Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Edebi Metinler, Nietzsche’nin Bengidönüşü ve Yeni Yıla Cesur Bir Bakış

Yeni yılın arifesinde, sokaklar ışıl ışıl, insanlar heyecan içinde, içimizde ise taptaze bir umut filizleniyor. Ancak bu umudun kaynağı ne? Takvimin bir yaprağını daha koparmanın sevinci mi, yoksa her yıl aynı döngüyü tekrar etmenin verdiği yanıltıcı huzur mu? Birçok kişi için yeni yıl, dertlerden ve yüklerden kurtulmanın, yeni bir başlangıç yapmanın sembolü. Ancak hayat, temennilerle değil, gerçeklerle şekillenir. 1 Ocak sabahı uyandığımızda sihirli bir el değmiş gibi sorunlarımız çözülmeyecek. Fırsatlar kendiliğinden artmayacak. Yine de bu, umutsuzluğa kapılmamız gerektiği anlamına gelmez. Çünkü her sabah, hayatımızın yeni yılı olabilir. Yılın başlangıcını belirleyen sadece takvimler değil, bizim aldığımız kararlar ve cesaretimizdir. Friedrich Nietzsche’nin “ebedi dönüş” (bengidönüş) kavramı, bu yıllık döngüye farklı bir perspektif sunar. Ona göre yaşadığımız her an, her duygu, her karar, sonsuz kere tekrar edecektir. Bu düşünceyi kavradığımızda, yeni bir yılın heyecanı farklı bir anlam kazanır: Eğer bu yıl da aynı hataları yapacak, aynı sıradanlıkta bir hayat süreceksek, bu döngüye gerçekten değer mi? Ebedi dönüş, bir kutlama değil, bir yüzleşme fırsatıdır. Her yeni yıl, aynada kendimize bakma ve hayatımızın gidişatını sorgulama anıdır. Eğer bugüne kadar yaptığımız seçimlerden, yaşadığımız hayattan memnunsak, döngüyü yeniden yaşamaya razı olabiliriz. Ama değilsek, bir değişim zamanı gelmiş demektir. Yeni bir yılı anlamlı kılmak, takvim yapraklarını değil, hayatımızın yapraklarını değiştirmekle mümkündür. Bu, cesaret ister. Çünkü değişim, bedel ödemeyi gerektirir. Hangi gün, hangi saat yeni bir başlangıç yapmaya karar verirsek verelim, o kararın ardında çaba, emek ve fedakârlık vardır. Nietzsche’nin dediği gibi, trajik ama yaratıcı bir cesaretle yaşamımıza öyle bir anlam katmalıyız ki, aynı hayatı tekrar yaşamayı göze alabilelim. Bu yıl, geçmişin sıkıcı tekrarlarına bir son verelim. Hatalarımızı kabul edelim, korkularımızla yüzleşelim ve tutkularımızı gerçekleştirelim. Takvimlerdeki 365 gün, bize bu dönüşüm için 365 farklı fırsat sunuyor. Önemli olan, hangi günü seçtiğimiz değil, seçtiğimiz günde gerçekten bir değişim başlatabilmemizdir. Yeni yıl, bembeyaz bir sayfa değil. Üzerine defalarca yazılmış, silinmiş, kırışmış bir yapraktır. Ancak bu yıl, o yaprağın tam ortasına en derin gerçeğimizi yazabiliriz. Her hatamızı, her mutluluğumuzu, her acımızı bir sanat eserine dönüştürmek bizim elimizde. Ebedi dönüş fikri bir tehdit değil, bir meydan okumadır. Hayatımızın her anında, “Bu döngüye değer miydi?” sorusunu sormak ve “Evet!” diyebilmek, bizi özgürleştirir. Eğer diyemiyorsak, şimdi değişim zamanı. 2025, tekrar eden bir döngünün değil, cesur bir dönüşümün yılı olsun. Hayatın sahnesinde yeni bir perde açarken, her alkışı hak eden bir oyuncu olmayı deneyelim. Çünkü her başlangıç, kendi ellerimizle şekillendirdiğimiz bir geleceğin kapısını aralar.
Ekleme Tarihi: 31 Aralık 2024 - Salı

Edebi Metinler, Nietzsche’nin Bengidönüşü ve Yeni Yıla Cesur Bir Bakış

Yeni yılın arifesinde, sokaklar ışıl ışıl, insanlar heyecan içinde, içimizde ise taptaze bir umut filizleniyor. Ancak bu umudun kaynağı ne? Takvimin bir yaprağını daha koparmanın sevinci mi, yoksa her yıl aynı döngüyü tekrar etmenin verdiği yanıltıcı huzur mu?

