CHP’de Çanakkale Belediye başkanı adayı olma yolunda önemli çıkışlar yapan ve neredeyse haftada bir toplantı yaparak “adalet, değişim, artık yeter, bu düzen değişecek”gibi sloganlar atan Ömer Faruk Mutan, yapılan ön seçim sonrası kazanamadı. Sözüm ona bu süreçteki “ilkeli muhalefetine”31 Mart’tan sonra devam edeceğini açıkladı. Ön seçime kadar kavgada bile söyleyemeyecek lafları Ülgür Gökhan ve merkez ilçe başkanı Ali Uyanık için eden Mutan’a ne oldu da bir anda susma kararı aldı? “Seçimi kaybetti hatta ciddi bir farkla kaybetti de ondan susma kararı aldı, demokratik olgunluk gösterdi”diyenlerdenseniz çok iyi niyetli olduğunuzu söylemeyleyim. Hayır, Mutan’ın susmasının sebebi tamamen iklimle alakalı, Mutan daha fazla konuşursa bir ihraç süreci yaşayacağını hatta daha fazla zarar göreceğini gördü ve susma kararı aldı. Oysa Mutan çıkışlarında toplumsal faydayı savunuyor ve sistemin değişmesi gerektiğini “haykırıyordu”ama ne oldu kişisel fayda toplumsal faydanın önüne geçti. Mutan’ı neden anlattım, aslında CHP’li seçmenin aynısı Mutan! Öyle olmasa Çanakkale’de Ülgür Gökhan yapılan ön seçim sandığından çıkabilir miydi? Sokağa çıktığınızda Ülgür Gökhan’a ağız dolusu küfürler eden CHP’liler bugün Gökhan’ın gözüne girebilmek için kırk takla atıyorlar, şahitliğimizdir! Yani kimse toplumun faydasını düşünmüyor, herkes kişisel fayda peşinde, herkes kendini kurtarmanın peşinde… Toplum adına rahatsızlıklarını dile getirenler ise oklar kendisine dönünce işte Mutan örneğinde olduğu gibi geri vites yapıyor! “Üçümüzü toplasan bir Ülgür Gökhan etmiyor” gibi laflar ediyor!
Bunu gören Ülgür Gökhan da mesajı bu kanaldan veriyor… “Derman belediyeciliği”diyor, yani; imar tadilatı, ruhsat problemi gibi kişisel sorunların çözümü için gel ama şehre dair otopark, ulaşım, trafik, çarpık kentleşme, alt yapı-üst yapı gibi sorunlarla gelme! Yani kişisel faydan için kapım açık ama toplumsal meseleler için bana gelme diyor, derdin Çanakkale ise kapıma gelme diyor! Böylelikle Ülgür Gökhan 16 yıldır yaptığı gibi satın alıyor…. Çok sevdiğim sözdür; “Hepimizi satın almışlar, hem de kendi paramızla…”İşte Ülgür Gökhan da aynen böyle yapıyor. [Bu arada yerel basına da zarf atıyor Ülgür Gökhan… Sıkıntıdasınız, sizi göreceğim diyor! Her ay belediyenin kasasından 15’er bin lira verdiği 3 gazete dışında diğer gazetelere de gelin girin kanatlarım altına diyor açıkça rüşvet teklif ediyor, daha önceki seçim dönemlerinde yaptığı gibi… Telefonlar açılıyor, araya adamlar giriyor, şükür sadece bana telefon edemediler, pazarlık masasına davet bile edemediler gurur duydum kendimle, hamdolsun!]
Ön seçim sonrası yaptığı ilk toplantıda Ülgür Gökhan 31 Mart’ta yapılacak yerel seçime dair vizyonunu da bu minvalde ortaya koyuyor ve diyor ki;“Kentteki yaşam tarzının bozulmaması. Yani kardeşlik, barış havasının bozulmaması, insanların özgürlük, refah duygularını yaşaması için çaba göstermek. Alt ve üstyapıları yapmaya çalıştık ama dediğim gibi buradaki temel unsur, insanların bu kentte yaşama sevincini sağlamış olmak. İnsanları burada güven içerisinde hissettirmeye çalıştık. Onun için bir kez daha aday oldum.”
Bakın Çanakkale’nin elli tane sorunu var fakat Gökhan bunların çözümüne dair bir söz söylemek yerine çiçek, böcek siyaset yapıyor. Açıkçası sorunların çözümüne dair söyleyeceği bir şeyi de yok mevcut tabloya bakıldığında böyle bir talepte yok! 2014 seçimlerindeki kitapçığına bakın orada yapacağım dediği projelerden kaç tanesini yapmış?
Ne diyelim bu konuda söylenecek söz yok hadi biraz felsefe yapalım….
Acaba yöneticiler iyi ve dürüst olunca mı toplum sağlıklı ve iyi olur, yoksa halk iyi ve dürüst olunca mı yöneticiler adil ve ehliyetli olur? Bu sorunun cevabı yönetici halka göre, halk da yöneticilerine göre olur. Her ikisi de birbirini olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilir. İnsanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilirler, kendileri iyi olurlarsa yöneticileri de iyi olur, kötü olurlarsa yöneticiler de kötü olur. Zira yöneticiler halkın içinden çıkarlar ve onların bir parçasıdırlar…