Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Gözümüzün Önünde Günlük Hayata Dönüşen Bir Gelecek Başladı

Herhalde aşı bulunana kadar böyle gelgitler yaşayacağız. Yeni dalgalar gelirse, şimdiki kadar uzun olmasa da yeni karantina dönemleri yaşanabilir. Yani işimize sadece kaldığımız yerden devam etmek yetmeyecek, yeniden bir düzen kurmamız gerekecek. Üstelik sadece teknolojik anlamda değil, mesai saatleri, ofis değişikliği gibi temel konularda da bu düzeni kurmamız gerekecek. ... Görünen o ki virüsü yendiğimiz gün diye bir gün olmayacak. Artık gözümüzün önünde günlük hayata dönüşen bir gelecek başladı. Bizler bu geleceğe uymak zorundayız. Buna da alışacağız, neler yaşamadık ki…  Yapacak çok da bir şey yok… Bir an önce normale dönme zorunluluğu riskli kararlar almayı mecbur kılıyor. Türkiye dahil neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin kısıtlamaların 'kontrollü bir şekilde gevşetilmesi' dedikleri şey, sürü bağışıklığı sistemine kontrollü geçişten başka bir şey değil gerçekte. Bunu açıkça itiraf etmeleri bilinen nedenlerle mümkün değil. Daha hastalığı atlatanların bağışıklık kazanıp kazanmadıklarını, ne kadar süreyle bağışıklık kazandıklarını bile bilmiyoruz!  Korona günlük hayatımızı temellerinden değiştirdi. Ekonomi, çalışma hayatı, boş zaman, eğitim dahil bütün yaşam alanları değişti.  “Özgürlüğün Ne Kadar Önemli Bir Değer Olduğunu Öğrendik Karantina hayatta bizim için gerçekten önemli olanları görmemizi sağladı, “Özgürlüğün ne kadar önemli bir değer olduğunu öğrendik. Bir başka şey de evimizde ne kadar rahat, iş akışları ve günlük görevlerden kurtulmuş halde nasıl da stressiz olduğumuzu görmek oldu. Kısıtlı sokağa çıkma zamanlarımızda en önemli konulara öncelik vermeyi öğrendik. Tüm bunları karantina sonrası günler için de bir test gibi düşünebiliriz. Örneğin, bugün sadece bir kez evden çıkma hakkım varsa ve bugünün hayatımın son günü olduğunu varsayarsam en çok ne yapmak isterdim? İşte onu yapmalıyım!  Özel Hayattan Kaçmak İsteyenler İçin İş Her Zaman Bir Bahaneydi Uzaktan çalışma modeli birçok insanın ailenin ne demek olduğunu anlamasına vesile oldu. ... Çoğumuzun ailemizden ve çocuklarımızdan daha fazla iş arkadaşlarımızla zaman geçirdiği o gündelik rutin geride kaldı artık. Şimdi daha önce kaçmaya çalıştığımız gerçek bir özel hayatımız olduğunu fark ediyoruz. Ve bu özel hayat o kadar da kolay değil. Bütün zamanlarda, bütün yönetimlerde özel hayattan kaçmak isteyenler için iş her zaman bir bahaneydi. Pek çok sanatçı, mühendis, iş insanı, şoför ve vasıfsız işçi aynı şeyi yapıyordu, işinin arkasına gizleniyordu… Home Office Düzeninde “Biz Duygusu” Yok Uzaktan iş ve internet araçlarıyla toplantı yapmaya şaşırtıcı bir hızla ve sorunsuz uyum sağladık. Korona krizinden sonra da evden çalışma büyük bir olasılıkla tamamen ya da kısmen devam edecek. Ancak bu başarı, oldukça zor koşullarda evden çalıştığımız gerçeğinin üstünü örtmemeli. Herkes ergonomik olarak optimal ve sessiz bir çalışma ortamına sahip değil. ... Ama kendimizi iyi hissetmemizden ve üretkenliğimizden söz ederken, ortaklaşmanın sosyal anlamını ve bu etkileşimin yaratıcılığı desteklediğini unutmayalım. Home Office düzeninde “Biz duygusu” yok… 'Saçma Sapan' Tabir Edilen İşlerin Bitmesi, İşsizler Ordusunu Büyütecektir! Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve faydalı mesleklerin saygı görmesi, gereksiz görevlerin ciddi olarak gözden geçirilmesine yol açtı. 'Saçma sapan' işler olarak hor görülen meslekler, artık eskisinden de faydasız görünecektir. ... Öte yandan kısa vadede sağlık sebepleriyle, uzun vadedeyse tüm iş dünyasının artık faydalı mesleklere ve bireysel çalışmaya izin veren organizasyon yapılarına değer vermesi yüzünden dar alanda fiziksel yakınlık gerektiren meslek dallarına geri dönüş, sorun olmayı sürdürebilir. Elbette 'saçma sapan' tabir edilen işlerin bitmesi, işsizler ordusunu büyütecektir. Umudumuz ve dileğimiz, bu insanların bir an önce daha faydalı işler bulmaları…
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2020 - Perşembe

