Çanakkale hepimizin ortak paydası, üzerinde tartışma olmadan birleştiğimiz ve hep birlikte Çanakkale Geçilmez dediğimiz istikametimiz. Bunu korumak daha güçlendirmek ise hepimizin esas vazifesi, peki biz ne yapıyoruz gelin bakalım?
Son yıllarda Çanakkale’ye olan ilgili ve ziyaretçi sayısında çok önemli bir artış var bunda şüphesiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın payı büyük. Şehitliklerin ihya edilme sürecini bizzat takip etmesi, son olarak kurulan Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığıyla bu alanın tamamen özerk bir hale getirilmesi aslında tarihi yarımadanın ne denli önemsendiğinin açık kanıtı.
Bu bağlamda yurdun dört bir yanındaki belediyelerde sosyal sorumluluk projeleri kapsamında Çanakkale’ye binlerce vatandaşı ziyarete getiriyorlar. Gaziantep’in Şahinbey belediyesi bugüne kadar yaklaşık 40 bin kişiyi uçakla Çanakkale’ye getirdi, hedefleri ise 82 bin kişiye bu mübarek toprakları ziyaret ettirmek. Bunun gibi onlarca belediye imkanları ölçüsünde Çanakkale’ye kültür turları düzenliyor.
Çanakkale dendiğinde gözleri dolan, kalbi bir başka atan Anadolu insanı Çanakkale’ye kavuşabilme fırsatını bulduğu zaman şartlar ne kadar zor olursa olsun hiç düşünmeden “gideyim, göreyim” diyor. Belki saatler süren otobüs yolculuğu, kısıtlı imkanlar ile gelen ziyaretçiler maalesef son yıllarda adeta bir öcü gibi görülmeye başlandı.
Esnaf şikayet ediyor; bizden bir bardak su bile almıyorlar, belediyeler vermiş suyunu, yemeğini… Vatandaş şikayet ediyor; bu ne kalabalık biz Çanakkaleliler sokakta gezemiyor…
18 Mart’ta gelenlerin aldığı tepkiler ise çok daha acımasız, Çanakkaleliler stadyuma giremiyormuş gibi bir propaganda yapılıyor. Stadyumun kapasitesi belli erken giden orada yerini alıyor bunu bile bir art niyet malzemesi olarak kullanıyorlar . Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’u işgal etmeye gelen yabancı kuvvetler için söylediği “Geldikleri Gibi Giderler” sözünü burada canlarını veren 253 bin şehidin torunları için söylüyorlar. Malesef bu propagandanın başını ise HDP barajı geçtiği için pilav dağıtan zihniyet Ülgür Gökhan ve aveneleri yapıyor…!
Her 24 Nisan’da şahit oluyoruz binlerce Anzak Çanakkale’ye geliyor, törenlere katılıyor, şehrin sokaklarında geziyor. Bizi öldürmeye bu toprakları elimizden almaya gelenlerin torunlarına gösterilen muhabbet neden bu toprakları bize vatan kılanların torunlarına gösterilmiyor?
Bir üstten bakış, bir aşağılama neden böyle yapılıyor? İmkansızlıklar içinde bir imkan bulup bu şehri ziyaret etme fırsatı bulanlara “memleketinize hoş geldiniz” denmiyor? Çanakkale Belediyesi bu şehri ziyarete gelenler için ne yapıyor ayrıştırmaktan başka? Belediye bir aş evi kursa, gelen ziyaretçilere burada ikramlarda bulunsa, seramik atölyesinden özel bir hediyelik yaptırsa ve şehri ziyarete gelen her ziyaretçiye verse onlara; “sizin dedeleriniz burada canlarını verdi, siz bize onların emanetisiniz, hoş geldiniz” dese fena mı olur? Centilmenler savaşı diye düşmanı parlatanların bu iki yüzlüğünü nasıl açıklayacağız? Bu şehrin ruhunu dahi paylaşamayan bencil zihniyetin bu şehir için yapacağı hiçbir şey yoktur… Budur işte ağzından sürekli barışı düşürmeyenlerin gerçek yüzü?
Son söz: Ülgür 18 Mart’ta yapamadığı konuşmasını sosyal medya araçlarıyla yapmış. Duygularını parasını belediyenin kasasından ödediği bir ajansa yazdırdığı metinle ifade etmiş…! Bu "kıvrak" zekasını umarız Çanakkale’ye hizmet noktasında da kullanır…