Eskilerin söylemiyle paranın pul olduğu dönemlerden geçiyoruz. “Kriz, miriz yok” söylemi yerini “enflasyonla topyekûn mücadeleye” bıraktı. Ekonomik krizle mücadele kâğıt üzerinde enflasyonu düşük gösterme çabalarıyla süre dursun, bugüne gelmemizde “hepimizin” payı var. Geride bıraktığımız seçim sürecinde adeta 90’lara yaşadık “kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum” diye vaatler veren parti liderlerine “yapmayın biz bu filmi daha önce gördük, sonu mutlu bitmedi” demedik itiraz etmedik. Sonuç “acı reçete…”
Altmış yıl evvel Menderes’in sloganıydı; “Her mahallede bir milyoner yaratmak.” Altmış yıllık zaman dilimi içinde özellikle son 20 yılda sahiden milyonerler yaratıldı. Yaratıldı da öte yakada harcayacağı kuruşun, liranın hesabını ince eleyip sık dokumak durumunda olan büyük çoğunluğun sayısı da giderek arttı. Büyük milyoner zenginliğin mutlu azınlığı ile devasa yoksulluğun mutsuz çoğunluğu...
Enflasyon, cari açık, stagflasyon gibi kavramlarla değil ama semt pazarlarının, marketlerin, bindiğimiz otobüsün, içtiğimiz suyun, kullandığımız elektriğin fiyatının artmasından konuşuyoruz ne zamandır yan yana geldiğimiz arkadaşlarla. Mutlu azınlığın dışında kalan milyonlarca insanımızın alım gücü o kadar düştü ki bir liranın hesabını yapar olduk. Çoğu evde ay sonunu getirebilmek için kredi kartı asgari tutarının ödendiği bir yaşam mücadelesi var.
Elbette düştüğümüz yerden kalkacağız başka çaremiz yok ama bugünleri unutmayalım. Çocuklarımıza “neden böyle” oldu sorusunun cevabını bir ders gibi anlatalım. Çabuk unutuyoruz, “geçmişi hatırlayamayanlar onu tekrar etmeye mahkûmdur.”
Bir şey daha var…
Aşırı Zengin İlkesiz Cahiller Çoğalırken
Bence günümüz dünyasının en büyük sorunlarından ve insanlık için en büyük tehditlerden biri de entelektüel ve kaliteli eğitim almış insanların artık zengin olma şansının kalmaması; buna karşın görgüsüz, niteliksiz ve seviyesiz tiplerin ilkesizce büyük servet sahibi olabilmesidir.
Entelektüel birikim sahibi kimseler eğitime, gelişime önem verip sosyal-kültürel birikim elde etmek için çabalar. Tüm bu süreçler içinde sadece para kazanmaya odaklanamaz ve temel ilkeleri ihlal edemediği için, belirli bir gelir seviyesinin üstüne çıkamaz ve çok zengin olamaz...
Dünyada sosyal adalet olsa, emek ve çabanın karşılığını almak yeterli olurdu ve kimsenin semirmesine fırsat vermemek gerekirdi. Ama bir tarafta tüm toplum adına karar verip yatırım yapacak aşırı zengin ilkesiz cahiller çoğalırken, entelektüellerin onların kölesi olması faciadır.
Maalesef dünya genelinde yaygın bir şekilde karşımıza çıkan görgüsüz ve entelektüel elitlikten yoksun aşırı zengin tayfa, her an sansürsüz görünürlük ve para merkezli modern çağın imkanlarının yan etkisi olmanın yanında, orantısız fırsat eşitliği istismarının da apaçık örneğidir.