Çanakkale Barosu şehrimizi ve ülkemizi ilgilendiren hemen her konuda fikir beyan ediyor. Yeri geliyor yapılan eylemlerde en ön safta yerini alıyor. Bu durum baro içindeki bir çok avukat tarafından, “Baro işini yapsın, avukatları ilgilendiren bir meslek kuruluşu olduğunu unutmasın, enerjisini avukatlar için harcasın” denilerek eleştiriliyor. Katılırsınız, katılmazsınız konumuz bu da değil zaten. Çanakkale Barosuna ve başkanına yazının sonunda bir soru soracağım...
Konumuz İstanbul Barosuna kayıtlı DHKP-C'li olduğu iddia edilen ve tutuklu bulunan Avukat Ebru Timtik’in örgütün talimatıyla ölüm orucuna girmesi ve 238 gün sonra hayatını kaybetmesi. Timtik’in cenazesinin İstanbul Barosu önünden anma töreni ile kaldırıldı! Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin ardından gözaltına alınarak tutuklanan avukat Timtik’in İstanbul Barosu önünde anılması tepki aldı.
Bu tepkilerden en sert olanı ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından da dile getirildi. Soylu, İstanbul Barosunun bu konuda gösterdiği tavrı “Savcı Şehit Selim Kiraz'ı şehit eden, bu ülkeyi huzursuz etmeye çalışan, jandarmamızın dağda fellik fellik arayıp etkisiz hale getirdiği DHKP-C terör örgütü mensuplarının fotoğrafını bugün İstanbul Barosu'na asanların, bu milletin değerleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu buradan net bir şekilde söylüyorum. Şahsım adına da onlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağım. Yazıklar olsun.” diyerek eleştirdi.
Sosyal medyada konuyla ilgili binlerce paylaşım var. Siyasi partile de konuyla ilgili taraflarını açıkça ifade ettiler. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel; Timtik'in yaşamını yitirmesinden büyük üzüntü duyduğunu belirterek. “21'inci yüzyılda ölüm oruçlarında sanatçılarını, avukatlarını kaybeden bir ülke olmanın utanç yaftası hepimizin boynunda asılı duruyor.” ifadelerini kullanırken.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?” diye sorarak; Savcımız M. Selim Kiraz'ın DHKP-C tarafından şehit edilmesinden sonra Türkiye sorumlusu ile aynı bölmede yakalanan ve cezaevinde kendi tercih ettiği eylemle ölen kişinin posteri İst Barosu binasında! Yazıklar olsun. Bu baro yöneticileriyle “nisbi temsil” ile yan yana olunur mu!? İst Barosu gibi çok sayıda CHP'li yöneticinin de örgüt üyeliğinden mahkum bir isme bu denli, adeta kurumsal bir duruşla sahip çıkması milli güvenlik meselesidir. CHP iktidar olsa ölen DHKP-C'li için tören mi düzenleyecek! Heykelini mi dikecek!? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?” diyerek tepkisini ortaya koydu.
Şimdi gelelim Çanakkale Barosu kısmına. Çanakkale Barosu ve Sayın Başkanı çiçek böcek konularında açıklama yapmak, taraf olmak, ön saflarda fotoğraf vermek kolay. Bakın bir “meslektaşınız” hayatını kaybetti, ne diyorsunuz bu konuda siz de çıkın görüşünüzü beyan edin. İstanbul Barosu gibi mi düşünüyorsunuz? Eğer öyle düşünüyorsanız asın Timtik’in bir fotoğrafını baronun balkonundan aşağı, çıkın Cumhuriyet Meydanına alkışlara anın meslektaşınızı. Eğer öyle düşünmüyorsanız da çıkın deyin ki, “savcımızı şehit edenlerle iş tutanları, terör örgütlerinin talimatlarıyla açlık grevine girerek, örgüte avukat cübbesi altında maşalık yapanları tarih affetmeyecek, biz de affetmiyoruz...” hadi çıkın bir şeyler diyin...
Evet Sayın Başkan asıl marifet zor zamanda konuşmaktır, yazmaktır... Hadi sizi görelim! Eğer bugün konuşmaz iseniz bir daha mesleğiniz ilgilendiren teknik konular haricinde konuşmayın. Aksi samimiyetsizlik olur, aksi korkaklık olur, aksi iki yüzlülük olur!
Nasıldı o şarkı; “konuşsana bir tanem neden susuyorsun, susmak neyi halleder, neden anlatmıyorsun!”