Kerem İriç
Köşe Yazarı
Kerem İriç
 

Bu Oda Hiç mi İyi Bir Şey Yapmıyor?

Şubat başında İstanbul’da düzenlenen 25’inci EMITT Turizm fuarına Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO)’da katıldı. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör ve yönetim kurulu üyeleri tam kadro fuarın ilk gününden son dakikasına kadar stantlarının başında durarak ilçelerini tanıttılar. Başkan Güngör; “Kentimize gelen yerli turist sayısının artışına katkı sağlamak amacıyla EMITT Turizm Fuarı’nda Manavgat-Side destinasyonunu tanıttık. Hedefimiz 1 turist daha fazla gelmesine katkı sağlamak.”  “Bize ne Manavgat’tan be kardeşim…” dediğinizi duyar gibiyim. Elinde turizmden başka pazarlayabileceği bir şey olmayan Manavgat “1 turist daha fazla gelmesine katkı sağlamak” amacıyla çalışırken Çanakkale gibi onlarca kıymeti bulunan şehir için bizimkiler (Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası) ne yaptı? Fuara misafir gibi katıldılar bir saatte elli tane fotoğraf çekildiler. Sonra “ÇTSO Yönetim Kurulu EMİTT Fuarını Ziyaret Etti” diyerek fotoğrafları servis ettiler.  Fuar sonrası, Yunanistan Ticaret Müşavirini ziyaret ederek çaylarını içip fotoğrafını veren ekip çok yoruldukları için akşamın yorgunluğunu Ekrem İmamoğlu’nun da müdavimi olduğu İstanbul Boğazına adeta içinde yer alan A++ restoranlarından biri olan Mürver Restoranda attılar. Senin benim öyle kolay kolay gidebileceğimiz bir mekân değil. Ama bir gün ÇTSO yönetim kurulu üyesi olursak gideriz…  Çünkü ÇTSO Başkanı odanın bütçesinin böyle kalemlerde harcanmasında bir beis görmüyor. Öyle ki 200 bin liraya mal olan ve sadece 8 Ticaret Odasının katıldığı “Kıbrıs kaynaşma programı” için “Oda üyeleri aidatlarını ödeyemiyorken odanın 200 bin lirası neden çarçur ediliyor” eleştirilerine; “Biz Kıbrıs’a gezmeye gitmedik, oraya kaynaşmaya, tanışmaya gittik. Gittik, gezdik, yedik, içtik hepsinin günahı vebali Yönetim Kurulu Başkanı olarak bende. Bunun hesabını vereceksem de ben veririm. Ama şuna inanıyorum; hiçbir şekilde bir daha olsa gene giderim” demişti.  “Yunanistan Ticaret Müşavirini ziyaret etmişler işte kardeşim sana da yaranılmıyor” diyenleriniz olacaktır. Ben de derim ki ÇTSO ziyaretleriyle meşhur bir odadır bakın geçtiğimiz hafta da Bulgaristan/Sofya’ya tam kadro adeta çıkarma yaptılar. Sofya Ticaret Müşavirleriyle fotoğrafları verdiler ve “ticaretimizi geliştireceğiz falan filan diyerek” fotoğrafları servis ettiler. Aynı ekip 2019 yılında da Bulgaristan’ı ziyaret etmiş ve “Bulgaristan İle Ticaret Köprüsü Kuracağız”demişlerdi. Çanakkale Köprüsü bitti bizimkiler daha tahtadan olsa bir köprü kuramadılar.   “Sende taktın ÇTSO’ya be kardeşim bu oda hiç mi iyi bir şey yapmıyor? Diye soranlarınız da olacaktır. Haksızlık etmeyeyim gerçekten çok başarılı yaptıkları bir iş var, Voleybol Turnuvası. Hemen her kurumla ÇTSO’yu kavgalı hale getiren, yönetimi manipüle eden Sayın Genel Sekreterin organize ettiği bu voleybol turnuvası gerçekten çok başarılı. Yapabileceği en iyi organizasyon bundan fazlası olamaz zaten. Sonunda da baklava ikramı oluyor daha ne olsun! ÇTSO ile ilgili yöneticileriyle ilgili hiçbir takıntım yok. Hepsi bireyselde tanıdığım muhabbet duyduğum insanlar, eleştirilerim ÇTSO çatısı altında temsil ettikleri görevleriyle alakalıdır. Eleştirilerim ellerinde ÇTSO gibi kurumsal bir yapı imkân varken şehre, şehrin insanlarına onca katkıda sağlayabilecekken elle tutulur bir şey yapmayışlarınadır. İyi bir şey yapın takdir edelim, alkışlayalım. Yazımı bir soruyla bitireyim; “Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında imzalanan hangi protokolle ilgili iş birliğiyle ilgili somut elle tutulur “ekmek çıkacak” bir sonuç alındı? Bir hikaye ile bitirelim; Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Moliére son yazdığı “Hastalık Hastası” oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar ve yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür. Soren Kierkegaard “Mesellel” kitabında şöyle diyordu; “Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. “Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa... Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar...”
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2022 - Pazartesi

Bu Oda Hiç mi İyi Bir Şey Yapmıyor?