Gözümüzün Önünde Günlük Hayata Dönüşen Bir Gelecek Başladı

Herhalde aşı bulunana kadar böyle gelgitler yaşayacağız. Yeni dalgalar gelirse, şimdiki kadar uzun olmasa da yeni karantina dönemleri yaşanabilir. Yani işimize sadece kaldığımız yerden devam etmek yetmeyecek, yeniden bir düzen kurmamız gerekecek. Üstelik sadece teknolojik anlamda değil, mesai saatleri, ofis değişikliği gibi temel konularda da bu düzeni kurmamız gerekecek. ... Görünen o ki virüsü yendiğimiz gün diye bir gün olmayacak. Artık gözümüzün önünde günlük hayata dönüşen bir gelecek başladı. Bizler bu geleceğe uymak zorundayız. Buna da alışacağız, neler yaşamadık ki… 

Yapacak çok da bir şey yok… Bir an önce normale dönme zorunluluğu riskli kararlar almayı mecbur kılıyor. Türkiye dahil neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin kısıtlamaların 'kontrollü bir şekilde gevşetilmesi' dedikleri şey, sürü bağışıklığı sistemine kontrollü geçişten başka bir şey değil gerçekte. Bunu açıkça itiraf etmeleri bilinen nedenlerle mümkün değil. Daha hastalığı atlatanların bağışıklık kazanıp kazanmadıklarını, ne kadar süreyle bağışıklık kazandıklarını bile bilmiyoruz! 

Korona günlük hayatımızı temellerinden değiştirdi. Ekonomi, çalışma hayatı, boş zaman, eğitim dahil bütün yaşam alanları değişti. 

“Özgürlüğün Ne Kadar Önemli Bir Değer Olduğunu Öğrendik

Karantina hayatta bizim için gerçekten önemli olanları görmemizi sağladı, “Özgürlüğün ne kadar önemli bir değer olduğunu öğrendik. Bir başka şey de evimizde ne kadar rahat, iş akışları ve günlük görevlerden kurtulmuş halde nasıl da stressiz olduğumuzu görmek oldu. Kısıtlı sokağa çıkma zamanlarımızda en önemli konulara öncelik vermeyi öğrendik. Tüm bunları karantina sonrası günler için de bir test gibi düşünebiliriz. Örneğin, bugün sadece bir kez evden çıkma hakkım varsa ve bugünün hayatımın son günü olduğunu varsayarsam en çok ne yapmak isterdim? İşte onu yapmalıyım! 

Özel Hayattan Kaçmak İsteyenler İçin İş Her Zaman Bir Bahaneydi

Uzaktan çalışma modeli birçok insanın ailenin ne demek olduğunu anlamasına vesile oldu. ... Çoğumuzun ailemizden ve çocuklarımızdan daha fazla iş arkadaşlarımızla zaman geçirdiği o gündelik rutin geride kaldı artık. Şimdi daha önce kaçmaya çalıştığımız gerçek bir özel hayatımız olduğunu fark ediyoruz. Ve bu özel hayat o kadar da kolay değil. Bütün zamanlarda, bütün yönetimlerde özel hayattan kaçmak isteyenler için iş her zaman bir bahaneydi. Pek çok sanatçı, mühendis, iş insanı, şoför ve vasıfsız işçi aynı şeyi yapıyordu, işinin arkasına gizleniyordu…

Home Office Düzeninde “Biz Duygusu” Yok

Uzaktan iş ve internet araçlarıyla toplantı yapmaya şaşırtıcı bir hızla ve sorunsuz uyum sağladık. Korona krizinden sonra da evden çalışma büyük bir olasılıkla tamamen ya da kısmen devam edecek. Ancak bu başarı, oldukça zor koşullarda evden çalıştığımız gerçeğinin üstünü örtmemeli. Herkes ergonomik olarak optimal ve sessiz bir çalışma ortamına sahip değil. ... Ama kendimizi iyi hissetmemizden ve üretkenliğimizden söz ederken, ortaklaşmanın sosyal anlamını ve bu etkileşimin yaratıcılığı desteklediğini unutmayalım. Home Office düzeninde “Biz duygusu” yok…

'Saçma Sapan' Tabir Edilen İşlerin Bitmesi, İşsizler Ordusunu Büyütecektir!

Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve faydalı mesleklerin saygı görmesi, gereksiz görevlerin ciddi olarak gözden geçirilmesine yol açtı. 'Saçma sapan' işler olarak hor görülen meslekler, artık eskisinden de faydasız görünecektir. ... Öte yandan kısa vadede sağlık sebepleriyle, uzun vadedeyse tüm iş dünyasının artık faydalı mesleklere ve bireysel çalışmaya izin veren organizasyon yapılarına değer vermesi yüzünden dar alanda fiziksel yakınlık gerektiren meslek dallarına geri dönüş, sorun olmayı sürdürebilir. Elbette 'saçma sapan' tabir edilen işlerin bitmesi, işsizler ordusunu büyütecektir. Umudumuz ve dileğimiz, bu insanların bir an önce daha faydalı işler bulmaları…

Yazıya ifade bırak !