Dünyada en çok müteahhidin olduğu birinci ülke Çin, ikincisi Türkiye. Türkiye’de son on yılda 12 bin inşaat şirketi ve müteahhit battı. Bunlar küçük ve orta boy müteahhitler. Büyüklere geliyor sıra. Bir-bir buçuk milyon konut fazlası var. Bunlar eritilmediği takdirde büyük müteahhitlerin batacağı açık
Kiracı oranı yüzde 20’lerden yüzde 30’a çıktı. Ev sahibi oranı yüzde 68’den yüzde 58’e düştü. Ev sahipliğinde yoğunlaşma görüyoruz. Ev sahibi olanlar, ucuz kredi çekip evine ev, binasına bina katıyor. Ucuz krediler, kentsel dönüşüm krizi ötelemek için kullanılıyor. Bu birikme daha büyük bir krize neden olacak.
Bir konutun kira maliyeti bir emekçinin aylık gelirinin yüzde 20 ile 30’unu aşmamalı. Bu, insan hakları ya da uluslararası sözleşmelerde de böyle geçer. Asgari ücret 5.500 lira, asgari kiralar 4-5 bin lirayı geçmeye başladı. Bu ödenemez. Halkın ciddi bir barınma sorunu var
Türkiye’nin özgünlüklerinden biri aslında TOKİ. Türkiye’nin en büyük müteahhidi. TOKİ sosyal konut yapmıyor, bir müteahhit gibi kâr amacıyla, değişim değeri amacıyla piyasaya dönük üretim yapıyor. En dar gelirli kesimlerin TOKİ’den yararlanma oranı yüzde 20. Bununla da kalmıyor. Bir devlet tekeli olarak büyük müteahhitlere kamunun arazilerini ucuza maalesef peşkeş çekiliyor. Gelir ortaklığı modeliyle büyük müteahhitlerle ortak projeler gerçekleştiriyor. Türkiye’de yirmi yıldır muazzam bir gayrimenkule hücum var. Giderek mağduriyetler artmaya başladı. Kirada oturmak zorunda olan alt ve orta gelirli kesimler yüksek kiraların altından kalkamaz oldu. Enflasyonun çok üzerinde, nominal artışın ötesinde ev fiyatlarındaki ve kiralardaki reel artışlar. Reel anlamda en fazla fiyat artışının yaşandığı ülke Türkiye.
Ülkemiz deprem riski altında, bu bir gerçek. 1999 Marmara depremi ile öncesi ve sonrasında yaşanan depremlerde yıkılan binaların altında binlerce insanı kaybettik. Bu risk büyük bir tehdit olarak hâlâ karşımızda duruyor. Zorunlu kentsel dönüşüm bu açıdan kaçınılmazdı, ama sistem maalesef bunu istismar etti, buradan zenginleşen sermaye grupları oluştu.
Peki, ne yapılabilir? Öncelikle kentsel dönüşüm müteahhitlere ve dolayısıyla özel sektöre devredilmesine son verilmelidir! Hükümet büyük müteahhitlerin elinde bulanan konut stokunu gerçek maliyeti ile kamulaştırmalı (vergi aflarını, arazi peşkeşlerini, ucuz kredi olanaklarını düşerek!) ve konut ihtiyacı olan yoksul kesimlere aylıklarının % yüzde 20’sini geçmeyecek bir oranla kiralamalı ya da satışa çıkarmalıdır. Orta ve uzun vadede ise TOKİ özel şirket mantığıyla hareket eden bir kuruluş olmaktan çıkarılarak yeniden yapılandırılmalı, katılımcı belediyecilik ve yerinde kentsel dönüşüm ve de kooperatifçilik temelinde yerinde kentsel dönüşüm süreci başlatılmalı, sosyal yaşam alanları, kültürel ve sportif tesisler, yeşil alanlar vd. planlanarak sağlıklı, yaşanabilir ve ekolojik kentsel mekânlar en uygun/ucuz imkanlarla tesis edilmelidir! Kentlerimiz, yaşam alanlarımız ve ipotek altına alınan yaşamlarımız büyük inşaat şirketlerinin ve finansal kuruluşların boyunduruğundan kurtarılmalıdır!