Geçtiğimiz hafta sonu Bozcaada’daydık. AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Jülide İskenderoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen 3 milyon liraya mal olan 12 dairelik sağlık çalışanları lojmanlarının temeli atıldı. Turan konuşmasında özellikle belirtti, “Normal şartlarda son dönemde Türkiye de devletimizin çok fazla lojman yapmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak adamız tarzı ulaşımın sorun olduğu yerlerde lojman normal ilçelere illere nazaran ekstra bir önem arz ediyor. Lojmanı olmayan adaya doktor gelir mi? Lojmanı olmayan adaya güvenlik güçlerimiz rahat gelebilir mi? Ada tarzı yerlerde mutlaka lojmanların ekstra politikayla büyütülmesi lazım. Bugünde sağlık çalışanlarımız için 12 tane daireden oluşan lojmanlarımıza kavuşuyoruz.” Turan bir de müjde verdi; “Merkez ve ilçelerde farklı branşlarda ihtiyaç olan 20’den fazla uzman doktorun ataması yapıldı, hayırlı olsun.”
Programda en çok dikkatimi çeken ise Kaymakam Mustafa Akın’ın konuşması oldu. Hazır Vali, vekiller, Gestaş genel müdürü programdayken Akın’ın birinci dikkat çektiği konu kışın deniz ulaşımıyla ilgili yaşanan sorunlar oldu. Özellikle kış aylarında lodostan dolayı feribot seferlerinin sıkça iptal edildiği sorununu dile getiren Akın, bu sorunun Geyikli iskelesine yapılacak bir dalgakıran ile çözülebileceğini, yetkililerin bu konuda gerekli adımları atacağına inandığını söyledi. Öğrendiğime göre hem bakanlığın hem de GESTAŞ’ın Bozcaada ile ilgili çok daha büyük yatırımları var önümüzdeki 5 yıllık planda mevcut iskelenin yat limanı olarak değiştirilmesi ve askeriyenin hemen altına yeni bir feribot iskelesi yapılması planlar dahilinde…
Akın’ın diğer gündeme getirdiği konu ise üzümüyle meşhur olan ve halkın bundan 30 yıl önce bağcılıkla geçimini sağladığı Bozcaada’da bu durumun değişmiş olmasıydı. Halkın artık bağcılıkla değil evlerini, işçilerin kaldığı yerleri pansiyona çevirerek turizme yönelmiş olmasının bağcılığı neredeyse bitme noktasına geldiğine dikkat çeken Kaymakam Mustafa Akın’ın bu soruna dair bir de çözüm önerisi vardı. Akın, Bozcaada’ya yatırımcıları sadece otel yapmak için değil üzümü şarap dışında ekonomiye kazandıracak bir fabrika açmak için de davet ettiklerini belirtti. Bu konuda üzümle hele hele Bozcada üzümüyle neler yapılır, gelen turistlere bu ürünler nasıl pazarlanır düşünüldüğünde çok büyük bir pazar var aslında.
Çanakkale’nin zengin çocukları babalarının mirasını bir adım ileri götürmek için keşke 3-5 kişi bir araya gelip kafe açmak yerine böylesi ciddi yatırımlara girseler hem istihdama ciddi katkı sağlarlar hem de Bozcaada gibi bir yere stratejik bir yatırım yapmış olurlar…
Son olarak adanın tamamını gezme imkanı buldum. Birbirinden güzel koylar ve denize girilecek yerler var. Fakat buralarda bir yapılaşma ya da tesis olmadığı için tuvaletinizi dahi yapacağınız bir bardak su alacağınız bir yer yok. Bazı koylarda yapılaşma var fakat çok ciddi insan kalabalığı söz konusu yani yetmiyor! Geçtiğimiz yıl gündeme gelen ama işin esası anlaşılmadan gösterilen tepkiler sonucu geri çekilen Sulubahçe ve Habbel koylarının nitelikli turizm yapılabilmesi açısından ihale edilerek kiraya verilmek istenmesinin ne denli doğru bir adım olduğunu gördüm. Ama maalesef imara açılıyor yaygarası kopartılarak bu karardan vazgeçildi, keşke vazgeçilmeseymiş. Bu konu ilerleyen yıllarda yeniden gündeme geldiğinde yapılmak istenen proje çizilip paylaşılırsa eminim bu denli tepki olmayacaktır. Çünkü burada yapılmak istenen kafe, lavabolar ve duş imkanlarının olacağı yerlerdi yoksa bina yapılaşması gibi bir durum söz konusu değildi.