Yaptığı iyilikten dolayı pişman olmuş çok insan gördüm, görüyorum özellikle son dönemde...Denizlerin kirlendiği bir gerçek olsa da, kural belli: Balık bilmezse, Halik bilir diyorum. Mesleğime de bu yönüyle bakıyor ve elimde tuttuğum kalemin, Allahın bana vermiş olduğu en büyük nimetlerden birisi olduğunu bilerek karşılığını beklemeden iyilikte bulunmaya çalışıyorum. Ölümlü olduğumu unutmadan iyiliğin peşinde adeta koşuyorum. Koşarken ayağın hiç mi takılmadı diye soruyorsan, takılıyor ama düşmüyorum, bu da iyilerin duasından olsa gerek. Çelmeyi takmak isteyenler farklı farklı kişiler oluyor, bugün çelme takmaya çalışan şehrin belediye başkanı Ülgür Gökhandı. Savcılığa daha önce yaptığı gibi şikayette bulunmuş; “Ben Keremden Şikayetçiyim” diye. Gittim bu sabah, daha önce 13 defa gittiğim gibi. Bu arada hiç unutmam ilk defa adliyeye ifade vermek için gittiğim günü, bismillah dedim, Allahım sen yardım et diyerek girmiştim kapıdan, kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibiydi. Sonraki seferlerde heyecan azaldı, artık adliyeye gitmek bir külfet olarak gelmeye başladı, çünkü çağrılma sebebim hep aynıydı, 13 defada fikrimi söylediğim için şikayet edilmiştim. Yanlışa yanlış dediğim için şikayet etmişlerdi. Şikayet edenlerin tamamı, karşı mahallenin insanlarıydı. Özgür basını savunan, sözüm ona demokrat kimselerdi. Bugüne kadar şikayet edenlerden en demokratı sanırım Ülgür Gökhan olsa gerek! Basın özgür olmalı diyerek, Can Dündara ödüller veren Ülgür Gökhan hoşuna gitmeyen şeyleri söylediğim için 5 ay içinde ikinci defa hakkımda şikayetçi oluyor. Bunu nasıl izah edecek? Şikayete konu yazılarım, haberlerimde Gökhanın şahsına ya da ailesine hakaret yok, küfür yok eee neden şikayet ediyor? Gökhan adeta, “Kerem benim yanlışlarımı yüzüme tokat gibi vuruyor, ben bundan rahatsızım” diyerek tutuyor adliyenin yolunu…Menfaati olan Can Dündara basın özgür olmalıdır diyerek ödül veren çakma demokrat, Kerem İriçi fikrini söylediği için mahkemeye veriyor, daha ne diyeyim?