başka herhangi bir şey yapmıyor.
Turizm kentiyiz diyoruz, en güzel koylar, plajlar bizde diyoruz ama tablo ortada. Her kafadan bir ses çıkarken turizmci arkadaşların sessizliğini ise anlamak mümkün değil. Turizmci arkadaşların tek derdi otellerinde kalacak dışardan gelen turistler değilse çıkıp iki kelam etmek zorundalar.
***
Gündeme Dair Kısa Kısa Notlar…
Bu “Mütevazi” Anlayış Çanakkale Köprüsüne Gerek Yok Derdi!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bayramın hemen öncesi eşi Selvi hanımla mutfaktan bir fotoğraf paylaştı, birlikte patatesli börek yapıyorlar. Selvi hanım “annelerimiz gibi ev kıyafetiyle” Kemal Bey ise “iş kıyafetleriyle” oldukça “minnoş bir kare” değil mi…
Bu fotoğraf karesini herkesin gördüğünden daha farklı şekilde yorumlayınca sosyal medyada biraz linç yedim ama olsun. Sizlerle de paylaşmak isterim; “Yaşadığı mekanı, hayatını, konforunu imkanı olmasına rağmen iyileştirmeyen bir kimsenin memleketin konforu için yapabileceği şeyler de anca bu mutfak kadar olur. Bu “mütevazi” anlayış, Çanakkale Köprüsüne, 3. Havalimanına, Avrasya Tüneline gerek yok derdi. Meseleye siyasi açıdan değil sosyolojik açıdan bakınca benim penceremden görünen budur.”
Yanlışların Faturası Erdoğan’a Kesiliyor, Yükleyin Adamın Sırtına
Turizm Bakanlığı, “turist çekmek” için bir video yayınladı, tek kelime ile rezalet. “İşin sadece siyasi boyutunu düşününce geçtiğimiz gün yaşanan çizgi film hikayesi gibi, işin sadece ticari boyutunu düşünce “maskeli turizm” gibi iletişim krizlerinin yaşanmasına sebep olursunuz. Ajanslara çuvalla para yatırıp “hizmet satın almakla” olmuyor demek ki bu işler. Sorumlular dert etmesin ama nasıl olsa yanlışların faturası Erdoğan’a kesiliyor, yükleyin adamın sırtına yanlışlarınızı yükleyin!”
Bizde Özür Dilemek Yoktur, Helâllik İstemek Vardır
Cumhurbaşkanı Erdoğan teşkilatla bayramlaşma programında; “Kısıtlamalardan etkilenen esnaflarımızın bir kısmı ile turizm sektörümüze de bu zor dönemde ayakta kalabilmeleri için her türlü desteği vermenin gayreti içerisindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Helal etmiyoruz” diyenler sosyal medyada tepkilerini dile getirdiler. Hayatı, tepkileri sosyal medyadan ibaret zannedenlerin aksine ben de diyorum ki; “Bizde özür dilemek yoktur, helâllik istemek vardır. Böylesi daha samimidir, insanidir. Helallik bahsi siyaseten değil kalben yapılmıştır.”