Çarşı, pazar, marketlerde hızla yükselen gıda fiyatları mutfaktaki yangını deyim yerindeyse harladı. İşte böyle bir ortamda tarımsal üretimin son tüketiciye ulaşmasında değer zincirinin belki de en kritik halkalarından birisi gıda perakendeciliği olarak öne çıkıyor. Tabii gıda perakendeciliği deyince aklınıza bakkal, kasap ya da manav gelmesin. Zira mahallelerin vazgeçilmez üçlüsü yerini başka üçlülere bıraktı artık. A101’in şube sayısı 10 bini aştı, BİM’in 8 bin 500’ü aşkın şubesi var, ŞOK’un şube sayısı 8 bini geçti, Migros’un Şube Sayısı 3 bini geçti.
Konuyla ilgili olarak aldığım bazı notları paylaşarak çerez tadında bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Organize perakendeciliğin, geleneksel perakendeciliğin aleyhine yarattığı ezici etkinin herkes farkında Türkiye bu sorunları yıllardır konuşuyor ve “ha çıktı ha çıkacak” denilen ve artık yılan hikâyesine dönen bir hal yasası ve perakende yasası gerçeğiyle de yıllardır yatıp kalkıyor. Fakat henüz bir düzenleme yapılmadı eğer bir düzenleme yapılacaksa en başta yapılması gereken hal sayılarının ya azaltılıp ya da merkezi koordinasyonla borsa işlevi görecek şekilde daha fonksiyonel ve etkin hale getirilmesi olmalıdır.
Neden mi işte cevabı;
Pazarcı Fiyatını Zincir Marketlere Göre Belirliyor
Zincir marketlerin yaş meyve ve sebze fiyatlarındaki etkisi sadece organize perakendecilik tarafıyla sınırlı değil. Aslında zincir marketlerde belirlenen/oluşan fiyatlar semt pazarları açısından da tavan fiyat olarak algılanıyor. Genel itibariyle semt pazarlarındaki fiyatların market fiyatlarından daha makul olduğu zaten biliniyor. Ama orada da şöyle bir algı ve anlayış hâkim. Örneğin semt pazarında bir satıcı, tezgahtaki ürününü 3 TL'ye satarak kar edebilecekken, aynı ürünün marketteki fiyatının 5 TL olduğunu bildiği için satış fiyatını 4 TL olarak belirleyebiliyor. Baktığınızda marketlerden ucuz ama aslında daha da ucuz olabilmesinin önündeki faktör yine marketlerdeki fiyat seyri.
Fiyat Artışlarının Nedenlerini Başka Yerlerde de Aramak Gerekiyor
Meyve ve sebze üreticilerinin para kazanamadığı ve ürünlerini maliyetine bile satamadığı şikayetlerinin yükseldiği günümüzde fiyat artışlarının nedenlerini üreticiler dışında aramak gerekecektir. Bu açıdan bakıldığında üreticiden tüketiciye giden süreçte fiyatlar üzerinde birinci sırada etkili olan ve zorunlu olarak katlanılan birtakım maliyetlerin, diğer bir ifade ile lojistik maliyetlerin fiyat artışlarında etkisinin analiz edilme gereği vardır.