Şubat başında İstanbul’da düzenlenen 25’inci EMITT Turizm fuarına Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO)’da katıldı. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör ve yönetim kurulu üyeleri tam kadro fuarın ilk gününden son dakikasına kadar stantlarının başında durarak ilçelerini tanıttılar. Başkan Güngör; “Kentimize gelen yerli turist sayısının artışına katkı sağlamak amacıyla EMITT Turizm Fuarı’nda Manavgat-Side destinasyonunu tanıttık. Hedefimiz 1 turist daha fazla gelmesine katkı sağlamak.” 

“Bize ne Manavgat’tan be kardeşim…” dediğinizi duyar gibiyim. Elinde turizmden başka pazarlayabileceği bir şey olmayan Manavgat “1 turist daha fazla gelmesine katkı sağlamak” amacıyla çalışırken Çanakkale gibi onlarca kıymeti bulunan şehir için bizimkiler (Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası) ne yaptı? Fuara misafir gibi katıldılar bir saatte elli tane fotoğraf çekildiler. Sonra “ÇTSO Yönetim Kurulu EMİTT Fuarını Ziyaret Etti” diyerek fotoğrafları servis ettiler. 

Fuar sonrası, Yunanistan Ticaret Müşavirini ziyaret ederek çaylarını içip fotoğrafını veren ekip çok yoruldukları için akşamın yorgunluğunu Ekrem İmamoğlu’nun da müdavimi olduğu İstanbul Boğazına adeta içinde yer alan A++ restoranlarından biri olan Mürver Restoranda attılar. Senin benim öyle kolay kolay gidebileceğimiz bir mekân değil. Ama bir gün ÇTSO yönetim kurulu üyesi olursak gideriz… 

Çünkü ÇTSO Başkanı odanın bütçesinin böyle kalemlerde harcanmasında bir beis görmüyor. Öyle ki 200 bin liraya mal olan ve sadece 8 Ticaret Odasının katıldığı “Kıbrıs kaynaşma programı” için “Oda üyeleri aidatlarını ödeyemiyorken odanın 200 bin lirası neden çarçur ediliyor” eleştirilerine; “Biz Kıbrıs’a gezmeye gitmedik, oraya kaynaşmaya, tanışmaya gittik. Gittik, gezdik, yedik, içtik hepsinin günahı vebali Yönetim Kurulu Başkanı olarak bende. Bunun hesabını vereceksem de ben veririm. Ama şuna inanıyorum; hiçbir şekilde bir daha olsa gene giderim” demişti. 

“Yunanistan Ticaret Müşavirini ziyaret etmişler işte kardeşim sana da yaranılmıyor” diyenleriniz olacaktır. Ben de derim ki ÇTSO ziyaretleriyle meşhur bir odadır bakın geçtiğimiz hafta da Bulgaristan/Sofya’ya tam kadro adeta çıkarma yaptılar. Sofya Ticaret Müşavirleriyle fotoğrafları verdiler ve “ticaretimizi geliştireceğiz falan filan diyerek” fotoğrafları servis ettiler. Aynı ekip 2019 yılında da Bulgaristan’ı ziyaret etmiş ve “Bulgaristan İle Ticaret Köprüsü Kuracağız”demişlerdi. Çanakkale Köprüsü bitti bizimkiler daha tahtadan olsa bir köprü kuramadılar.  

“Sende taktın ÇTSO’ya be kardeşim bu oda hiç mi iyi bir şey yapmıyor? Diye soranlarınız da olacaktır. Haksızlık etmeyeyim gerçekten çok başarılı yaptıkları bir iş var, Voleybol Turnuvası. Hemen her kurumla ÇTSO’yu kavgalı hale getiren, yönetimi manipüle eden Sayın Genel Sekreterin organize ettiği bu voleybol turnuvası gerçekten çok başarılı. Yapabileceği en iyi organizasyon bundan fazlası olamaz zaten. Sonunda da baklava ikramı oluyor daha ne olsun!

ÇTSO ile ilgili yöneticileriyle ilgili hiçbir takıntım yok. Hepsi bireyselde tanıdığım muhabbet duyduğum insanlar, eleştirilerim ÇTSO çatısı altında temsil ettikleri görevleriyle alakalıdır. Eleştirilerim ellerinde ÇTSO gibi kurumsal bir yapı imkân varken şehre, şehrin insanlarına onca katkıda sağlayabilecekken elle tutulur bir şey yapmayışlarınadır. İyi bir şey yapın takdir edelim, alkışlayalım. Yazımı bir soruyla bitireyim; “Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında imzalanan hangi protokolle ilgili iş birliğiyle ilgili somut elle tutulur “ekmek çıkacak” bir sonuç alındı?

Bir hikaye ile bitirelim; Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Moliére son yazdığı “Hastalık Hastası” oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar ve yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür. Soren Kierkegaard “Mesellel” kitabında şöyle diyordu; “Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. “Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa... Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar...”

Yazıya ifade bırak !