Amacı seçim kazanmaktan çok adaylığı kazanmak olanların tatmin olduğu bir süreç oldu…
Millet İttifakı hem Cumhurbaşkanlığında hem de mecliste kaybettiğini aslında ilk akşam kabul etti.
28 Mayıs’ta ki ikinci tur için ise politika üretmek, ittifak ortakları olarak birlikte hareket etmek yerine %5 Sinan Oğan’ın oylarını alabilmeye odaklandı ve 1 haftadır bu gündemle meşgul.
İktidar ise bu bir haftada seçim sürecinin başından beri sakinliğini koruyup, politikalarını seçmene anlatıyor, biz buradayız gelene kampımız açık diyor.
Muhalefet onca akıl hocasına rağmen seçim sürecinde olduğu gibi şu 15 günde de iktidarın kendi gündemlerini belirlediğini göremiyor.
Bu süreçteki milliyetçi söylemleriyle HDP oylarının yarısını kaybettiklerinin farkında bile değiller.
Mağlubiyeti kabul ettiklerinin bir ispatı da ittifak ortaklarının Kılıçdaroğlu’na dolaylı olarak “ne yaparsan yap” demeleri ve yan yana gelmiyor olmalarıdır.
Örnek, Akşener’in dün akşam Haber Türk programıdır. Akşener mutsuz, kızgın ve kırgındı…
28 Mayıs akşamı Kılıçdaroğlu, kendi geçmişine bir uçuruma bakar gibi bakacak…
28 Mayıs akşamı Millet İttifakı birleşenlerinin şu ilkeye dikkat etmesi gerekir; “İyi insan olmanın ölçülerinden biri de ayrılık esnasında ve sonrasında ortaya koyduğumuz tavır, sergilediğimiz duruştur. Ayrıldığımız insanla ilgili sözlerimiz, onu değil, evvela bizi ele verir. Mahremiyetin, yani gördüklerimiz ve yaşadıklarımızın bizde kalması gerekir.”
Muhalif olmak için illâ millî duygulardan vazgeçmek gerekmiyor. Aydın olmanın ilk şartı kendi insanını ve ülkesini hor görmek değildir.
Kaybeden “muhalif” seçmelerin şu ilkeye dikkat etmesi gerekir; “Hoşgörü, başkalarının inanç, uygulama ve alışkanlıklarını, onları mutlaka paylaşma ya da kabul etme gereği olmadan, anlamak için gösterilen olumlu ve nazik çabadır...”
Son söz; “Benim kendime saygım var” vazgeçişi dünyanın en onurlu vazgeçişidir insan her zaman kendini seçmeli… Birilerini kazanmak için kendinizi kaybetmeyin!