Gümrük ve Ticaret Dünyası Dergisi’nde yayımlanan “Yaş Meyve ve Sebze Sektöründe Lojistik Maliyetlerin Fiyatlara Etkisi” başlıklı makalede yer verilen ve üreticiden tüketiciye giden yolda karşılaşılan maliyetlerin 1 kg ürün üzerindeki etkilerini gösteren çalışmada; Antalya ilinde üretilen limonun Ankara Toptancı halinde faaliyet gösteren tüccar tarafından üreticisinden, dalından 2,50 TL’ye satın alınan yatak limon, tedarik zincirinde karşılaştığı lojistik maliyetler sonucunda 7,24 TL’ye markete ulaşmakta ve market maliyeti diyebileceğimiz bu fiyata yine piyasa durumuna göre belirlenecek kar payı (En az %10 kar payı) eklendiği takdirde ürün ortalama 7,96 TL bedelle tüketiciye sunulabilmektedir. Örnek çalışmadan da görüleceği gibi gıda fiyatlarının oluşumunda etkili olan lojistik maliyetler azaltılmadıkça yaş sebze ve meyve fiyatları ve buna bağlı gıda fiyatlarındaki artışların önüne geçilebilmesi de kolay olmayacaktır. Bu bağlamda karayolu taşımacılığında ciddi maliyet oluşturan köprü ve otoyollardan alınan ücretlerin, gıda taşıması yapanlar için, örneğin yüzde 50 indirimli ödenmesi sağlanmalı ve gıda taşımacılığı yapanlara indirimli mazot satışı yapılmalıdır.
Son olarak tüketicilerin neden zincir marketleri tercih ettiğine dair yapılan bir anketten dikkatimi çeken bölümleri paylaşarak bitirmek isterim.
- Toplumun yüzde 56’sı yürüme mesafesinde olmayan marketten alışveriş yapmayı tercih etmeyeceğini belirtiyor. Toplumun yarısı yürüme mesafesinde bir zincir market yoksa tüm ihtiyaçlarını manav, büfe gibi yerlerden karşılayamayacağını söylüyor.
- Her 10 kişiden 8’i piyasaya yeni çıkan ürünlerle zincir marketlerde karşılaştığını söylüyor. Toplumun büyük çoğunluğu alışveriş yaptığı yerdeki ürün çeşitliliğinin önemli olduğunu düşünüyor. Her 10 kişiden 7’si zincir marketlerin kısıtlı zaman için getirdiği gıda dışı ürünlerden satın aldığı görülüyor ve bu ürünlerin marketlerde satılmasını istiyor.
- Her 10 kişiden 8’i zincir marketlerin bakkallara göre daha ucuz olduğunu düşünüyor. Toplumun büyük çoğunluğu promosyonlu ürünlerin bütçesi için önemli olduğunu düşünüyor. Her 4 kişiden 3’ü bir ürün alırken promosyonlu ürünleri tercih ettiğini söylüyor.
- Toplumun büyük çoğunluğu zincir marketlerin daha hijyenik olduğunu, zincir marketlerde çalışanların kişisel hijyene daha çok dikkat ettiğini ve zincir marketlerin aldığı önlemlerle gıda ve ürün güvenliğine daha çok dikkat ettiğini düşünüyor. Toplumun büyük çoğunluğu zincir marketlerin kurumlar tarafından daha çok denetlendiğini düşünüyor. Toplumun büyük çoğunluğu çocukların sigaraya erişiminin bakkal ve büfelerde daha kolay olduğunu düşünüyor.
- Toplumun büyük çoğunluğu üreticilerin zincir marketler sayesinde ürünlerini Türkiye’nin her yerine ulaştırabildiğini düşünüyor. Her 4 kişiden 3’ü zincir marketlerin gençlerin istihdamlarında önemli bir rol oynadığını düşünüyor. Toplumun 10’da 8’i zincir marketlerin ülke ekonomisine daha çok katkı sağladığını düşünüyor. Bakkallar en düşük oranda ülke ekonomisine katkı sağladığı düşünülen iş yeri olarak görülüyor.
- Emekliler diğer meslek gruplarına göre çok daha yüksek oranda mahalle bakkalı ve marketiyle daha insani ilişkiler kurabildiğini söylerken ev kadınları, işsizler ve öğrenciler daha düşük oranda ilişki kurduğunu söylüyor. Türkiye genelinde her 4 kişiden 3’ü bakkalların modern yöntemler kullanarak kendilerine olan talebi arttırabileceğini düşünüyor. Toplumun büyük çoğunluğu bakkalların mahallenin kültürel dokusunun bir parçası olduğunu düşünüyor.