27 Mayıs 1960 darbesinde bir kayıbı da Çanakkale yaşadı. Kimdi o isim Çanakkale milletvekili Fatin Rüştü Zorlu. Zorlu siyasal yaşama, 1954 genel seçimlerinde Demokrat Parti (DP) listesinden Çanakkale Milletvekili seçilerek girdi. 1957’de yine Demokrat partiden yine Çanakkale’den milletvekili seçildi. Zorlu, Adnan Menderes hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı (1954-56), Devlet Bakanlığı (1957) ve Dışişleri Bakanlığı (1957-60) görevlerinde bulundu. Bakan olarak Menderes hükümetlerinin en güçlü üyelerinden birisiydi. Bakan olarak; NATO’ya bağlılığa dayanmakla birlikte, Türkiye'nin Amerika'ya fazla bağımlı, Ortadoğu ve üçüncü dünya ülkelerine sırt çeviren bir dış politika gütmesinde başlıca rolü oynadı. Beş yıl süren bakanlığı ve altı yıl süren milletvekilliği görevi 27 Mayıs 1960 İhtilâlinde sona erdi. İhtilâlden sonra Yassıada’da kurulun Yüksek Adalet Divanında yargılanarak, Başbakan Adnan Menderes ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’la birlikte idama mahkûm oldu ve her üçünün de cezası İmralı’da yerine getirildi. Cenazesi, ölümlerinden yirmi dokuz yıl sonra, 17 Eylül 1990’da İmralı Adası’ndaki mezarından alınarak İstanbul’da yaptırılan Anıtmezar'a nakledildi.
Çanakkale’de Zorlu’nun görünür şekilde adı hiç bir yerde yok. Bu durumu bir vefasızlık olarak da yorumlayabiliriz.24.Dönem AK Parti Milletvekili İsmail Kaşdemir yeni devlet hastanesine Fatin Rüştü Zorlu’nun adını vereceklerini duyurmuştu fakat “kısmet” olmadı. AK Parti İl Başkanı Gültekin Yıldız, Milli Eğitim Müdürlüğünü ziyaretinde Zorlu’nun adının bir okulda yaşatılmasını önermişti “kısmet” olmadı. Zorlu’ya dair belki de tek hatıra 26. Dönem milletvekili Ayhan Gider’inçalışma ofisinde bulunuyor, o da duvarda çerçeveli fotoğraf.
Umarım ve dilerim Çanakkale’de Fatin Rüştü Zorlu’nun görünür bir yerde adı yaşatılır ve Çanakkale, vekiline vefasını gösterir. Hastaneye, okula “kısmet” olmadı hadi bir öneri benden gelsin. Belki GESTAŞgemilerden birisine Zorlu’nun adını verir, hatta o geminin bazı bölümlerine Fatin Rüştü Zorlu ile ilgili bilgilendirmelerde asar karınca kararınca bir şeyler yapmış olur.
Son olarak darbeye dair içimizi sızlatan bir anektodla bitirmek isterim; “Menderes idam edilmişti. Birkaç gün sonra bir polis geldi, evinin kapısına idam kararının bir örneğini astılar. İdam sehpasında Menderes’in boynuna asılan kararın bir sureti kapısında bir hafta asılı durdu. Sonra bir görevli daha geldi. Kapıyı Berin Hanım açtı. Bu kez idam ipinin parasını istiyorlardı. Sadece ipin parası istenmiyordu. Menderes’i asan celladın parası, idam ipinin parası, kefen parası, bir de yediği yemeğin parası. Darbeciler cömertlik yapıp sehpanın parasını istememişti. Menderes’in ailesi, cellat parası olarak 150 lira ödedi. Kefen parası, ip parası, yemeğin parası kuruşu kuruşuna tahsil edildi. Darbe böyleydi işte. Hem asar hem de astığı ipin parasını senden isterdi.”