Birçok kişi için yeni yıl, dertlerden ve yüklerden kurtulmanın, yeni bir başlangıç yapmanın sembolü. Ancak hayat, temennilerle değil, gerçeklerle şekillenir. 1 Ocak sabahı uyandığımızda sihirli bir el değmiş gibi sorunlarımız çözülmeyecek. Fırsatlar kendiliğinden artmayacak. Yine de bu, umutsuzluğa kapılmamız gerektiği anlamına gelmez. Çünkü her sabah, hayatımızın yeni yılı olabilir. Yılın başlangıcını belirleyen sadece takvimler değil, bizim aldığımız kararlar ve cesaretimizdir.

Friedrich Nietzsche’nin “ebedi dönüş” (bengidönüş) kavramı, bu yıllık döngüye farklı bir perspektif sunar. Ona göre yaşadığımız her an, her duygu, her karar, sonsuz kere tekrar edecektir. Bu düşünceyi kavradığımızda, yeni bir yılın heyecanı farklı bir anlam kazanır: Eğer bu yıl da aynı hataları yapacak, aynı sıradanlıkta bir hayat süreceksek, bu döngüye gerçekten değer mi?

Ebedi dönüş, bir kutlama değil, bir yüzleşme fırsatıdır. Her yeni yıl, aynada kendimize bakma ve hayatımızın gidişatını sorgulama anıdır. Eğer bugüne kadar yaptığımız seçimlerden, yaşadığımız hayattan memnunsak, döngüyü yeniden yaşamaya razı olabiliriz. Ama değilsek, bir değişim zamanı gelmiş demektir.

Yeni bir yılı anlamlı kılmak, takvim yapraklarını değil, hayatımızın yapraklarını değiştirmekle mümkündür. Bu, cesaret ister. Çünkü değişim, bedel ödemeyi gerektirir. Hangi gün, hangi saat yeni bir başlangıç yapmaya karar verirsek verelim, o kararın ardında çaba, emek ve fedakârlık vardır. Nietzsche’nin dediği gibi, trajik ama yaratıcı bir cesaretle yaşamımıza öyle bir anlam katmalıyız ki, aynı hayatı tekrar yaşamayı göze alabilelim.

Bu yıl, geçmişin sıkıcı tekrarlarına bir son verelim. Hatalarımızı kabul edelim, korkularımızla yüzleşelim ve tutkularımızı gerçekleştirelim. Takvimlerdeki 365 gün, bize bu dönüşüm için 365 farklı fırsat sunuyor. Önemli olan, hangi günü seçtiğimiz değil, seçtiğimiz günde gerçekten bir değişim başlatabilmemizdir.

Yeni yıl, bembeyaz bir sayfa değil. Üzerine defalarca yazılmış, silinmiş, kırışmış bir yapraktır. Ancak bu yıl, o yaprağın tam ortasına en derin gerçeğimizi yazabiliriz. Her hatamızı, her mutluluğumuzu, her acımızı bir sanat eserine dönüştürmek bizim elimizde.

Ebedi dönüş fikri bir tehdit değil, bir meydan okumadır. Hayatımızın her anında, “Bu döngüye değer miydi?” sorusunu sormak ve “Evet!” diyebilmek, bizi özgürleştirir. Eğer diyemiyorsak, şimdi değişim zamanı.

2025, tekrar eden bir döngünün değil, cesur bir dönüşümün yılı olsun. Hayatın sahnesinde yeni bir perde açarken, her alkışı hak eden bir oyuncu olmayı deneyelim. Çünkü her başlangıç, kendi ellerimizle şekillendirdiğimiz bir geleceğin kapısını aralar.

Yazıya ifade bırak !