"Geriye bakıp övünmekle değil, ileriyi görüp, cesaretle koşmakla menzile ulaşırsınız." Bu söz, Kale Grubu Kurucusu merhum İbrahim Bodur’a ait. Bodur, özgün bir kalkınma modelinin peşinden koşan bir sanayici olarak Türkiye’de sanayinin Anadolu’ya yayılmasının öncüsü oldu. Yerel değerlerle küresel bir vizyonu harmanlayan lider, bilime ve teknolojiye gönül vermiş yenilikçi bir yatırımcıydı. Çanakkale’de doğan bir değer olarak topraklar ile bağını koparmayan bir vatansever, insanı her şeyin önüne koyan bir hayırseverdi. Sivil toplumun gücüne inanan bir vizyoner ve kültürel mirası el üstünde tutan bir sanatsever olarak, Bodur’un bıraktığı miras, bugün kızı Zeynep Hanım ve Osman Okyay tarafından çok daha ileriye taşınıyor.
Son günlerde savunma sanayimizde önemli bir gelişme yaşandı: Kale Arge tarafından geliştirilen KTJ Serisi Turbojet Füze Motorları, iki ülkeye ihraç edilmek üzere hazırlandı. Kale Grubu Başkanvekili Osman Okyay, bu durumu SavunmaSanayiST.com’a yaptığı açıklamalarla duyurdu. Okyay’ın vurguladığı gibi, Türkiye bu alanda dışa bağımlılığını azaltarak, kendi motorlarını geliştirme ve uluslararası pazarda yer alma konusunda önemli bir aşama kaydetti.
Savunma sanayinde, özellikle kompleks ürünlerin geliştirilmesi ve üretimi, her zaman zorlayıcı olmuştur. Okyay, bu zorlukların en büyüklerinden birinin, geliştirme aşamasının ardından seri üretime geçiş olduğunu ifade etti. Bu noktada, Kale Arge’nin motorlarıyla gerçekleştirdiği seri üretim, Türk savunma sanayisinin geleceği için son derece kıymetli bir dönüm noktası. Bugün, motorların seri üretimine geçmiş olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Okyay, bu başarıyı sağlamak için yapılan çalışmaların önemine de değindi.
Üretim Kapasitesinin Artışı
Osman Okyay’ın açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta, Kale Arge’nin üretim kapasitesindeki artış. Bu yıl ilk defa düzenli olarak seri üretim yapıldığını belirten Okyay, bu durumun şirket için önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. Dünya genelinde savunma sanayi yatırımlarının arttığı bir dönemde, Türkiye’nin de bu gelişmelerden faydalandığını ve jet motorlarına olan talebin artığını görmekteyiz. Bu durum, Türkiye’nin motor talebi anlamında bir kapasite artışını da beraberinde getirecek gibi görünüyor.
Okyay, jet motorları üretiminde ülkemizin geçmişte dışa bağımlı olduğunu fakat artık motor üretiminde söz sahibi olmaya başladığımızı vurguladı. Bu gelişme, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda ülkemizin savunma sanayisinin uluslararası pazardaki prestijini artıracak bir durumdur. Zira artık geçmişte jet motoru tedarik ettiğimiz ülkelerle, jet motoru satışı yapar hale gelmemiz, sanayimizin geldiği noktayı göstermektedir.
İki Ülkeyle İhracat Anlaşmaları
Okyay, ihracat konusunda şu anda iki ülkeyle anlaşma aşamasında olduklarını belirtti. Bu ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğunu da ifade ederek, Türkiye’nin uluslararası pazarda rekabet gücünü artırma çabalarının devam ettiğini aktardı. İhracat sürecinin hızla ilerlediğini ve olumlu dönüşler aldıklarını vurgulayan Okyay, milli ve özgün sistemlerin geliştirilmesinin önemini de gözler önüne serdi.
Savunma sanayinin sadece ulusal ihtiyaçlar için değil, aynı zamanda uluslararası pazarlarda da rekabet edebilme amacı güttüğünün altını çizen Okyay, “Hiçbir ülke savunma sanayisini sadece kendi ihtiyaçları için kurmaz” dedi. Bu bağlamda, Kale Grubu’nun F-35 projesi gibi çok uluslu projelerde yer alması, uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesine ve Türkiye’nin savunma sanayi alanındaki konumunun pekişmesine yardımcı olmaktadır.
Gelecek Vizyonu
Kale Arge, 1987 yılından beri savunma sanayiinde faaliyet gösteriyor. İlk projelerinin çok uluslu Stinger füzelerinin parça üretimi olduğunu hatırlatan Okyay, bu süreçte milli ve özgün sistemler geliştirme hedeflerinin her zaman ön planda olduğunu ifade etti. Jet motorlarının üretimi, bu hedefin önemli bir parçasını oluşturuyor. Savunma sanayinin gelişimi için gerekli olan nitelikli iş gücünü sağlamak, aynı zamanda yeni teknolojilerin entegrasyonu, Türkiye’nin global pazardaki konumunu güçlendirecektir.
Kısacası, Kale Arge’nin Türk füze motorlarını iki ülkeye ihraç etmesi, Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir adım atması anlamına geliyor. Bu gelişme, sadece ekonomik anlamda bir kazanç değil, aynı zamanda uluslararası prestijimizi artıracak bir durum. Türk savunma sanayisinin geleceği için umut verici bir tablo çizen bu başarı, önümüzdeki dönemde daha büyük projelere kapı aralayacak gibi görünüyor. Bu noktada, tüm sektör paydaşlarının desteğiyle, milli ve özgün sistemlerin geliştirilmesi, Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacaktır.